Twitter misyonundan uzaklaştı mı?
Dünya çapında hızla büyümesinin altında yatan özgürlük söyleminin arkasında durmakta zorlanın şirket, ifade özgürlüğünü öncelikleri arasından çıkardı mı?
“Herkese, hiçbir engelle karşılaşmadan fikir ve bilgi üretme ve bunları anında paylaşma gücü sağlamaktır.”
Twitter’ın Misyonu
Sembolünde kuş olan bir platform, dünyadaki herkesin herkese ulaşmasını sağlamak için ortaya çıkalı 8 yıl geçti. Aylık olarak 271 milyonun üzerinde aktif kullanıcısı bulunan, günde 500 milyondan fazla ileti paylaşılan platformun kullanıcılarının yüzde 77’si kurulduğu yer olan Amerika Birleşik Devletleri’nin dışında yaşıyor. Dünyaya bu denli mâl olmuş platformun kurucuları, kuş sesinden esinlenerek Twitter ismini koyduğunda şirket henüz kuş logosuyla özgürlüğün sembolü olarak kendini konumlandırmamıştı. Son halini kısa süre önce alan Twitter logosu da özgürlükçü söylemin resmi olarak karşımıza çıktı. Özgürlüğün sembolü olarak kendisini konumlandırarak dünya çapında hızla gelişen Twitter, son dönemde çeşitli ülkeler karşısında misyonunu yerine getirmekte zorlanıyor. Twitter’ın misyonundan biraz daha uzaklaşması durumunda; kâr amacı gütmeyen, Wikipedia modelinde olduğu gibi kullanıcılarının küçük bağışları ile yaşayan yeni sosyal medya platformlarının ortaya çıkma ihtimali de yükseliyor.
Twitter’ın 2014 yılı ilk altı aylık dönemdeki raporuna bakıldığında, bir önceki yıla kıyasla yüzde 14 daha fazla içerik kaldırma talebiyle karşılaşılmış. Twitter’ın açıkladığı rakamlara göre, dünya çapında 25 hesap ve 251 tweet bulunduğu ülkede gizlendi.
“Her kapatma sansür gibi algılanıyor”
Şirket her geçen gün ülkelerin taleplerine çok daha kısa sürede cevap verir oldu. Birçok hesap kısa sürede erişime kapatılırken, mahkeme kararlarının hızla uygulandığı görüldü. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Avukat Şebnem Ahi, Twitter’ın pek çok ülkede kişi ve grupların ifade özgürlüğünü kullanabildiği tek ortam olduğunu hatırlatarak sözlerine başladı ve şu şekilde devam etti:
“Yerel medyaların aksine kişilerin eş zamanlı her şeyden en gerçekçi ve en sansürsüz haliyle erişebildiği nadir platformlardan biri. Bu sebeple hükümet talebi ile hesap kapatılması olursa direk sansür olarak algılanmaktadır.”
Bu konuda da Twitter’ın şeffaf olduğunu söyleyen Ahi, “Yapılan açıklamalar ne olursa olsun hesap kapatıldığında toplumlarda yarattığı ilk etki her zaman devlet sansürü olduğuna ilişkindir. Ancak Twitter kullanıcı bilgisi vermediğini ve mahkeme kararı olmadan asla hesap kapatmadığını medya aracılığı ile ve kendi platformundan da duyurmuştu” dedi. Türkiye’deki Twitter kullanımının önemli bir gelişme olduğunu belirten Şebnem Ahi, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Ancak son dönemde yenilenen internet yasamızın yasakları daha da sıkı hale getirmiş olması ve verilen erişim engelleme kararları bakımından dünyada duruşumuz ne yazık ki yasakçı ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı bir ülke gibi görünmekten kurtulamıyor.”
“Mahkeme kararı uyguluyoruz demek Twitter’ı kurtarmaz”
“Twitter hükümetleri veya mahkemeleri değil, temel evrensel değerleri ve kullanıcı taleplerini dikkate almalıdır. İfade özgürlüğü ancak bu şekilde korunur ve sınırları genişletilebilir” diyerek sözlerine başlayan Alternatif Bilişim Derneği Başkanı Ali Rıza Keleş, “Twitter her ne kadar özel bir şirket olsa da, iletişim ve haberleşme gibi çok temel kamusal ihtiyaçlar için önemli bir araç haline gelmiştir. Bu da onu ifade özgürlüğü gibi temel insan hakları konusunda sorumlu hale getirir. Pratiğiyle çelişse de şirketin kendini tanımlayışı da bu şekildedir zaten. Fakat apaçık şiddet çağrısı, ırkçılık, çocukların cinsel istismarı gibi herkesin tartışmasız şekilde ifade özgürlüğü alanına girmediği konusunda uzlaştığı içerikler dışında, engelleme, kaldırma, hesapları kapatma gibi eylemler maalesef ifade özgürlüğüne aykırıdır” dedi.
Hükümetlerin sıkıştıkça mahkemelerden istedikleri kararları çıkarabileceğine değinen Keleş, “Bunu da en iyi Twitter gibi küresel çapta operasyonlara sahip şirketler bilirler. Twitter'ın evrensel değerleri, temel insan hak ve özgürlüklerini her somut olayla tartabilecek hukukçuları, uzmanları bulunmaktadır. ‘Mahkeme kararı uyguluyoruz’ demek Twitter'ı kurtarmaz” şeklinde konuştu.
“Sosyal medya şirketleri kullanıcılara hak tanımıyor”
Son dönemin en önemli iletişim araçları hakine gelen sosyal medya platformlar hakkında konuşan Korsan Parti Sözcüsü Avukat Serhat Koç, “Twitter gibi araçları kullanan kişilerin bu uygulamaların kullanıcı sözleşmeleri üzerinde gerçek ve doğrudan hiçbir etkileri bulunmadığı gibi kendileri hakkında ilgili araçların sahibi olan şirketlerce uygulanan yaptırımlara da etkili şekilde karşı çıkma ve itiraz etme hakları ve olanakları bulunmamaktadır. Tek yetkili ve söz sahibi, ilgili siteyi/uygulamayı/aracı üretip sunmuş olan şirket olarak görülmektedir” dedi.
“Yeni medya, bugünün geleneksel medyası olan TV ve gazetelerin aksine halkın siyasileri denetleme ve demokratik tartışmanın bir parçası haline gelme isteklerine cevap vermek üzere başlamış olsa da tam da bu noktada özgürlüğün de güvenlik gibi hiç bir zaman yüzde yüzüne erişilemeyecek ütopik bir kavram olarak düşünülmesi gerekiyor” şeklinde konuşan Koç, güvenlik ve özgürlüğün bir arada gelişmek durumunda olduğuna dikkat çekti. Koç sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“ABD’deki Ferguson olaylarındaki gizlemelerden sonra Twitter'ın ve benzeri şirketlerin bugüne kadar ilmek ilmek örmeye çalıştıkları o sahte ve kendilerine has özgürlük söyleminin de halk önünde apaçık şekilde kendi elleriyle darmadağın edildiğinin kanıtıdır. Esasen fikirlerini ismini saklayarak beyan etme zorunluluğunu hissetmek özgürlük değil, felsefi açıdan bakılırsa olsa olsa bir tür tutsaklıktır ama bu şekildeki bir anonim kalma tutsaklığına göğüs gererek yaşadığı ülkedeki hukuksuzlukları tüm toplumlara aktarmaya çalışan kişilerin artık Twitter gibi sitelerden uzak durması, anonimleşme için gerekli teknik araçları kullanmayı öğrenmesi ve de anonimliği ön planda tutan site ve uygulamaları kullanması gerekmektedir. Aksi halin devamı ise artık kullanıcı sadakatini önemseme güdüsünden hükümetlerin isteklerini yerine getirme zorunluluğunu temel ilkesi haline getiren popüler yeni medya araçları ifade özgürlüğünün, protesto hakkının ve de anonimliğin başlıca düşmanları olmuş ya da olacak gözükmektedirler.”