Türkiye’nin Koronavirüs Salgınına Bakışı
Türkiye’de ilk vakanın görülmesinden itibaren 30 Nisan 2020 tarihine kadar toplam 1.033.617 test yapıldı, 120.204 vaka tespit edildi. Bu süreçte 3.174 kişi vefat etti ve 48.886 kişi iyileşti. Her geçen gün salgınla ilgili yeni haberlerin ve gelişmelerin olduğu bir durumda NG Araştırma şirketi kamuoyunu aydınlatmak için devam niteliğinde 3. araştırmasını yaptı. Koronavirüsle ilgili kamuoyu araştırması, 27-29 Nisan 2020 tarihleri arasında Türkiye genelinde 81 ilden, 15 yaş üzeri 2191 kişinin katılımı ile online araştırma platformu benderimki.com üzerinde gerçekleşti. Türkiye’nin nabzının tutulduğu en güncel kamuoyu araştırması ilginç konulara ışık tutuyor.
Koronavirüse yakalanmaktan korkuyor muyuz?
Sağlık Bakanlığı ülkemizdeki koronavirüs salgınının güncel durumu hakkında hergün bilgi veriyor. Vaka sayısının artması durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Peki, ölüm sayısının 3 bini geçtiği bugünlerde koronavirüse yakalanmaktan korkuyor muyuz?
Yaptığımız araştırma sonucunda görüyoruz ki geçtiğimiz 2 haftalık süreçte koronavirüse yakalanmaktan korkanların oranı %80’den %77’ye geriledi. Mevcut duruma baktığımızda Sağlık Bakanlığı’nın salgınla ilgili umut verici açıklamaları, iyileşen hasta sayısının vaka sayısından fazla olması, Türkiye’den ve dünyadan aşıyla ilgili gelen haberler karamsar bakış açısını biraz yumuşatmış olabilir.
Ülkemizde koronavirüs vaka sayılarındaki artışın sabitlenmesi ve iyileşen hasta sayısının her geçen gün artması etkilerini insanların bakış açılarında hissettirmiş. Geçtiğimiz 2 haftalık süreçte koronavirüsün ülkemiz için tehdit oluşturduğunu düşünenlerin oranı %92’den %84’e düştü. Bunun doğal sonucu olarak da koronavirüsü tehdit olarak görmeyenlerin oranı %4’den %9’a, fikri olmayanların/kararsızların oranı da %4’ten %7’ye yükseldi.
Koronavirüs ne zaman kontrol altına alınabilir?
Koronavirüs salgınının başlamasıyla hepimizin hayatında bir takım değişiklikler yaşandı. Sosyal hayatımız kesintiye uğrarken kimimiz işine bile gidemez oldu. Sabırla karantina günlerinin bitmesini beklerken hepimizin merak ettiği soruyu katılımcılara sorduk. Koronavirüs ne zaman kontrol altına alınabilir?
Bir önceki koronavirüs araştırmamızdaki sonuçlar ile karşılaştırdığımızda geçtiğimiz 2 haftalık süreçte katılımcıların daha iyimser olduğunu görüyoruz. Araştırmaya katılanlar arasında ağırlıklı beklenti bu salgının birkaç ay içinde kontrol altına alınacağı yönünde.
Koronavirüs önlemleri ve testleri yeterli mi?
2 hafta önce yaptığımız araştırma sonuçlarına kıyasla, katılımcıların koronavirüse karşı alınan önlemlerdeki memnuniyet seviyesinin arttığını görüyoruz. Koronavirüsün yayılmasını önlemek için ülkemizde alınan önlemlerin yeterli olduğunu düşünenlerin oranı %44’den %63’e yükseldi. Yeterli olmadığını düşünenlerin oranı ise %49’dan %31’e, fikri olmadığını belirtenlerin oranı %7’den %6’ya düştü.
Ülkemizde ilk koronavirüs vakası açıklandığı andan itibaren yapılan test sayılarında doğrusal bir artış göze çarpıyor. Test sayısının gün geçtikçe artması katılımcıların düşüncelerini de değiştirmiş durumda.
Test sayısının yeterli olduğunu düşünenlerin oranı %35’den %49’a yükselirken, bunun doğal sonucu olarak yeterli bulmayanların oranı %50’den %35’e düştü. Fikri olmadığını belirtenlerin oranı %16 olarak çıktı.
Sokağa çıkma yasağı olmalı mı?
Koronavirüs salgınının kontrol altına alınabilmesi için bireysel olarak alabileceğimiz en önemli önlemlerden biri, diğer insanlarla fiziksel etkileşimi en aza indirmek. Sağlık Bakanlığı ve uzmanlar bu nedenle ‘Evde Kal’ çağrısı yapıyor. Peki biz neler yapıyoruz? Araştırmaya katılanların %25’i hiç evden çıkmadığını belirtti. Zorunda kalmadıkça çıkmayanların oranı %38, yalnızca temel ihtiyaç alışverişleri için dışarıya çıkanların oranı ise %23. İşi nedeniyle mecburen dışarı çıkmak zorunda olanların oranı %14. Herşeye rağmen gündelik hayatında hiç değişiklik yapmadan yaşamaya devam edenlerin oranı ise %0,5 (binde 5).
Ülkemizde sürekli sokağa çıkma yasağı ilan edilmese de salgın sürecini yavaşlatmak için bazı kısmi yasaklar uygulanıyor. İlk olarak İçişleri Bakanlığı tarafından koronavirüsün yayılmasını önlemek amacıyla, öncelikle 65 yaş üstü vatandaşlar için, sonrasında da 20 yaş altı gençler ve çocuklar için sokağa çıkma yasağı uygulamasına geçildi. Katılımcıların %84’ü bu yasağı doğru bulduğunu belirtirken, %6’sı doğru bulmadığını belirtiyor. %10’luk kesim ise çekimser kalmayı tercih etti.
İçişleri bakanlığı tarafından getirilen diğer önemli kısıtlamalardan biri de haftasonları için genel sokağa çıkma yasağı oldu. Hem iş hayatının etkilenmemesi hem de koronavirüs salgınının yayılmasını engellemek amacıyla alınan karar katılımcıların çoğunluğu tarafından büyük takdir görmüşe benziyor. Katılımcıların %83’ü haftasonu sokağa çıkma yasağını olumlu bulurken, %10’u ise aynı görüşte olmadığını belirtti. %7’lik kesim ise çekimser kalmayı tercih etti.
23 Nisan ve 1 Mayıs gibi resmi tatillerin haftasonu ile birleştirilip sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine, katılımcıların %77’si destek verirken, %14’ü ise bu düzenlemeyle aynı görüşte olmadığını belirtti. Kararsızların oranı %9 oldu.
Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı süresince sokağa çıkma yasağı uygulamasına olumlu bakanların oranı diğerlerine oranla daha düşük. Ramazan Bayramı’nda sokağa çıkma yasağı uygulamasına sıcak bakanların oranı %62. Bu uygulamayı istemeyenler %14, kararsızlar ise %24. Katılımcılara bayramda kimleri ziyaret etmeyi planladıklarını sorduğumuzda %64’ü kimseyi ziyaret etmeyeceğini, %5’i ise yalnızca salgının risk grubunda olmayanları ziyaret edeceğini belirtti. Katılımcıların %29’u ise anne, baba, kardeşler gibi en yakınlarını, %2’si ise her zaman ziyaret ettiği kişileri ziyaret edeceğini belirtti. Yaşlıların risk grubunda olduğu düşünüldüğünde yaklaşık olarak her 3 kişiden 1’inin yapmayı planladığı bayram ziyareti, salgının yaşandığı bir dönemde önemli bir riski göstermektedir.
Araştırmamıza katılanlara, genel sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli mi diye sorduğumuzda bir önceki araştırmamıza kıyasla sonuçlardaki değişim göze çarpıyor. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli diyenlerin oranı %77’den %63’e geriledi. Buna bağlı olarak yasak olmasın diyenlerin oranı ise %8’den %15’e ve kararsızların oranı da %15’den %22’ye yükseldi.
Salgın döneminde neler yapıyoruz?
Koronavirüsün yayılmasını engellemek için evden dışarı çıkmamaya özen gösterdiğimiz bu dönemde ihtiyaçlarını karşılamak için her 10 kişiden 3’ü evinde stok yapıyor. Bu süreçte çoğumuz belki daha önce hiç fırsatını bulamadığımız kadar evde zaman geçirmek durumunda kaldık. Bu zamanı en verimli ve eğlenceli şekilde kullanmak için hepimizin başvurduğu yollar var. Katılımcıların evde yapmaktan hoşlandığı aktivitelerin başında dizi/film izlemek gelirken, sosyal medya kullanmak 2. sırada yer aldı. Koronavirüs salgını döneminde insanların evde nasıl zaman geçirdiğinin güncel sıralaması şöyle gerçekleşti:
Dizi/film izleyerek | 70% |
Sosyal medya kullanarak | 69% |
Ev işleri yaparak | 53% |
Haberleri yakından takip ederek | 49% |
Kitap okuyarak | 46% |
Uyuyarak | 45% |
Oyun oynayarak | 40% |
Görüntülü konuşma yaparak | 34% |
İbadet ederek | 32% |
Kişisel bakımla | 28% |
Normalden çok çay kahve içerek | 23% |
Normalden çok yiyerek | 22% |
Çalışarak | 21% |
İnternetten alışveriş yaparak | 21% |
Aylar öncesinden bekleyen işleri bitirerek | 15% |
Bulmaca çözerek | 10% |
Dedikodu yaparak | 4% |
Normalden çok alkol içerek | 1% |
Evde her zamankinden daha çok kaldığımız ve ailemizle daha fazla zaman geçirdiğimiz salgın döneminde aile içi ilişkilerimizi incelemek için de ilginç bir dönem oldu. Her 5 kişiden 1’i aile içi ilişkilerinin olumlu etkilendiğini belirtirken, olumsuz etkilendiğini belirtenlerin de oranı aynı oldu. Geri kalan her 5 kişiden 3’ü ise aile içi ilişkilerinde bir değişiklik olmadığını belirtti.
Koronavirüsten korunmak için hangi önlemleri alıyoruz?
Zaman geçtikçe farkındalığın artmasıyla beraber salgına karşı kişisel önlem alanların oranında da artış görüyoruz. Koronavirüsten korunmak için önlem aldığını belirtenlerin oranı 14 Mart’ta %90 iken, 14 Nisan’da bu oran %96’ya yükselmişti. Geçtiğimiz 2 haftalık süreçte ise önlem alanların oranının %97’ye yükselmesi sevindirici.
Alınan kişisel tedbirlere baktığımızda halen önemli bir iyileştirme gerekliliği göze çarpıyor. Salgın sürecinin uzun sürmesinden kaynaklı insanlarda oluşabilecek psikolojik yorgunluk ve duyarsızlık durumlarının oluşmasını engellemek için bilgilendirme çalışmalarının devam etmesi ayrıca önemli.
Şimdiye kadar 3 farklı tarihte yaptığımız araştırma sonuçlarını karşılaştırdığımızda alınan kişisel önlemlerdeki tablo şöyle gerçekleşti:
14 Mart | 14 Nisan | 30 Nisan | |
Sürekli ellerimi yıkıyorum (su, sabun, alkol içerikli el dezenfektanı ile) | 94% | 89% | 89% |
İnsanlarla tokalaşmamaya, temas etmemeye çalışıyorum | 82% | 87% | 87% |
Bulunduğum kapalı yerleri sık sık havalandırıyorum | 75% | 82% | 81% |
Öksürürken ağız ve burnumu tek kullanımlık bir mendille kapatıyorum | 65% | 66% | 66% |
Bağışıklık sistemimi güçlendirecek önlemler alıyorum | 62% | 65% | 62% |
Soğuk algınlığı veya grip hastası kişilerden 1 metre uzakta duruyorum | 57% | 57% | 55% |
Hasta olduğumda evde istirahat ediyorum | 40% | 32% | 31% |
Öksürük, ateş ve nefes darlığı şikayetim olduğunda doktora gidiyorum | 34% | 23% | 19% |
Hasta olduğumda maske takıyorum | 28% | 39% | 37% |
Hayvansal ürünler tüketmeden önce iyice pişiriyorum | 27% | 28% | 30% |
Salgının ekonomiye etkisinin nasıl olması bekleniyor?
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de salgının ekonomik boyutlarını en aza indirmek için bazı yardım paketleri açıklandı. Peki halkımız koronavirüsün ülke ekonomisine nasıl bir etkisi olacağını düşünüyor?
Katılımcıların %88’i salgının ekonomik etkilerinin olumsuz olacağını bekliyor. Katılımcıların %7’si ekonominin etkilenmeyeceğini düşünürken ekonomiye olumlu yansımaların olacağını düşünenlerin oranı ise %5.
Koronavirüsün çalışanlar üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak üzere hazırlanan yasa tasarısında ülkemizde çalışanlar üç aylık bir dönemde işten çıkarılamayacak. Diğer yandan araştırmaya katılanların %83’ü önümüzdeki 1 sene içerisinde işsizlik oranının artacağını düşünürken, %12’si değişmeyeceğini düşünüyor. İşsizliğin azalacağını düşünenlerin oranı ise %5.
Koronavirüs insan yapımı olabilir mi?
Koronavirüsün dünya üzerindeki ölümcül etkisini bir yana bırakacak olursak, bir yandan da ülkeler arasında krize sebep olması an meselesi. Son olarak ABD başkanı Donald Trump, koronavirüs için ‘Çin Virüsü’ tabirini kullanmış ve bu durum büyük tepki görmesine yol açmıştı.
Özellikle sosyal medya kanalları üzerinde koronavirüsün insan eliyle oluşturulmuş olabileceği konuşuluyor. Araştırmamıza katılanların %36’sı virüsün insan eliyle oluşturulduğunu düşünürken, %19’u ise karşıt görüşte. Bu konu hakkında fikri olmadığını belirtenlerin oranı %45.
Koronavirüs aşısı bulunacak mı?
Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de koronavirüse karşı aşı araştırmaları yapılıyor. Geçtiğimiz haftasonu Prof.Dr. Ercüment Ovalı’nın resmi Twitter hesabından koronavirüs aşısını bulduğunu ve hayvanlar üzerinde denenmeye hazır olduğunu açıklaması gündeme bomba gibi düştü. Bu haberle ilgili halkımız ne düşünüyor? Peki insanlar üzerinde uygulanmaya hazır koronavirüs aşısı bulunmasıyla ilgili beklenti nasıl?
Katılımcıların %56’sı koronavirüs aşısının Türkiye’de bulunacağını düşünüyor. %17’si aşının ülkemizde bulunmayacağını düşünürken, fikri olmadığını belirtenlerin oranı %27. Koronavirüs aşısı bulunup uygulanmaya başlandığında kendine yaptıracağını belirtenlerin oranı %55 olurken, aşıyı yaptırmayacakların oranı ise %12. Geri kalan kesim bu konuda kararsız olduğunu belirtti.
Araştırmaya katılanların %49’u gelecekte virüs kaynaklı başka ölümcül salgınların olabileceğini düşünürken, yalnızca %3’ü böyle bir salgının olmayacağını düşünüyor. Geriye kalanlar ise bu konuda bir fikri olmadığını belirtti.
Salgının olumlu yanları var mı?
Araştırmaya katılan her 4 kişiden 1’i salgının olumlu yönleri de olduğunu düşünüyor. Bu yönlerin neler olduğunu sorduğumuzda en çok vurgulanan noktalar şunlar oldu:
- Çevre kirliliğinin azalması
- Aileyle daha çok zaman geçirebilme fırsatı
- Dini açıdan bir uyarı ve değerlendirme fırsatı
- Kişisel hijyen ve genel temizliğin öneminin farkına varılması
- Salgından dolayı yaşanan ölümler ve kısıtlamalar nedeniyle elimizdekilerin kıymetini anlama