Türkiye cepte ‘tanıdık’ markayı tercih ediyor
Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknoloji İş Adamları Derneği (MOBİSAD) tarafından tüketici algı ve alışkanlıklarını ortaya koymaya yönelik olarak gerçekleştirilen ‘Mobil İletişim Tüketici Algı Araştırması’, ülkemizde mobil iletişime bakış açısı, bu yöndeki teknolojiyi ve servisleri kullanma konusundaki birçok bilgiyi gözler önüne seriyor. Bu yılın Ocak ayında kent odaklı olarak gerçekleştirilen ve 6.530 kişiyi kapsayan anket çalışmasının sonucunda elde edilen bilgiler ışığında varılabilecek en önemli sonuçlardan biri ise Türkiye’de mobil iletişim alışkanlıklarının, fiyat odaklı seçimlerin yanı sıra reklam faaliyetleri ve ‘tanıdık’ unsurlarıyla da şekillenmesi.
Anketin ilk sorularından çıkan bilgilere göre Türkiye’de 96,8 gibi ezici bir çoğunluk mobil iletişimi kullanıyor ve kullanan kesimin cep telefonu satın alımları da büyük ölçüde cep telefonu satan küçük bayiler etrafında toplanıyor. Öyle ki bu bayiler Türkiye’nin yarısından fazlasına cep telefonu satarken teknoloji mağazaları bu pastadan yaklaşık yüzde 40 oranında pay alabiliyor.
Sadece yüzde 5’imiz iPhone alabiliyoruz
Araştırmanın en dikkat çekici taraflarından biri ise cep telefonu satın alımlarındaki fiyat dağılımı, çünkü sonuçlara göre satışların sadece yüzde 5,2’si 1.000 TL’nin üzerinde fiyata sahip cihazlardan oluşuyor. Bu da akıllı telefon sınıfının iddialı ürünleri olan Apple iPhone, Samsung Galaxy S, HTC Desire HD gibi modellerin satışlarının normal cep telefonu satışlarına göre çok çok düşük olduğunu gösteriyor. Herkesin iPhone kullandığı algısını değiştiren bu bilgi dışında, 300 ile 500 TL arasında fiyat etiketine sahip telefonların pazarın yaklaşık yüzde 42’sini oluşturduğu da bir diğer önemli bir bilgi. 300 TL’nin altındaki giriş seviyesi telefonlar ise 34,6 ile ikinci sırada yer alıyor.
Satın alma davranışında tercihlerin ‘marka’ bazlı olarak ilerlediğini söylemek mümkün. Katılımcıların yüzde 52’si cep telefonu alırken eski telefonunun markasını bırakmıyor, sadece daha farklı bir modeli tercih ediyor. Yine marka sadakatini ortaya koyan diğer bir bilgi ise katılımcıların yüzde 61’inden fazlasının bugüne kadar tek bir marka kullandığını belirtmesi. Katılımcıların 5’te biri aynı model ve markayı tercih ederken yine yaklaşık 5’te birlik bir oranda tamamen yeni markalara yöneliniyor.
Bozulursa değiştiriyoruz
Ankete katılanların belirttiğine göre Türkiye’nin yarısından fazlası cep telefonunu herhangi bir ihtiyaçtan dolayı değil, sadece arızalandığı için değiştiriyor. Yüzde 53,4’lük bu oranın yanında iki yılda bir değiştirenlerin oranı 14 olarak belirlenmiş. Kadınların daha fazla değişiklik arayışı içinde olduğu ve alışverişe zaafları olduğu yönündeki baskın düşünceye rağmen, ankete göre erkekler kadınlara göre daha sık telefon değiştiriyor.
Akıllı telefon kavramının hızla yaygınlaştığı günümüzde birçok başarılı markanın Türkiye pazarına girmesine rağmen eski alışkanlıkların devam ettiği ortaya çıkıyor. Cep telefonu satın alanların artık büyük ölçüde klasik hale gelen markalardan kopamadığı ortaya çıkıyor. Örneğin akıllı telefon pazarında henüz istediği başarıyı elde edemeyen Nokia’nın hala yüzde 60’a yakın oranda tercih edildiğini söylemek mümkün. Samsung’un yüzde 20’nin üzerinde bir tercih oranına sahip olmasının dışında Apple, BlackBerry ve HTC gibi popüler markaların yüzde 1-2-3 seviyesinde ilgi gördüğü ortaya çıkıyor.
“Çift telefonum var, çok havalıyım”
Cep telefonları ve akıllı telefonların Türk insanı için bir iletişim cihazı olmaktan çok daha başka anlamlar ifade ettiği yine bu ankette ortaya çıkıyor. Ankete cevap verenlerin yüzde 52,1’i, birden fazla cep telefonu kullanmanın bir statü göstergesi olduğunu düşünüyor. Katılımcıların yüzde 27,1’i ise birden fazla hattını aynı anda kullanabilmek için çift telefon taşıdığını belirtiyor. Yüzde 20’ye yakın bir kesim ise tarife kampanyalarından yararlanarak çok daha ekonomik görüşmeler yapabilmek için iki farklı telefon taşıyor.
Bu noktada kampanyaların büyük önem taşıdığını söylemek mümkün. Özellikle yakınlarla yapılan uzun görüşmeler için tarife peşinde koşan birçok insanın farklı operatörlerin avantajlarından yararlanabilmek için çareyi birden fazla telefon taşımakta bulduğunu söyleyebiliriz.
Anketin ‘şaşırtıcı olmayan’ diğer bir sonucu ise cep telefonu kullanım gereksinimleri üzerine. Yüzde 68,1’lik ezici çoğunluk sesli ve görüntülü görüşme (görüntülü görüşmenin etkisi çok çok az) yapmak için cep telefonu kullanırken, kısa mesaj gönderme (SMS) amacıyla kullanım yüzde 15’lik bir dilimi oluşturuyor. Çağımızın internet ve internet bazlı ihtiyaçları ise sanıldığının aksine yüzde 1 seviyesinde cep telefonu ile gideriliyor. Yani mobil internet kullanıcılar için henüz dahili kamerayla fotoğraf ve video kaydetme, müzik dinleme gibi şeylerden bile sonra geliyor.
3’te birimizin bile 3G uyumlu telefonu yok
Anketin çarpıcı verilerinden bir tanesi de 3G teknolojisi üzerine sorulan sorulara karşılık alınan cevaplardan oluşuyor. 3 yıl kadar önce ihale edilerek Türkiye’de kullanıma açılan 3G, onca reklam ve pazarlama faaliyetine rağmen hâlâ istenen düzeyde değil gibi görünüyor. 3G uyumlu telefona sahip olanların arandığı anketin sonucuna göre kullanıcıların sadece yüzde 29,2’si 3G uyumlu bir telefona sahip. Yüzde 62’ye yakın bir oranda olumsuz yanıt alınırken, katılımcıların yüzde 9,1’nin haberi yok. Zaten ankete göre 3G uyumlu telefonu olanların bile yüzde 60’a yakın bir kısmı bu teknolojiyi kullanmıyor. Markaların yaş, cinsiyet ve aylık gelir gibi farklara göre dağımının da verildiği ankete göre Apple, LG, Motorola ve Samsung kadınlar tarafından erkeklere göre daha fazla tercih ediliyor. Apple 15 yaş altı kullanıcılar tarafından diğer yaş gruplarına göre 2 kattan daha fazla tercih ediliyor. En ilginç bilgi ise: bugüne kadar hiç gelir elde etmeyenlerin, markalara, 500 TL ve altında bir gelire sahip olanlara çok yakın (hatta bazen daha fazla) ilgi duyduklarını ortaya koyması. Yani bir cep telefonuna sahip olmak için yapılan seçimler para kazanmak ile harçlık almanın arasında pek bir fark olmadığını ortaya koyuyor.
Kullanıcı operatörde hizmete de bakıyor
Uygun fiyat her zaman önemini korusa da kullanıcılar yurtiçi ve yurtdışında kapsama alanı ve servis kalitesine çok önem veriyor. Tercih oranlarına bakıldığında yüzde 48,8 ile Turkcell’in en büyük dilimi aldığı operatör pastasında Vodafone ve Avea sırasıyla yüzde 29,6 ve 21,6’lık dilimleri alıyor.
Ankete göre yurtdışında da kullanıcıların yarısından fazlası Turkcell’i tercih ediyor. Bu anlamda yurtdışında kullanıcı kapsama alanının genişliğine bakıyor. Yani bir anlamda dolaşıma vereceği paranın (yurtdışı paketi satın almış olsa da) verimliliğini gözetiyor.
Numara taşınabilirliğine ve birçok kampanyayla rekabetin artmasına rağmen son bir yıldır operatörünü değiştirenlerin oranı yüzde 16’yı geçmezken, bundan sonra değiştirmek isteyenlerin oranı da yüzde 11,6 sınırında kalıyor.
Kontörlü hatlara ilgi devam ediyor
Eskiden ‘öğrenci hattı’ olarak nitelenen ön ödemeli hatlar günümüzde çeşitli kampanyalarla desteklenmesi ve fatura bağımlılığını ortadan kaldırması sebebiyle çok kişi tarafından rağbet görüyor. Turkcell yüzde 68,2, Vodafone yüzde 74,7 ve Avea yüzde 70 oranında halk arasında kontörlü olarak adlandırılan ön ödemeli hatları kullanıyor. Katılımcıların cevaplarına göre hattını 3-4 yıl arasında kullananların oranı yüzde 40,1 iken 5 yılı aşkın süredir aynı hattı kullananlar da yüzde 28,6 gibi önemli bir dilimi oluşturuyor.
Kullanılan hattı tercih etmedeki nedenlere ilişkin sorulara ise kullanıcılar tabii ki yurtiçi kullanımda ekonomik olması yanıtını veriyor. Bundan sonraki en önemli neden ise (yine ekonomik nedenlere bağlı olarak) tanıdıkların hatlarının aynısı olması. Üçüncü sebep ise kapsama alanı olarak ön plana çıkıyor ve zaten bu sebep operatörlerin kullanıcı sayısını ekonomik olmalarından bile daha fazla etkiliyor.
Hat tercihinde tanıtım yolları da önem taşıyor. Reklamlar en büyük etkiyi bırakırken akraba, arkadaş tavsiyesi ikinci derecede etkli oluyor. Deneyimlerine göre hat tercih ettiğini belirten katılımcıların oranı ise 29,6 ile ikinci sırada yer alıyor.
Çalışma nasıl hazırlandı?
MOBİSAD’ın anket çalışmasında sorular; sosyoloji, iletişim, pazarlama, psikoloji, istatistik, dil bilimi ve mobil iletişim alanlarında uzmanların öncülüğünde 44 ana başlık altında 145 soru olarak hazırlandı. 2011 yılının Ocak ayının son iki haftasında 26 ilde 140 anketör tarafından 6.530 kişiye ulaşan anket çalışmasında süreç 30 denetimcinin koordinatörlüğünde ilerledi. Katılım için kentsel kesimin hedef alındığı çalışma, il merkezleri ve 20 binin üzerinde nüfusa sahip yerleşim yerlerini kapsıyor.