Türkiye’de İnternet 27 yaşında!
3 yıl önce yitirdiğimiz değerli öğretmenimiz, Türkiye’de “İnternet’in Babası” olarak bilinen Doç. Dr. Mustafa Akgül’ün öncülüğünde İnternet kültürünü yaymak, İnternet’in Türkiye için önemini anlatmak, ülkemizin İnternet politikalarını tartışmak, yeni projeler başlatmak için düzenlenen “İnternet Haftaları”nı bu yıl küresel Koronavirüs Salgını koşullarında kutluyoruz.
Salgına karşı alınan önlemler gereği “sosyal izolasyon” nedeniyle fiziksel olarak bir araya gelemesek de tüm dünyanın yoğun bir biçimde İnternet üzerinden buluştuğu, görüştüğü, haberleştiği ve İnternet’in öneminin ve değerinin bir kez daha anlaşıldığı günleri yaşıyoruz. Bu tür dönemlerin “tarihin akışını hızlandırdığı” yorumları yapılıyor; belki daha çok uzun süreler tartışacağımız ve hazırlanacağımız uzaktan çalışma, uzaktan eğitim gibi uygulamalara hızlıca geçiş yaptık. Ancak gözetim ve İnternet’in tahakküm altına alınması çabaları da bu hızlı dönüşümün parçası olarak karşımıza çıkıyor. İnternet’i artık bir tehlike değil yaşamımızın bir parçası olarak görmek ve kösteklemek yerine desteklemek olarak daha da gelişmesi için ne yapabiliriz diye düşünmek gerekir.
Bizler, bilişim alanında faaliyet gösteren meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da İnternet’in son bir yılı için değerlendirmelerimizi ve önerilerimizi kamuoyuyla paylaşıyor, İnternet’in yaşamsal önemini kavrayan her kişi ve kurum için İnternet Haftası’na etkin katılım çağrımızı yineliyoruz.
Dünyada ve Türkiye’de İnternet Kullanımı
Dünyada ve ülkemizde İnternet kullanımı yaygınlığı, geçtiğimiz yıllardakine benzer biçimde bu yıl da artış gösterdi; 4,5 milyar İnternet kullanıcısı ile %59 yaygınlığa ulaşıldı. Dünya geneliyle karşılaştırmada geçen yıllara göre ülkemizin durumunda bir fark oluşmadı. Türkiye’de İnternet kullanıcı sayısı 62 milyona, yaygınlık ise %74’e ulaştı.
İnternet’te kişi başı günlük geçen zaman 4 saate yükselirken Türkiye, İnternet başında en çok zaman geçiren ülkeler sıralamasında 12’nciliğe yükseldi. Bu sıralamada Türkiye’nin önündeki ülkelerin tümünün daha az gelişmiş ülkeler olduğu göz önüne alındığında bu durumun düşündürücü ve araştırılmaya değer olduğunu söyleyebiliriz.
Dünyada 3,8 milyar sosyal medya kullanıcısıyla %49 yaygınlık gözlenirken Türkiye’de 54 milyon kullanıcı ile %64 sosyal medya yaygınlığına ulaşıldı. Sosyal medya yaygınlığında ülkemizin durumu dünya geneliyle karşılaştırıldığında son yıllarda Türkiye’nin daha yavaş bir artış gösterdiği gözlendi.
İnternet’ten TV akışı dünyada hızlı bir yükseliş gösterirken Türkiye bu istatistiğe 21. sıradaki ülke olarak girdi ve dünya ortalaması olan %67 yaygınlığın 5 puan gerisinde kaldı. Ülkemizin İnternet altyapısındaki geri kalmışlık dikkate alındığında yoğun bant kapasitesi kullanımı gerektiren TV izleme teknolojisi için gelecek çok parlak olmayabilir.
Kripto para sahipliğinde ise 8. sıradan istatistiğe giren Türkiye, dünya ortalaması olan %7 yaygınlığın iki puan üzerinde %9 yaygınlık değerine sahip. Bu durum, bir yandan ülkemizin sosyal medyanın ilk yıllarındaki hızlı adaptasyonuna ve yeniliklere açık bir kesiminin olmasına bağlanabilecekken diğer yandan yüksek oynaklığa sahip güvenilir yatırım aracı olmaktan uzak bir mecrada maceraperestlik olarak da yorumlanabilir.
Türkiye’de İnternet Altyapısı ve Tarifeler
Türkiye’de ortalama bağlantı hızı, test ölçümü yapan speedtest.net istatistik sitesince sabit bağlantıda 22 Mb, mobil bağlantıda 36 Mb olarak ölçülmüştür. Buna göre Türkiye sabit bağlantı hızında dünya 95.’si, mobil bağlantıda 50.’sidir. Son yıllardaki gelişmeler incelendiğinde özellikle 2017 yılından sonra diğer uluslara göre hızlı bir geri kalma gözlemlenmektedir.
Her ne kadar BTK 2019 3. Çeyrek Pazar Verileri Raporu’nda %77 geniş bant yaygınlığı olduğu, bunun %14’ünün sabit hat kullanıcısı, %63’ünün mobil hat kullanıcısından oluştuğu belirtilse de sabit kullanıcıda dünya standardının altında bir geniş bant tanımı yapılmakta, GSM’de ise 4G’ye etkin olarak geçmemiş kullanıcılar dahil edilerek bu rakama ulaşılmaktadır. “We Are Social” verileri, mobil genişbant yaygınlığını 2018 yılında %48 raporlarken BTK’nin %74,5 yaygınlık açıklaması, çelişkili bir durum oluşturmaktadır.
Etkin bant genişliği ortalamaları üzerinde en önemli etkiye sahip ölçüt, ülkenin sahip olduğu fiber altyapı uzunluğudur. Türk Telekom’a ait 294.677 km, diğer operatörlere ait 60.000 km fiber altyapı mevcuttur. Sektör araştırmalarına göre Türkiye’nin bant genişliği kapasitesinde nüfusuna oranla gereksinimini karşılamak için bunun on katı bir yatırıma, 3 milyon km fiber altyapıya ihtiyacı olduğu bilinmektedir. Türk Telekom’un (TT’nin) özelleştirilmesinde yaşanan çarpıklık ve sonunda borçlarını ödeyemeyen Oger Telekom’un şirketi alacaklı bankalara devri ve yönetim kuruluna dört iktidar temsilcisi atanmasıyla yaşanan gelişmeler, hem altyapıya gerekli yatırımın yapılamamasına hem de TT’nin piyasadaki haksız tekel konumunun ve BTK uygulamalarının diğer operatörlerin gelişmesine engel olmasına yol açmıştır. Aşağıdaki grafikte 2011 yılından bugüne BTK pazar verileri raporlarına göre km cinsinden döşeli Türk Telekom (TT) ve diğer operatörlere ait fiber altyapı uzunluğu gösterilmiştir.
Üç ana servis sağlayıcının İnternet erişim tarifelerin TL cinsinden karşılaştırması, aşağıdaki tabloda yer almaktadır. Adil Kullanım Kotasının/Noktasının (AKN’nin) 2019 başında kalkmasıyla taahhütsüz, kampanyasız tarifeler pahalılıklarından ötürü ev kullanıcıları için yeğlenebilir olmaktan çıkmıştır. Tabloda 24 ay taahhütlü kampanya fiyatları verilmiştir; ancak kampanya çeşitliliği ve koşulların karmaşıklığı açısından bu tablo hem karşılaştırılabilirlik yönünden zayıftır hem de hatasız olması pek mümkün gözükmemektedir.
AKN’nin kalkması, kullanıcıyı hem taahhütlü kampanyalara zorladı hem ucuz paketler için AKN’nin bir bakıma ad değiştirip kota olarak dönmesine neden oldu hem de bütçelere düşen toplam yükü artırdı. En ucuz kotalı tarife 45 TL civarındayken limitsiz tarife ise 78 TL gibi çok yüksek bir değere ulaştı.
Sektör temsilcileri, İnternet tarifelerinin yüksekliğine gerekçe olarak BTK’ye ve “Evrensel Hizmet Fonu”na yapılan yüksek kesintileri gösteriyor. Çoğu ülkede uygulanan Evrensel Hizmet Fonu, piyasanın özelleşmesi sonucunda altyapı yatırımlarının özel kesim için kazançlı olmadığı bölgelere kamu kesiminin altyapı ulaştırması için kullanılması öngörülen bir fondur. Bugüne dek bu fonun amacına uygun kullanılmaması bir yana fon, aynı BTK payı gibi, harcanmayan ve harcanan kısmının ise doğru biçimde değerlendirilmediği bir kaynak olageldi.
Gb | Kota/Ortam/Şartlar | Türk Telekom | Superonline | D-Smart |
4 | 20 GB kotalı fiber | 85 | ||
4 | 40 GB kotalı fiber | 90 | 45 | |
4 | 40 GB kotalı ADSL | 45 | ||
4 | 60 GB kotalı fiber | 95 | 60 | |
4 | 24 ay 4GB kotalı ADSL | 94 | ||
6 | 24 ay 6GB kotalı ADSL | 95 | ||
8 | 24 ay 12GB kotalı ADSL | 108 | ||
8 | 24 ay ADSL | 80 | 75 | |
12 | 24 ay fiber | |||
15 | 24 ay fiber | 92,5 | ||
16 | 24 ay yeni müşteri fiber | 73 | ||
16 | 24 ay fiber | 78 | ||
16 | 24 ay ADSL | 90 | 85 | |
24 | 24 ay fiber | 70 | ||
25 | 24 ay fiber | 100 | ||
35 | 24 ay fiber | 110 | ||
50 | 24 ay fiber | 140 | 135 | |
100 | 24 ay fiber | 150 | 210 | 150 |
25 | 24 ay 50 GB kotalı fiber | 70 | ||
50 | 24 ay 100 GB kotalı fiber | 80 | ||
100 | 24 ay 200 GB kotalı fiber | 100 |
Covid-19 Salgını ve İnternet Teknolojileri
Covid-19 salgınıyla birlikte İnternet’in insanların günlük yaşantısındaki rolü de yeniden şekilleniyor. Okulların fiziksel eğitime ara vermesi, bazı iş kollarının evden çalışmaya olanak sağlaması ve insanların sosyal izolasyon amacıyla evlerinde kalmak durumunda olmaları sonucunda eğitim, iş ve sosyal ilişkiler gibi önemli alanlarda bu yeniden şekilleniş kendini gösteriyor. Günlük yaşamda fiziksel olarak gerçekleşen birçok işlemin “e-devlet, çevrimiçi bankacılık, sanal alışveriş” gibi sanal karşılıkları daha çok ilgi görmeye başladı. Bu etkiler, salgın ile ilgili halkı bilgilendirme görevini de üstlendiği düşünülerek yorumlandığında, internetin, insanların evde kalma oranını artırarak salgının çok daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemede büyük rol aldığını gösteriyor. Yaşanan olağanüstü durumda edindiği bu önemli rol, internetin elektirik, su gibi temel bir ihtiyaç olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor.
İnternet’in iş, eğitim ve sosyal ilişkiler kapsamında başrolü oynuyor olması, hem dünya çapında hem de ülkemizde veri trafiğinin miktarını ve zamansal dağılımını etkiliyor. Yapılan analizler, normalde akşam saatlerinde artan veri trafiğinin gün içine yayıldığını gösteriyor. Bu artışta özellikle toplantılar ve sosyal iletişim için kullanılmakta olan video-konferans uygulamalarının, evlerinde izolasyon içerisinde bulunan kesimin eğlence ihtiyaçlarını oyun ve medya servis sağlayıcıları aracılığıyla karşılıyor olmasının ve belki de en önemlisi eğitimin uzaktan yapılıyor olmasının etkisi büyük. İçinde bulunduğumuz koşullarda, üniversitelerimizdeki eğitim eşzamanlı olarak video-konferans uygulamaları ile yürütülürken, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların eğitim süreçleri Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden yürütülüyor. Milyonlarca kullanıcının eşzamanlı olarak İnternet kullanmasını gerektiren böyle bir gerçeklikte analizler, İnternet altyapısının dünya genelindeki ve ülke çapındaki artan veri akışını karşılayabiliyor olduğunu göstermekte; ancak bu duruma ek olarak ülkemizde tam anlamıyla izolasyonun söz konusu olmadığı ve tüm öğrencilerin İnternet erişimi bulunmadığı düşünüldüğünde, daha fazla talebin oluştuğu adil bir senaryoda veri akışının sağlıklı olup olmayacağı sorusu akla geliyor.
Eğitim alanında, bir anda uzaktan eğitime geçmek zorunda kalınmış olması da sorunlara yol açıyor. Üniversiteler, kısa süre içerisinde, altyapının yeterli olup olmadığı test edilemeden ve eğitim süreçleri hazırlanamadan uzaktan eğitime geçmiş bulunmakta. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, EBA’nın eşzamanlı istekleri yoğunluktan ötürü karşılayamadığı zamanlarda öğrencileri televizyona yönlendirdiği biliniyor. Öte yandan eğitim alanında hizmet erişiminin adil olmaması da önemli bir sorun. Her düzeyden çoğu öğrencinin ne sağlıklı bir İnternet erişimi, ne de (Fatih projesine karşın) İnterneti kullanacak donanımı var. EBA uygulamasında öğretmenlere tanınan tartışma açma, çalışma gönderme vb. etkileşimli işlemler, İnternet tabanlı uygulamanın yerinin televizyon yayınlarıyla doldurulamayacağını örnekliyor. Dahası, halihazırda İnternet erişimine sahip öğrencilerin video tabanlı ders içerikleri nedeniyle kota sorunları yaşadığı ve içeriğe adil olarak erişemediği biliniyor. Bazı servis sağlayıcıları tarafından hediye edilen sözde kota miktarları ise bu ciddi probleme, oldukça kısa erimli olması nedeniyle, çözüm sunuyormuş gibi yapmaktan öteye geçmiyor. Kimi ülkelerde uygulanmakta olan öğrencilere ücretsiz erişim, salgından ekonomik anlamda etkilenen kişi ve işyerlerine kesinti yapılmaması ve faiz işletilmemesi gibi düzenlemeler, ne yazık ki Evrensel Hizmet Fonu’nu amacına uygun biçimde değerlendirmeyen ülkemizde yaşama geçirilemiyor. Derin yoksulluk içindeki toplum kesimlerinin evinde uydu ve hatta televizyon olmadığından bihaber gibi davranan yönetimin sunduğu uzaktan eğitim, öğretmeniyle mesafesi artan dezavantajlı kesim öğrencilerinin arkadaşlarıyla her gün artan düzey farkını baştan görmezden geliyor.
Covid salgını dönemi çözümlerinin eğitimde yarattığı eşitsizlikler dışında alışkanlığı ve teknolojiye yatkınlığı bulunmayan yaşlıların önemli bir kesimi uzaktan hizmet alımında zorluklar yaşamaya ve yaşamını sürdürmek için başkalarının yardımına normalde olduğundan daha çok gereksinme duymaya devam ediyor. Cep telefonuna gelen mesajın eczacı tarafından Sağlık Bakanlığı bilgi sistemine girilmesiyle işleyen sistem cep telefonunun her bireyde olmadığını da bilmiyormuş gibi davranıyor.
Dijital uçurumun bir yanında yaşlılar bulunurken bir yanında da yoksullar bulunuyor. İnternetin yarattığı uzaktan hizmet alımı şansını bulamayan yoksullar, iş aramak ya da geçici işlerde çalışmak için terkettikleri izolasyonu sıklıkla yardım bulmak, dağıtılan yardımlardan pay almak için telefonları hep meşgul çalan kapıları dolaşmak için de terk ediyor.
İnternet’in salgın günlerindeki diğer bir önemli rolü de vakaların izlenmesi ve salgının kontrol altına alınmasına yönelik önlemlerde ortaya çıkıyor. Vakaların, akıllı telefonlar aracılığıyla konum bazında izlenmesi ve izolasyon altında tutulmasına yönelik önlemler, özellikle salgın sona erdiğinde oluşacak kişisel verilerin gizliliğinin ihlali olasılığından ötürü kaygı oluşturuyor. Salgını kontrol altına almak için dönemsel olarak kabul edilebilecek kimi gözetim uygulamalarının kalıcı hale getirilmesi kaygısı, uzmanlar ve dijital hak savunucuları tarafından dile getiriliyor.
Doğal afet (deprem, sel, salgın, orman yangını vb.), terör saldırısı, toplumsal eylemler (Gezi Direnişi) gibi herkesi ilgilendirebilecek, anlık olay akışının çok fazla hızlandığı durumlarda, normal zamanda bile insanların gündemi izleme aracı olan paylaşım ağları ve İnternet ortamı daha da anlamlı hale gelirken bu ortamların dikkatli kullanımının, sağduyunun yitirilmemesi ve psikolojinin sağlıklı kalması açısından ne denli önemli olduğunu son yıllarda çokça deneyimledik. Salgınla baş etmeye çalıştığımız son haftalarda, bilgi kirliliği ve yanlış bilginin kolay yayılmasının etkilerini de yeniden görüyoruz. Anlık mesajlaşma uygulamalarında, çeşitli nedenlerle çok sayıda farklı grup içerisinde yer alıyoruz; dahil olduğumuz grup sayısı da grupların kalabalıklığı da günden güne artıyor. Bilginin onlarca kişiye kolayca iletimi, bu gruplarda kaynağı belirsiz, güvenilirliği doğrulanmamış paylaşımların da çoğalmasına neden oluyor; böylesi olağandışı durumlarda kirli bilginin katlanarak yayılmasına sıklıkla denk geliyoruz. Bir bilgiyi paylaşmadan önce, 1 dakikadan az sürede doğruluğunu araştırmak, İnternet ortamının getirdiği olanaklarla son derece kolayken, hızla paylaşım yapmak -belki de tüketim toplumunun bir getirisi olarak- daha çekici oluyor.
Görsel hazırlamanın, ses dosyası oluşturmanın, video üretmenin oldukça kolaylaştığı günümüzde, çarpıtılmış ya da yanlış bilgi üretimi de arttı. Veri iletmenin kolaylaşması, insanların bu konularda bilinçli olmamasıyla birleştiğinde, ortaya inanılması güç bir bilgi kirliliği çıkarıyor. Kirli/yanlış bilginin çokluğu, bilimsel bilgi üretme ve duyurma çabasındaki kaynakların gündemini de gereksiz yere meşgul ederek insanları rahatlatabilecek doğru, tutarlı, bilimsel bilgilere erişilmesine engel oluyor. Fiziksel sağlığın yolunun biraz da zihinsel sağlıktan geçtiğini düşündüğümüzde, bilinçli ve duyarlı bireylerin, çevresindeki bu tür paylaşımlara elinden geldiğince müdahale etmesi ve farkındalık oluşturmak için uğraş vermesi gerekiyor. Ayrıca, bu konularda kurumsal olarak ve bilimsel yöntemlerle mücadele eden Uluslararası Bilgi Doğrulama Ağı’nda yer alan oluşumların bilinirliğini de artırmamız gerekiyor.
Talepler ve Öneriler
İnternet ve İnternet altyapısını kullanan teknolojiler ortaya çıktığı günden beri yaşamlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor. Bu değişimi hızlandıracak bir başka altyapı yeniliği, 5. Kuşak (5G) mobil iletişim teknolojisi, yakın zamanda yaygın olarak kullanılma girecek. Ancak İnternet için de diğer tüm teknolojilerde olduğu gibi iyi ve kötü uygulama örneklerini görüyoruz.
Bugün tüm dünyayı etkisi altına alan salgın, İnternet’in yaşamsal önemini yeniden ortaya koyarken geleceğe dönük bir değerlendirmeyi de zorunlu kılıyor. Bu koşullarda İnternet ve teknoloji alanında yıllardır savunduğumuz temel haklar ve ilkeler ışığında güncel önerilerimizi paylaşıyoruz:
- İnternet, bir kamusal hizmet olarak değerlendirilmeli, tüm yurttaşlara ucuz, yüksek hızda ve kesintisiz İnternet erişimi sağlanmalıdır.
- Eğitim, sağlık ve bilimsel çalışmalar için sınırsız geniş bant İnternet hizmeti ücretsiz olarak verilmelidir.
- Türkiye’de İnternet’in kullanımı, geliştirilmesi ve yönetimi için katılımcı, özerk ve saydam bir yapılanmaya gidilmeli; uzmanların, meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin yer alacağı bir “İnternet Kurulu” oluşturularak etkin biçimde çalışması sağlanmalıdır.
- Bugün ve yakın gelecekteki gereksinimler ve talepler göz önünde bulundurularak İnternet altyapısı hızla geliştirilmeli ve iyileştirilmelidir.
- İnsanların iletişim ve haber kaynaklarına erişim hakkı ile ifade özgürlüğünü kısıtlayan sansür kabul edilemez! Erişim engellemeleri kaldırılmalı ve ilgili mevzuat yeniden düzenlenmelidir.
- İnternet üzerinde insanların kişilik ve mahremiyet haklarını ihlal eden gözetim, takip ve kontrol uygulamaları kabul edilemez! Kullanıcılar kendi ürettikleri verinin sahibi olmalıdır. Veriler ancak anonimleştirildikten sonra toplumun ortak gereksinimleri doğrultusunda işlenmelidir.
- Salgınla mücadele amacıyla kişisel veri toplayan, işleyen ve aktaran tüm kurum ve kuruluşlar bu amaç dışında verileri kullanmayacaklarını ve bu dönem dışında uygulamaya son vereceklerini taahhüt etmelidirler.
- İnternet altyapısında ve İnternet üzerinde çalışarak hizmet sağlayan uygulamalarda özgür yazılımlar kullanılmalı; özgür yazılım felsefesinin ve uygulamalarının geliştirilmesi için çaba gösterilmelidir.
- İnternet’in başta sağlık alanı için olmak üzere insanlığın ortak yararı gözetilerek geliştirilmesine çaba gösterilmeli ve araştırma faaliyetleri bu bakış açısıyla yürütülmelidir.
- İnternet’e erişim ve İnternet’in kullanımındaki her türlü toplumsal eşitsizliğin giderilmesi için politikalar oluşturulmalı; eşitsizliğin giderilmesi ve İnternet’in adil kullanımı, yasal düzenlemelerle kurala bağlanmalıdır.
- BTK için telefon faturalarından yapılan yüksek kesinti azaltılarak, bu havuzda toplanan ve Evrensel Hizmet Fonu’nda bulunan kaynaklar, eğitimde ve salgınla mücadelede adaletsizlik yaratan dijital uçurumun kapatılmasında, toplumun dezavantajlı kesimlerine ücretsiz internet bağlantısı sağlanması için harcanmalıdır.
- Covid salgını süresince İnternet kullanım bedeli faturaları ertelenmeli, dar gelirli, işini kaybetmiş aboneler için iptal edilmelidir.
Türkiye’de İnternet’in doğuşu ve gelişiminde büyük çabaları olan, İnternet Haftası etkinlikleri ve benzeri birçok etkinliği başlatıp yıllarca düzenleyen Doç. Dr. Mustafa AKGÜL’ü sevgi ve özlemle anarken onunla özdeşleşen İnternet Haftası seslenişini, bugünün gerçekliğiyle vurgulayarak yineliyoruz:
İnternet Yaşamdır!
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.