Türkiye’nin inovasyon karnesi
Geçtiğimiz günlerde TİM ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında en inovatif projeler ödüllendirilmişti. Ödül töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, çeşitli fonlar ve Ar-Ge teşvikleri ile bu alana büyük bir yatırım yaptıklarını sayıları 1.600’ü aşan merkezler ve 101 teknoparkla birlikte büyük bir ekosistem kurulduğunu açıklamıştı. Bu açıklama akıllara Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından her yıl yayınlanan ‘Küresel İnovasyon Endeksi’ndeki Türkiye’nin durumunu hatırlattı.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından hazırlanan Küresel İnovasyon Endeksi 2023 yılı raporuna göre Türkiye, geçtiğimiz seneden iki basamak gerileyerek bu yıl 39’uncu sırada yer aldı. Genel sıralamada gerileme olsa da; fikri mülkiyet harcamalarının toplam ticarete oranında 44. sıradan 39. sıraya ve fikri mülkiyet gelirlerinin toplam ticarete oranında 66. sıradan 60. sıraya yükselerek büyük bir çıkış yaptı. Raporda Türkiye, ticari marka başvuru sayılarında da ilk 5 ülke arasında yer alarak fikri mülkiyetleri ticarileştirmek konusundaki başarısını kanıtlamış oldu. İş dünyasında barındırdığı araştırmacı sayısında 7.’lik elde eden Türkiye birçok Avrupa ülkesini geride bıraktı.
Küresel İnovasyon Endeksi’ni yorumlayan Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Türkiye’nin konumunu net belirlemek için 2022 ve 2023 endeks raporlarının kıyaslanması gerektiğininin altını çizdi. Yamankaradeniz; “2023 tüm dünya için olumsuzluklara dolu zor bir yıl oldu. Türkiye sıralamada birkaç basamak gerilemiş olsa da, fikri mülki kaynakların ticarileşmesi gibi asıl önemli alanda büyük bir başarı kaydetti. Örneğin tasarım başvurularında 1. sıradan 4. sıraya geriledik ama öte yandan faydalı model başvurularında 17. sıradan 11. sıraya yükseldik. Başvuru sayılarından çok daha önemlisi ve zor olanı bu başvuruları ticarileştirmektir ki; işte bu alanda fikri mülkiyet harcamalarının toplam ticarete oranı göstergesinde 5 basamak birden, fikri mülkiyet gelirlerinin toplam ticarete oranı göstergesinde ise 6 basamak birden yükselerek yapılan yatırımların karşılık bulduğunu kanıtlamış olduk” diye konuştu.
Türkiye’nin teknolojiye, markaya ve patente en fazla ihtiyaç duyduğu, inovasyona dayalı büyüme modelini benimseyeceği bir dönemde olduğunu vurgulayan Yamankaradeniz, “Ekonomik kalkınmanın ve gelişmişliğin temelinde yaratıcı yenilikçi fikirler, buluşlar, tasarımlar var. Tüm bunları teknolojiyle buluşturarak üretilebilir ve ihraç edilebilir ürünler haline getirebilmek var. İşte bu nedenle, fikir üretenleri desteklerken bir taraftan da o fikirleri koruyacak politikalar üretmek zorundayız. Ancak bu şekilde inovasyonlar ve üretilen teknolojiler ile ortaya çıkan ürünün de korunabilmesi mümkün oluyor” dedi.