TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’nin Kişisel Verilerin Korunması Konferansı Açılış Konuşması
Sayın Kişisel Verileri Koruma Kurulu Başkanım, Sayın Avrupa Veri Koruma Denetçisi ve Değerli Konuklar,
Sizleri, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Derneğimizin kuruluşunun 50. Yılına dijital dönüşümü farklı boyutlarıyla kapsamlı ve derinlikli bir şekilde ele aldığımız Dijital Türkiye konferansı ile başlamıştık. 6 Ayda bu alanda sayısız etkinlik düzenledik, birçok görüş dokümanı ve konunun farklı boyutlarını ele alan raporlar hazırladık. Bugün de dijitalleşme denince birbirinden ayrı düşünülemeyecek “doğru veri yönetimi” konusunu kamu, Avrupa Birliği ve özel sektörümüzün çok değerli temsilcileri ile ele alacağız.
Değerli izleyiciler,
Teknolojideki baş döndürücü ilerleme; veriye dayalı inovasyon ve sınır ötesi veri akışlarını tahminlerin ötesinde artırdı. Her attığımız adım veri üretir hale geldi. Geliştirilen her ürün ve hizmetin katma değeri, ürettiği ve işlediği veri ile ölçülmeye başladı.
Dönüşüm bu kadar hızlı gerçekleşirken veri koruması ve yönetimine ilişkin küresel ölçekte tartışmalar devam ediyor. Tartışmalar, dijital alanın diğer ekonomik alanlara kıyasla daha fazla potansiyel barındırdığına işaret ederken; temel hak ve özgürlüklere ilişkin endişeler de artıyor.
Covid-19 tecrübesi söz konusu ihtiyaçları, potansiyeli ve riskleri daha da görünür kıldı.
Değerli İzleyiciler,
Veri koruma sınır ötesi ticaret üzerinde de etkisi olan bir rekabet unsuru haline geldi. Öte yandan tartışmalar, düzenlemelerin ilgili tarafların görüşleri gözetilmeden yapılması durumunda, ekonominin potansiyelini ciddi anlamda sınırlayabileceğine işaret ediyor. Özellikle yapay zeka, blok zincir gibi teknolojiler ekonomi açısından büyük bir potansiyel barındırıyor.
Bu noktada en büyük ticaret ve yatırım ortağımız Avrupa Birliğindeki gelişmeleri çok yakından takip etmemiz gerektiğine inanıyorum.
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılında karbon nötr bir kıta olma hedefini açıkladı. Avrupa Birliği, strateji belgelerinde yeşil ve dijital dönüşümün beraber yönetileceğini açıkça belirtiliyor. Hiç şüphesiz, dijital ve veri tabanlı teknolojiler ile hayata geçirecek. Bu dönüşümün iş dünyasına etkileri çok büyük olacak. Örneğin önümüzdeki dönemde üretimde karbon ayak izinin tüm değer zinciri boyunca takip edilmesi için gerek ülkemizde gerekse küresel olarak tedarikçiler ile veri akışını temin edecek dijital uygulamalara ihtiyaç olacak. Benzer şekilde ürün tarafında da döngüsel ekonomi başlığı altında dijital pasaport gibi uygulamaların hayata geçirilmesi bekleniyor. Dijital ticaret ve veri akışları ticaret politikasının merkezi konuları arasında ele alınıyor. Bu kapsamda, gerek fiziki gerekse hukuki veri altyapısı için ülke politikasının oluşturulması ve Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne (GDPR) uyum düzeyinin iş yapmayı kolaylaştıracak biçimde artırılması büyük önem arz ediyor.
TÜSİAD olarak 1,5 yıldır Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Dijital Tek Pazar gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Türkiye’nin ilgili alanlardaki tutum belgelerinin hazırlanmasında ilgili kamu kurumlarımız ile yakın temasımızı sürdürüyoruz. Aynı zamanda üyesi olduğumuz Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu BusinessEurope bünyesinde konuyla ilgili oluşturulan tutum belgelerine katkı sağlıyor, AB Komisyonu başta olmak üzere AB kurumlarının üst düzey yetkilileriyle Türk iş dünyasının önerilerini ve hassasiyetlerini paylaşıyoruz.
Değerli izleyiciler,
Verinin ekonomik potansiyeli bizleri heyecanlandırıyor ancak unutmamalıyız ki veri koruma, aynı zamanda bir temel hak ve özgürlük meselesidir. Dünyada kişisel verilerin korunması ve özel yaşamın gizliliği bağlamındaki tartışmalar COVID-19 ile birlikte hareketlendi. COVID-19 salgın krizi, yüksek kaliteli gerçek zamanlı veri paylaşımının rolünü ve ihtiyacını ortaya koymasına rağmen; aşı kartları, seyahat bilgileri, sağlık geçmişi gibi her türlü verinin toplanması, bu verilerin nasıl korunacağı, işleneceği ve transfer edileceği konusunu gündeme getirdi.
Kişisel bilgilerin işlenmesi bağlamında bireylerin veriye bağlı haklarının korunması için, veri koruma yasalarının, insan hakları boyutunu dikkate alması gerekmektedir. 2016 yılında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun kabul edilmesi ile Türkiye’de kişisel verilerin, veriye dayalı hak ve özgürlüklerin korunması yönünde önemli bir adım atıldı. Kanun ve beraberinde gelen düzenlemelerle vatandaşların verileri üzerindeki kontrolü arttı; verilerini toplama, işleme ve depolama yöntemlerini düzenlemelerine olanak verildi.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu veri uygulamaları hakkında verisi işlenen bireylere daha fazla açıklama yapılmasını gerektirmesi açısından da şeffaflık ilkesini güçlendirici bir nitelik taşıyor. Bununla birlikte Kanunun temel hak ve özgürlükler yönden iyileştirilmesi AB ile yıllardır sürmekte olan vize serbestisi görüşmelerinin önemli başlıklarından biri olarak gündemdeki yerini korumaktadır.
Veri Koruma ve Teknoloji Hukuku Çalışma Grubumuzun faaliyetleri kapsamında tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyor, ilgili kamu kuruluşları ile özel sektörün görüşlerini paylaşıyoruz. Bugün düzenlediğimiz “Kişisel Verileri Koruma Konferansı” ile bu çabamızın etki alanını büyütmeyi, kamu kuruluşlarımız ve Avrupa Birliği’ndeki paydaşlarımız ile işbirliğini güçlendirmeyi, küresel ölçekte devam eden tartışmaları Türkiye’deki özel sektörün gündemine taşımayı amaçlıyoruz.
Sözlerime son verirken, Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı Sn. Prof. Dr. Faruk Bilir, Avrupa Veri Koruma Kurulu Denetçisi Wojciech Wiewiórowski’ye (“Voy-chekh Viev-you-rovsky) katılımları ile bizleri onurlandırdıkları için içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bu etkinliğin gerçekleştirilmesinde kıymetli destekleri için ana sponsorumuz Microsoft başta olmak üzere, sponsorlarımı Siemens, Bulutistan, Kariyernet, Türk Telekom, Carrefoursa, Migros ve Palo Alto’ya ve değerleri konuşmacılarımıza; yoğun emekleri için TÜSİAD ekibimize ve katılımlarınız için siz değerli izleyicilerimize teşekkür ediyorum. Verimli bir etkinlik olmasını diliyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum.