Türkiye’de bilişimci üretim sektörleri
Küresel ekonomiyle her geçen gün daha fazla bütünleşen Türkiye ekonomisi hızlı bir kabuk değişiminden geçiyor. İhracat konusunda son yıllarda ciddi bir hamle yapan Türkiye’nin, 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat ile dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olma hedefini anımsatan Anadolu Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Tayyar Bacak, bu hedefe ulaşmak için dinamik, rekabetçi ve esnek bir sanayi yapısının oluşturulması gerektiğine işaret ediyor.
“Özellikle KOBİ’lere yönelik desteklerin artışı ve yeni Türk Ticaret Kanunu gibi küresel rekabetin altyapısına uygun yasal düzenlemeler, şirketlerimizin büyüme planlarını destekleyen önemli fırsatlar” diyen Bacak, KOBİ’lerin üretim ve yatırım miktarı ile katma değerini artırmasının üretim sektörüne önemli bir canlılık getireceği düşüncesinde olduğunu ifade ediyor.
Üretimde inovasyon ve eğitim eksikliği var
“Üretim sektörü doğal olarak gelişen bir ülkenin lokomotifi konumundadır” diyen Software AG Türkiye Genel Müdürü Yüce Erim üretim sektörünün göz ardı edilmesi durumunda ulusal katma değer yaratabilme ve ekonomik olarak büyüyebilme olanağının yakalanamayacağına dikkat çekiyor.
Erim, sözlerinde “Ülkemizde üretim sektörünün en büyük avantajı olarak değerlendirilebilecek en önemli parametre işgücü olmasına rağmen, gerek eğitim ve gerekse inovasyon yetenekleri bakımında ağırlığını ne yazık ki yeterince hissettirememektedir. Ülkemizde hem işgücü açığı ve hem de işsizlik sorununun olması üretim sektörünün yeterince teşvik edilmediği ve desteklenmediği sonucunun çıkartılmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra özellikle, çağdaş üretim ve pazarlama yöntemleri kullanarak başarıya ulaşmış olan örneklerin incelenerek dersler çıkartılması gerektiğini de düşünüyorum” şeklinde ifadelere yer veriyor.
Rekabet artışı farklı bir soluk getiriyor
Dünyada yaşanan hızlı değişim ve küreselleşme sürecinin, iş dünyasında yoğun bir rekabet ortamını doğurduğunu aktaran Supercom Genel Müdürü Harun Şahin bu yoğun rekabet ortamının, kurumların diğer işletmelere ve hizmetlere farklı bir soluk getirdiğini ve farklılık yarattığını söyledi. Şahin, üretim sektörünün bu rekabeti en fazla hisseden alan olduğunu belirterek sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Küresel krizin başladığı dönemlerde ekonomik alanda Türkiye için de olumsuz senaryolar konuşulmakla beraber tahminlerin aksine, Türkiye’nin gerek toparlanma gerekse yatırım süreçlerinde olumlu bir ivme çizdiğini görüyoruz. Üretim sektörü de bu kavramın en yoğun yaşandığı sektörlerden biri olup, kurumların varlığını sürdürebilmeleri için gelişimini bir adım önünde olma gerekliliği yaklaşımı ile hareket etmelerini kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu sebeple üretim sektöründe teknolojik çözümler kritik rol oynuyor.”
Bimsa SAP Danışmanlık Destek Merkezi Birim Yöneticisi Canku Bulak ise “Doğru noktalarda kontrolü sağlamak ve maliyetleri düşürerek karlılığı artırabilmek adına, şirketler BT yatırımlarına ve özellikle ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) çözümlerine ilgi gösteriyorlar. BT çözümleri ile şirket içi üretim
süreçlerinin optimizasyonu günümüzde şirketler için önemli bir hedef haline gelmiştir” diyor.
Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi üretimin gelişiminde öncü olan sektörlerin mevcut olduğunu ifade eden IFS Türkiye
Teknik Satış Danışmanı Serdar Aksoy şunları söylüyor: “Otomotiv, tekstil, makine imalat sektörleri bunlardan bazıları. Kriz öncesi gemi inşaat sektöründe de ciddi bir ivme sağlanmıştı. Son dönemlerde ise inşaat sektörü yükselen eğilim içinde.
Yüksek teknolojiye dayalı ürünlerde daha çok çalışmamız gerekli. Yetişen genç nüfusu da düşünürsek yatırımların artarak devam etmesi gerekiyor. Ar-Ge faaliyetlerine yapılan yatırımlar da üretimin gelişimde önemli bir rol oynuyor.”
Donanım teknolojileri kullanımında olgunluğa erişiyoruz
Sistek Satış ve Pazarlama Müdürü Ümit Kırbaşlı, üretim sektörünün farklı segmentler altında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Kırbaşlı, “Özellikle ihracat yapan büyük ölçekli kuruluşların, artık dünya ölçeğinde rekabet gücüne sahip olmaları gerçeği ile söylenebilecek olan şey, bunların, donanım teknolojilerinin kullanımında önemli bir olgunluğa gelmiş olduklarıdır. Yan sanayi konumundaki kuruluşlar –ki bunlar daha çok otomotiv alanında yoğunlaşmış durumdalar- açısından ise, maliyet o denli önemli ki, küresel boyutta rekabete girmeleri için gereken yeterli teknolojik yatırımı iç müşterilerle sağlamaları son derece zor” dedi.
KoçSistem Otomasyon Satış Birim Yöneticisi Engin Güney ise üretim sektörünün gelişmesine rağmen diğer sektörlere nazaran yavaş bir ivme ile büyüme sürecinde olduğunu belirtiyor. Güney, “Sektörde halen KOBİ statüsünde kalmış şirketler mevcuttur. Bu tip şirketlerin özellikle kurumsallaşmada gereken atılımları yapması ve yurtdışında daha fazla rekabetçi olması için bilişim teknolojilerini efektif bir biçimde kullanması ve verimliliği artırıcı çözümler oluşturması sağlanmalıdır. Bu sayede sektör Türkiye ekonomisine daha fazla faydalı olacaktır” dedi.
Üretim sektörünün, Türkiye ekonomisini oluşturan temel yapı taşı olduğunu belirten 4S Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Murat Songür, “Sonuçta bütün diğer sektörlerin verdiği her türlü servis üretim sektöründe reel ekonomiye dönüyor. Bu bakış açısı ile üretim sektörünün gelişmesini hem üretim sektöründe doğrudan çalıştığımız, hem de üretim sektörüne hizmet veren diğer sektörlerde çalıştığımız müşterilerimizde 4S Bilgi Teknolojileri olarak adresleyebileceğimiz pazarın da gelişmesi anlamına geliyor” şeklinde konuştu.