Türkiye ihracatının geleceği, bugünkü sanayi politikalarına bağlı olacak
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 5 Mayıs tarihinde, Ankara Sanayi Odası’nın videokonferans yöntemiyle gerçekleştirdiği ‘Genişletilmiş Meclis Toplantısı’na katıldı. ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in yönettiği toplantıya ASO Meclis ve Komite üyeleri de katıldı.
Bakan Varank, ‘İşimiz, Gücümüz Üretim’ ortak toplantısında; salgının başından itibaren, her türlü talep ve öneriyi titizlikle dikkate aldıklarının altını çizerek “KOSGEB, TÜBİTAK ve kalkınma ajansları kanalıyla özel destek programları açıkladık. Teknoparklar ve Ar-Ge merkezlerinde uzaktan çalışmayı mümkün hale getirdik. Fabrikaların temelli kapanması gibi bir yaklaşımımız asla olmadı. Kısıtlama boyunca, İçişleri Bakanlığı genelgesinde olan sektörlere ilave olarak, il müdürlüklerimiz ve sanayi odalarıyla koordineli bir biçimde 16 bin 900 firma daha üretimlerini sürdürdü” açıklamasını yaptı. Yerli yoğun bakım solunum cihazının sadece iki haftada seri üretim bandından indirdiklerini hatırlatan Varank, “Ar-Ge ekosisteminde yetişen ve Bakanlığımızın desteklerinden faydalanan gencecik bir start-up olan Biosys sadece Türkiye’ye değil, tüm dünyaya umut oldu” ifadesini kullandı. Varank, “Biosys, Baykar, Aselsan ve Arçelik iş birliğiyle, büyük bir özveri ve adanmışlıkla dünya standartlarında bir cihazı 14 günlük rekor sürede üretebildik. Bu cihazlar Türkiye’ye nefes olmanın yanında, Somali’ye de nefes oldu. İhtiyacı olan başka ülkelere de nefes olacak” dedi. Üretim cephesinde önemli gelişmeler olduğunu belirten Varank, “Otomotiv fabrikalarının büyük bölümü yeniden üretime geçti. 11 Mayıs itibarıyla, ülkemizdeki ana otomobil fabrikalarının tamamı tekrar faaliyetlerine başlamış olacak. Bazı tekstil firmalarının da açılmaya başladığını biliyoruz” şeklinde konuştu.
Hangi sektör olursa olsun, dijital teknolojilerle entegrasyon şart!
Video konferans yöntemiyle ASO’ya seslenen Bakan Varank, “Sizlerden 5 temel beklentimiz bulunuyor. Birincisi ve en önemlisi çalışanlarınızın sağlığını güvence altına almanız. Süreçleri çok iyi planlamalısınız. Servislerdeki oturma düzeninden, fabrikadaki vardiyalara kadar her bir detay çok mühim. Sanayinin kalbinin attığı şehirlerden Kocaeli’nde pilot bir proje başlattık. Sağlık Bakanlığımız ile birlikte, Gebze Teknik Üniversitesi’nde sadece sanayiye hizmet vermek üzere, günlük 5 bin test kapasiteli bir laboratuvar kuruldu. Ankara için de benzer bir proje yakında devreye girecek. Sanayi Odamız, OSB Yönetimleri, Sağlık Bakanlığı ve Bakanlığımız iş birliğinde hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. Günlük 4 binin üzerinde test kapasitesine sahip bir laboratuvar da Ankara için kuruluyor” açıklamasını yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü: “İkinci beklentimiz, dinamik olmanız. Talep canlanmaya başladığında, piyasayı en iyi şekilde besleyebilmeniz gerekiyor. Dolayısıyla sizlere rekabet avantajı sağlayacak adımları gelin birlikte planlayalım. Yatırım kararlarınızı hızlandıracak, öngörülebilirliği daha da artıracak ya da finansman sıkıntınızı hafifletecek mekanizmaları birlikte şekillendirelim. Üçüncü olarak, tedarik zincirlerindeki konumunuzu güçlendirin. Sektörünüzde faaliyet gösteren küresel şirketlerle irtibata geçin.
Onların tedarikçisi olmak için teklifte bulunun. Yeni ortaklar bulun, yeni piyasalara açılın. ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’ kapsamında açacağımız çağrıları yakından takip edin. Dördüncü olarak, yerlileşme oranlarınızı artırmaya odaklanın. Bu salgın, kendi kendine yetebilmenin ne kadar önemli olduğunu tekrar ortaya koydu. Üretimde başka ülkelere bağımlılık azaldıkça, dış şoklara karşı direnç de artıyor. Farklı üretim yöntemleri, yeni ürün gamları ve yenilikçi fikirleri besleyen iş modelleri geliştirin. Ar-Ge, inovasyon ve insan kaynağına yatırım yapmaktan asla vazgeçmeyin. Beşinci ve son olarak, dijital teknolojilere yatırım yapmanızı kuvvetle tavsiye ediyorum. Çalıştığınız sektör her ne olursa olsun, mutlaka dijital teknolojilerle entegre etmeye çalışın. İş hacminizi dijital ortama taşıyabileceğiniz mekanizmaları tasarlayın, uygulamaya geçirin.”
Pandeminin hatırlattığı önemli gerçekliklerden birisi; ithal edilen ürünlerin yerlileştirilmesidir
Nurettin Özdebir de konuşmasında, “Pandemi, küresel dünyayı hem sosyal hem de ekonomik olarak derinden etkilerken, küreselleşme ve neo-liberal politikaların sorgulandığı yeni küreselleşme deneyimlerinin tartışıldığı, küreselleşme olgusunun kaçınılmaz olarak düşüşe geçtiği günlere doğru eviriliyoruz. Bu sürecin en ağır tarafını belirsizliklerin ortaya çıkardığı makroekonomik dengelerdeki bozulmada görüyoruz. Özellikle virüsün yayılımını sınırlandırıp kontrol altına almak adına uygulanan izolasyon tipi tedbirler, kısa vadede tedarik ve tüketim zincirinde aksaklıklara neden olarak ekonomilerde önemli kayıplara neden oldu ve olmaya devam etmekte” dedi. ASO olarak sürece katkı sağlamaya çalıştıklarını kaydeden Özdebir, şu bilgileri verdi: “Küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz.
Pandemi gibi bir şok gerçekleştiğinde tedarik zincirlerinde hammadde, ara ürün ve hizmet arzı devamlılığının sağlanamaması ve üretimin durma noktasına gelmesi önemli bir risk olarak karşımızda duruyor. Küresel üretim ve ticaret bağlarının tarihi olarak düşük seviyelere gerilediği ve hatta birçok alanda kesildiği salgın süreci, ülkemizin yerli girdi üretimini ve kullanımını esas alan, katma değeri görece yüksek ulusal sanayi üretimini geliştirmeyi hedefleyen politika dönüşümlerinin ertelenemez bir eşiğindedir. Pandeminin hatırlattığı önemli gerçekliklerden birisi de ithal edilen ürünlerin yerlileştirilmesidir. Nitekim küresel pazarlarda orta ve uzun vadede rekabet gücümüzün artırılması da, ancak ithal ikameci ve katma değeri görece yüksek ürünlerin ağırlıkla üretildiği bir sanayi ve dolayısıyla ihracat yapısına kavuşmakla mümkün olacaktır.”
Bu süreçte ihracatımızın korunması için teşviklerin devam etmesi ve arttırılması elzemdir
Sürecin daha etkin bir şekilde işlemesi için Bakan Varank’a öneride bulunan Özdebir, şunları aktardı: “Sağlık kurulları gibi sanayide de bir kurul oluşturulup, bu kurulun belirlediği plan ve programlar çerçevesinde firmaların yönlendirilmesi büyük önem arz etmekte. Bu hususun uygulamaya geçebilmesi için sizden bir öncülük yapmanızı rica edeceğiz. Özellikle solunum cihazına ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde sizlerin önderliğinde firmaları birleştirerek sinerji oluşturup yerli solunum cihazının üretilmesi önemli bir örnek teşkil etmekte. Küresel tedarik zincirindeki aksaklıklar ihracat potansiyelimizin önemli ölçüde azalmasına neden oldu. Türkiye’nin ihracatının toparlanması, küresel ekonominin toparlanma hızına bağlı olacaktır. Bu süreçte ihracatımızın korunması için teşviklerin devam etmesi ve artırılması elzemdir. Kısa ve orta vadede arz güvenliği açısından ‘partner’ çeşitlendirmesine gidilmesi, uzun vadede ulusal ve yerel üretimin, özellikle imalat sanayisi üretiminin güçlendirilmesi gerekmekte. Türkiye’nin ihracatının gelecek dönemlerde alacağı seyir, bugün uygulanan sanayi politikalarına bağlı olacaktır.”
Firmalarımız, Sanayi 4.0 sürecine bütüncül olarak giremeyecek – Öncelikli gündem ‘işsizlik’ olacak
“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” ifadesini kullanan Özdebir, “Virüs süreciyle birlikte dijitalleşme eğiliminin hızlanması ve pek çok hizmetin dijitale kayması beklenebilecek. Bu da Sanayi 4.0 dönüşümü için firmalarımıza başlangıç noktası olabilecek. Başlangıç noktası denmesinin nedeni, bu dönüşümün Türkiye’de hızla gerçekleşmeyecek olmasından kaynaklanmakta. Pek çok firmamız açısından virüs ve sonrası, her anlamda dijitalleşmenin öneminin anlaşılmasına vesile oldu. Yeni dönemde ‘costovation’ denilen (‘cost’ ve ‘innovation’ kelimelerinin bileşimi) düşük maliyetli dijital inovasyonlar firmalar tarafından tercih edilecek. Maliyet nedeniyle Sanayi 4.0 sürecine firmalarımız bütüncül olarak girmek istemeyecekler. Normalleşme döneminin öncelikle gündem maddesi ‘işsizlik’ olacak. Bu noktada işsizliğin, virüs öncesi duruma dönmesi uzun bir zaman dilimi gerektirebilecek. Bunun için ekonomi yönetiminin, bugüne kadar uyguladığı politikaların ötesinde stratejiler uygulaması gerekebilecek” değerlendirmesini yaptı.