Uçağımın her yanını reklamla donattım!
Reklam mecralarında geleneksel yapılar, geleneksel uygulamalar artık etki gücünü yitiriyor. Bu yapıda farklı olanı yakalayan, reklam verene, markaya en verimli dönüşü sağlayabilenler ise rakipsiz oluyor. Örnek mi istersiniz? Uçağımıza buyurun, her yanını reklam mecrası olarak kurgulama becerisi sergileyen SniperChannel Kurucu Ortağı Damla İnanç’a kulak verin. Bu reklamda kanal değiştiremezsiniz, sayfayı çeviremezsiniz. Zaten karşınızda yaratıcı uygulamalar var, uçuş süresince bunları izlemek keyif. Siz uçtukça, en yaratıcı reklam uygulamaları da sizin yanınızda…
>>SniperChannel, ne zaman, nasıl bir fikir ve hedefle hayata geçti?
2005 yılında bir uçak yolculuğu sırasında saatlerce gözümüzün önünde olan ‘Can yelekleri koltuğunuzun altındadır’ yazısı bir anda aklımıza bu alanın reklam alanı olarak kullanılabileceğini getirdi. Yolculuktan döner dönmez çalışmalara başladık ve yaklaşık 1-1,5 yıl süren bir süreç başladı. Uçak içerisinde kullanılan malzemeler havacılık standartlarına uygun ve birçok yanmazlık, tutuşmazlık gibi testler sonucunda uygulamaya izin verilen ürünler olduğu için bu altyapıyı oluşturmak zamanımızı aldı. Bu süreçte birçok fuar gezisi ve yurtdışındaki uçak parçası üreticileri ile toplantılar yaptık. Ortaya çıkarttığımız bu reklam alanının patentini alarak havayollarının görüşlerini, daha sonra da reklam verenlerin görüşünü aldık. Aralarında köprü görevi yaptığımız bu iki taraf da fikrimizi beğendi ve ilk projemizi Turkcell ile Sunexpress uçaklarında gerçekleştirdik.
>>Türkiye’de özel havayolu şirketlerinin yeni yeni oluştuğu bir dönemde bu tarz bir ‘ilk’i hayata geçirmek zor olmadı mı?
Aslında işimizin çok kolay olması gerekiyordu. Çünkü havayolları arasında artan rekabet, petrol fiyatlarının artması havayollarının operasyon dışı gelirlerini öne çıkartması gereken bir ortamdı. Bu nedenle havayollarının uçaklarında yıllarca taşıdığı masalar, bagaj kapakları gibi kabin içerisindeki her yer reklam alanı olarak gelir kapısı oldu. Ancak ilk olmanın cesaretini göstermek herkes için olduğu gibi havayolları içinde zor oldu. Çünkü ilk defa ortaya çıkan bir mecra ve mantar gibi biten ‘yaratıcı mecralar’ gibi havası sönüp gidebilecek bir şey olmasından çekindiler. Turkcell, bu alanın ne kadar etkili olduğunu gördü ve ilk müşterimiz oldu. Yaptığı analizlerin sonucunu gerçek hayatta da alınca, bugüne kadar yaptığı tüm roaming çalışmalarında kullandı.
>>Orta ve uzun vadeli hedefleriniz neler?
SniperChannel markamız İngilizce’de ‘hedefi tam isabet vuran keskin nişancıyı çağrıştırdığı için her zaman hedeflerimize emin adımlarla ilerlemeyi tercih ettik. Şimdi her şeyin zamanı yavaş yavaş gelmeye başladı. İlk hedefimiz Türkiye pazarı idi ve şu anda Türkiye pazarındaki iki büyük havayolu olan Pegasus Havayolları ve Sunexpress’in, ayrıca birçok diğer özel havayolu şirketinin reklam alanlarını pazarlayan yetkili ajansıyız. Türkiye’deki tüm ajanslar ve reklam verenler SniperChannel’dan ve yaptığı işten haberdar. Hedefimiz elbette yurtdışı merkezli ve Türkiye ile ilgilenen reklam verenler. Şu anda bu hedefimizin altyapısı tamamlanmak üzere ve yeni yıldan önce bu konuda Türkiye’de verdiğimiz kadar hızlı bir hizmet vermeyi planlıyoruz.
Yurtdışındaki havayolu şirketlerine veya orada kurulu markaların Türk uçaklarına reklam çalışmasında köprü görevi görme hedefimiz var. Hatta Ortadoğu ve Avrupa’da birkaç merkezden hizmet vermeyi planlıyoruz.
>>Havayolu şirketlerini ve markaları uçak içi reklamın potansiyeli konusunda nasıl bir stratejiyle bilgilendirdiniz?
Şirketi ilk kurduğumuzda bizzat havayolları ve küresel markaların temsilcileri ile toplantılar yaptık. Havayolları yöneticileri şirkete gelir sağlayacak bu fikre sıcak baktılar. Reklamverenlerin planlamalarını yapan küresel medya ajanslarını tek tek ziyaret ettik ve mecramızı anlattık. Mecramız için yaratıcı çalışmalar yaparak müşterilere sunmaya başladık. Mediacat Açıkhava 2010 yarışmasında ‘En İyi Indoor’ ödülü alan klima çalışmamız bunun örneklerinden biri. Böylece ajansımız içinde bir de yaratıcı bölüm oluşturduk.
>>Uçak içinde reklam alanları nereleri? SniperChannel özellikle hangi alanları reklam alanı olarak sunuyor?
SniperChannel’ın yarattığı ilk mecra servis masaları ve bagaj kapakları üzerine özel üretim etiket uygulamalarıydı. Ancak bugün geldiğimiz noktada kabin içinde her yere uygulama yapabiliyoruz. Bunun yanında LCD ekranlar, koltuk başlıkları, kolonyalı mendiller, insert veya ürün dağıtımları, biniş kartları gibi aklınıza gelebilecek, havayolları tarafından kullanılan her ürüne reklam vermeniz mümkün. Elbette uçağın gövdesini de unutmamak lazım.
>>Markalar, hangi alanları daha çok tercih ediyor?
Aslında markanın hedefine ve ürününe göre bu değişiyor. Bize gelen bilgilendirme üzerine biz müşteriye mecra önerisi ve planlama önerisi sunuyoruz.
>>Geleneksel reklam alanlarına ve uygulamalarına kıyasla, uçak içi reklamın gözükme ve markaya olumlu etki yapma gücü nedir?
Geleneksel reklam alanlarına kıyasla, ürüne çok güzel vurgu yapan, hayata geçirebildiğimiz ve onay aşamasında olan birçok projemiz var. Bagaj kapaklarına klima görseli giydirme projemiz gibi, ürünün özelliklerini çağrıştıran birçok uygulama yapılabilir.
>>Türkiye’de havayolu şirketleri, bu reklam uygulamasına nasıl yaklaşıyor?
Havayolu şirketleri artan maliyetler sebebi ile artık bu alanları çok iyi şekilde değerlendirmek istiyor. Ancak bu alanların pazarlanması ve alınan reklamların uygulanması çok farklı bir strateji ve tecrübe gerektiriyor. Bu nedenle bizim oluşturduğumuz havayolu ağına her geçen gün bir havayolu katılıyor.
>>Hangi markalar, hangi sektörler uçak içi reklam uygulamasını tercih ediyor?
Aslında marka veya sektör ayrımı yapmak çok zor. Çünkü her markanın her sektörün hedeflediği kişiler artık uçaklara biniyor.
>>Yurtdışında uçak içi reklam uygulaması nasıl bir durumda?
Yurtdışındaki durum Türkiye’den daha farklı. SniperChannel kadar yoğun ve düzenli uçak içi reklam çalışması yapan bir şirket yok. Zaten SniperChannel gibi, sadece uçak içi reklam alanları pazarlayan bir şirkette yok. Genelde bu çalışmalar yurtdışında havayollarının kendi bünyesinde yaptıkları uygulamalardan ibaret. Ancak yurtdışındaki havayolları bu alanların daha düzenli ve yoğun bir şekilde pazarlanmasını istiyorlar.
>>Yurtdışı ve Türkiye arasında, gerek markaların gerekse havayolu şirketlerinin bu yapıya bakışını nasıl kıyaslayabiliriz?
Türkiye’deki küresel markalar aslında çekingen davranıyor gibi görünse de, en cesur işlerin onayını onlar veriyor. Bunun sebebi muhtemelen Türkiye’deki vizyonu daha iyi görebilen yöneticilerimiz. Yurtdışında da yaratıcı çalışmalara çok sıcak bakılıyor, ama onay aşamasına geldiğinizde zorluklar çıkabiliyor.
>>Uçak içi reklam uygulamasının markaya maliyeti, geleneksel medya araçlarına kıyasla nasıl?
Aslında en can alıcı nokta fiyat konusu. ‘Uçak = Pahalı’ gibi bir algı her zaman vardı. Özel havayolları ile beraber bu algı yavaş yavaş kırılmaya başladı. Bu algının kırılması için havayolları ile toplantılar yaptık ve ciddi yollar kat ettik. Sonunda uçak içi mecraların fiyatlarını öyle bir noktaya çektik ki, medya planlama ajanslarının her planına girmeyi başardık. Çünkü hem ucuz, hem erişimi yüksek, hem de çok prestijli bir mecra. Zaten fiyatını hak etmeyen bir mecra olsaydı, bırakın büyümeyi, SniperChannel 7 ayda yok olurdu.
>>Bir reklam projesini alıp bir uçakta kurgulamak ne kadar sürenizi alıyor?
Bizim için kurgulamak an meselesi, yeter ki müşteri onayı versin. Bize brief gelir, ‘hedefler şudur, bunu yapmayı isteriz’ derler, biz aynı gün veya maksimum 1 gün sonra planlanmış teklif ile geri dönüş sağlarız. Onay alınırsa mecraya göre proje 1 günde bile hayata geçebilir. En uzun prodüksiyon süreci olan, çeşitli yanmazlık testlerinden geçen etiket bazlı uygulamalar dahi, görsel tesliminden sonra 1 haftada uçmaya başlıyor.
Uçuran maliyet avantajı!
SniperChannel Kurucu Ortağı Damla İnanç, ilk günden bugüne karşılaştıkları unutulmaz anları, hayata geçmeyen projeleri anlattı:
“Hiçbir zaman ‘Bunu yapamayız’ demedik, ama havayolunun izin vermediği bir projemiz oldu. BP’nin ‘Daha Fazla Mutluluk’ temalı kampanyası sırasında, aynı kampanya görsellerinde olduğu gibi arabaların üzerinde giden BP balonlarına benzer bir uygulama ile uçağın tavanını BP logolu balon görselleri ile donatacaktık. Ancak havayolu bu çalışmaya izin vermedi.
Bir başka unutamadığım olayda da; uçak içi LCD yayınında reklam için bir müşteriye arkadaşlarımız teklif geçmiş, müşteri yollanan teklifteki aylık ücreti günlük zannetmiş ve planlamaya bizim verdiğimiz fiyatın 30 katını yazıp pazarlama bölümü onayına sunmuş. Planlamada bu fiyat onaylanmış ancak bu yanlış anlaşılmadan bizim haberimiz yoktu, ta ki müşteriye iş bitiminde doğru bedelden faturayı kesip yollana kadar. Müşteri fatura ulaştığında arkadaşlarımızı aramış ve ‘Başkasına kesilecek faturayı bize mi kestiniz?’ şeklinde konuşmalar başlamış. Sonunda anlaşılmış ki, müşteri bizim fiyatları TV gibi sanıp fiyatı normal karşılamış. Planladığından yüzde 70 indirim almış gibi sevinen müşterimiz, bu projeden çok memnun kalmıştı.”