Üçü bir arada: Antroposen Çağ, Transhümanizm ve Yapay Zeka
Yapmamız gereken, Antroposen Çağ’ında yapay zeka karşısında ortlama zekamızı daha ileriye taşıyarak transhümanist olma çabasından biraz olsun uzaklaşıp, hümanist olmaktır.
İnsanın kendi yıkımını başlattığı çağ: Atroposen
Türkçe’de bir terim vardır. Göbeğinden bağlı olmak. Tam anlamıyla artık bize olan budur. Bilimsel bir terim kullanmamız gerekirse buna IoP yani Internet of People (İnsanların İnterneti) diyelim fakat cümle karşılığı kesinlikle PoI olmalı; (İnternetin İnsanları).
Bizim cihazlara bağlı olduğumuz zaman dilimini çoktan aştık; artık cihazlar bize bağlanıyor. Bu internetin keşfedilmesiyle beraber – kimilerine göre 1950 civarına denk gelen kimilerine göre ise 8000 yıl önce tarımla başlayan – bence Antroposen Çağı’nın bugünkü habercisidir ve bilim insanlarına göre bu çağa resmi olarak giriş yaptık. En amiyane tabirle, insanın yeryüzdenki (kötü) etkilerini artık daha net ve derinden hissedeceğimiz, hatta hissetmeye başladğımız o çağdır.
Bilim insanları, 2020 yılının sonundan itibaren insan yapımı nesnelerin ağırlığının, dünydaki tüm canlıların ağırlığını aştığını belirtiyorlar. Tabii ki bunlar tahmin ancak bunların taşıdığı sembolik önem, hele ki içine daldığımız bu teknoloji çağında hiçbir koşulda yadsınamaz; bir de bunların her 20 yılda bir ikiye katlandığını düşünürsek… Başka bir anlamıyla,1950’lere dayandığı iddia edilen, “büyük hızlanma.”
Bu dönem aynı zamanda alüminyum, beton ve plastik gibi materyallerin her yerde yaygınlaştığı bir döneme de tekabül ediyor. Buradan da tabii ki zıplayacağımız nokta, iklim değişikliği ve etkilenen çevresel (kirlilik, azalan biyolojik çeşitlilik) koşullar olabilir fakat biz konunun teknolojik tarafını ele alacağız. Peki… teknoloji bunun neresinde?
Toplumdan Transhümanist topluma
Yine bir kavram, yeni bir kavram… İnsanın doğal kapasitesinin dışına çıkarak, bunların ve mevcut kabiliyetlerinin aşılması olarak tanımlayabiliriz. Bir düşünce akımı olarak da nitelendirilebilir ancak akımı teknolojiyle birlikte ele aldığımızda, insan bedeninin teknoloji sayesinde geliştirilebilmesi olarak karşımıza çıkar. Yukarıda bahsi geçen bize bağlanan cihazlarla başlayan süreç, insanın Antropesen Çağ’ına giriş yapmasıyla birlikte özyıkımına zemin hazırlamıştır ve bugün gelinen noktada da artık teknolojiyi bedeninde uygulayarak transhümanizmin asıl başlangıcı için meşaleyi tutuşturmuştur.
Bu uygulamayı yalnızca birtakım araçların giyilmesi olarak değerlendirmeyelim. Bu akım, DNA müdahalelerinden yapay organ üretmeye kadar uzanabiliyor. Yapay zeka üretmek de buna dahil ki birazda o kısıma da farklı bir açıdan dahil olacağız.
Bir söz var: Teknoloji insanlığın yaşağdığı tüm sorunlar için kesin çözümdür. Gerçekten öyle mi? Ya problem ve çözüm iç içe ise? Çünkü hangi açıdan bakarsanız bakın, bu durum insanın, artı bir insan yaratması yaklaşımına dayanıyor ve bir nevi evrime müdahaleyi de içeriyor. Evet iddiam bu kadar net çünkü burada söz konusu olan radikal bir değişimden söz ediyoruz, hatta etmeye başladık bile…
Bakın, İngiliz evrimci biyolog ve enternasyonalist Julian Huxley’in “New Bottles For Wine” kitabına göre, “İnsan eğer isterse, kendisinin ötesine geçebilir, birey bir ya da öteki bir şekilde, kendi bütünlüğü içinde birey olarak kendini aşabilir. Bu inancı isimlendirmek lazım. ‘Transhümanizm’ bu inancı tanımlamak için kullanılabilir: İnsanın kendini yeni olanaklara adapte etmesi ve kendini aşması kavramıdır. ‘Ben transhümanizme inanıyorum’. Bu kavrama inanacak insan sayısı yeterli olduğu zaman ise bizden farklı olarak, insan türü yeni bir varoluşun eşiğinde olacak, kendi kaderini bilinçli olarak yerine getirecektir.”
Huxley’in bu fikri savunduğu yıl 1957. Yukarıda 50’lerden başladığımızdan bahsetmemiş miydim? 😉
Peki ya değerler?
Değerlerden önce bilinç ve/veya zeka konusuna değinmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bu 2 kavram tabii ki de aynı anlama gelmiyor ancak yapay zeka dediğimizi aslında bir bilinç yüklemesi, kodlama ve bununla bilrlikte gelen dijital evrenin tüm yansımalarının bu zekada toplanması olarak savunabiliriz. Peki YZ’nin beslendiği tüm bu dünyayı biz yarattıysak, bunu kontrol etmekten de söz edemez miyiz? Ya da kendi zekasına sahip olacak bir yapaylığın zamanla kendi değerlerini üretmesinden… Hemen yanıt vereyim: Edemeyiz!
Çünkü biz bunları yarattıkça, bunlarla beraber gelen problemler ve çözümler iç içe geçtikçe, bu noktada kendi meşru alanlarımızı ortaya koymak adına da bir çabaya girişeceğiz. Örnek vermek gerekirse, bazı transhumanistler, transhumanist fikirleri popülerleştiren kar amacı gütmeyen örgüt olan H+ (Humanity Plus) içinde bir araya geldiler. H+’ın şu anki başkanı Natasha Vita-More. Örgüt, Dünya Transfumanist Derneği (WTA) ve Extropy Enstitüsü ile aynı fikri savunuyor. Extropy Enstitüsü 1990’ların başında Max More ve Tom Morrow tarafından kuruldu. Her ikisi de 1988’den bu yana Extropy adlı bir transhumanist fikir dergisini yayınladılar.
Görüldüğü biri dernekler, arkasından hukuk alanında bunun yasalaştırılmasını sağlayan avukatlar, bir yandan bilim insanları, teknoloji geliştiriciler, şirketler, hükümetler, devlet adamları, karar vericiler vs. derken gelinen noktada YZ için de durum pek farklı değil çünkü ele aldığımız bu 3 konuyu, bugün olduğu gibi teknoloji alanındaki tüm diğer gelişmelerden bağımsız düşünemeyiz. Bunların hepsini zaman, sosyloji ve insan aklı net biçimde açıklayacak. Tıpkı salgın sonrası bize yapılan aşıların yıllar içerisinde vücudumuza etkileri gibi… Yoksa, transhümanizmin ilk adımlarını fark etmeden atmış mı olduk 🙂
Ortalama zeka mı yapay zeka mı?
Günümüzde, Hindistan’da 2018 yılında ölen bir sinema oyuncu ile Endonzeya’da yaşayan ve orada öldüğü sanılan bir generalin (üstelik ülkeyi 32 yıl boyunca baskı ve yolsuzluk ile yönetmiş), çektikleri videolar, bu ülkelerde gerçekleştirilen seçimlerde, destek verilen adayların seçim süreçlerinde kullanıldı. Tabii ülkelere ve isimlerine bakınca sonuçlar sizi şaşırtmayacak. Bu videoları izleyen halk, eğilimini de destek verdikleri adaylara doğru gösterdiler ve sonuç… Sonuç YZ ile kurgulanan videolardan ziyade, buna eğilim gösteren ortalama zekaya sahip haklta mıdır? Evet. Yani YZ gelişirken bu insanların veya bizlerin ne yapması gerekir?
5 Kasım 2024’te ABD başkanlık seçimi var. 2016’da Trump’ın kazandığı seçimde Facebook’un dahil olduğu Cambridge Analytica (CA) vakasını hatırlarız. Bundan sonrası Mark Z. ve FB için milyarlarca dolar tazminat anlamına geldi. Kimse de bu vb. durumlara dahil olmak istemedi ve OpenAI CEO’su bunlara malzeme olmayacağız dedikten sonra Google, Meta, Microsoft, IBM gibi 20 şirket verilerin seçimlerde kötüye kullanılmaması adına aralarında mutabakat imzaladılar.
Dünyanın kaderi gördüğünüz gibi bir nevi bu şirketlerin elinde… Ne demiştik? Bu bir problem mi yoksa çözüm mü? İç içe geçmiş bir sarmal ve biz de bunun içinde başı dönen fanileriz.
***