Ulaşım tüm paydaşlarıyla BT’den nasibini alıyor
Bankalar, yerel yönetimler ve merkezi yönetimlerin hayata geçirdiği ‘ulaşım’ odaklı çözümler anlık bilgi paylaşımını mobilitenin yaygınlaşması ile pekiştiriyor.
Mevcut ulaşım altyapısının daha etkin kullanılmasına yönelik uygulamalar giderek öne çıkıyor. Çünkü araç sahiplik oranı artarken, şehirler de genişliyor, trafik sorunları artarken, yerel ulaşım ağları da aynı paralelde büyüyor. Bu büyüme sonucunda sadece kamu ve yerel yönetimler değil, telekom operatörleri ve bankalar da ulaşım çözümleri ile önemli işbirliklerini hayata geçiriyor. Küresel başarılı örneklere bakıldığında daha alınacak yol var ama Deloitte Türkiye Kamu Endüstri Lideri ve Ortak Saim Üstündağ’ın da dikkat çektiği gibi, önümüzdeki on yılda ulaşım alanında görülecek en büyük değişim her kullanıcı, cihaz ve ulaşım aracının yüksek miktarda veri üretmesi. Örneğin, arabaların hızlıca veri erişimi, üretimi ve kullanımı gerçekleştirebilen; bilgiyi sürücüler, yolcular, kamu altyapısı ve diğer araçlar ile paylaşabilen “ağ bağlantılı araçlar”a dönüşecek şekilde evrim geçirmesi sürpriz olmayacak.
n Ulaşım konusunda merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin yaptıkları çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ulaşım alanındaki yatırımlara genel çerçevede bakarsak; geleneksel olarak GSMH’nın yüzde 20’sinin yatırımlara ayrıldığını görüyoruz. Bunun yüzde 75’i özel sektör yatırımları, yüzde 25’i ise kamu yatırımlarından oluşmakta. Kamu yatırımlarında ise özellikle enerjideki özelleştirme hamlesinden sonra, son 10 yılda ulaştırma yatırımlarının ön plana çıktığı görülüyor. Yerel yönetimler raylı sistem yatırımları ile ön plana çıkıyor. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de şehir içi ulaşım her geçen gün daha zor ve tüm toplum için zaman ve enerji açısından daha maliyetli hale geliyor. Dünya genelinde aynı sorun söz konusu. Trafik sorununa bir taraftan yeni altyapı yatırımları ile yeni kapasite eklemek suretiyle çözüm bulmak için gayret sarf edilse de, bu çözümler uygun yer temini, çevresel faktörler, gerekli izinlerin tamamlanması gibi faktörler nedeniyle oldukça zaman alıcı ve oldukça maliyetli. Bu açıdan bakıldığında ulaşım sorununa çözüm üretirken, mevcut kapasitenin en verimli şekilde kullanılmasına yönelik çözümlerin ön plana çıkarılmasında da yarar var.
n Finans kuruluşları, operatörler gibi yapılarla işbirliklerini nasıl görüyorsunuz?
Şehir içi ulaşım gibi mikro harcamalar yapılan sektörlerde nakit ödemelerin payı yüksek. Hem bankaların hem mobil operatörlerin hedefi nakitten pay almak. Çeşitli bankaların şehir bazlı çözümleri ile ulaşımda nakitten pay almak adına özellikle ön ödemeli kartları ön plana çıkardıklarını gözlemliyoruz. Örnek olarak Garanti Bankası’nın Eskişehir için tasarladığı ön ödemeli “Esparacard”, Halkbank’ın Tekirdağ için tasarladığı “Bank24 Jet Tekkart” sayılabilir. Özellikle bu kartların open-loop (açık devre) özellikli olması, müşterilerin ulaşım dışındaki diğer küçük tutarlı alışverişlerinde puan kazanma, indirim gibi fırsatlar yakalamasını sağlıyor. Mobil operatörlerin de ele aldıkları “mobil cüzdan” inisiyatifleri ile cep telefonu kullanılarak yapılan güvenli ödeme çalışmaları var.
n Mobilite, ulaşımda nasıl kullanılabilir? Bu konuda il bazında yapılan bazı çalışmalar var, bunların potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’de bir ilk olan uygulaması EGO Cep’te ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Mobil İETT uygulaması vatandaşların hangi otobüsün nerede, ne kadar mesafede olduğunu öğrenmelerini sağlayarak durakta bekleme sürelerini en aza indirmeyi ve hayatı kolaylaştırmayı hedefliyor. Bu uygulamalar otobüs hatları, adres, konum ve güzergâh bilgilerine kolayca ulaşabilen vatandaşlar tarafından büyük ilgi görüyor. İBB Ceptrafik uygulaması da popüler. Bu türdeki uygulamalar yan yollar ve ara yollar dahil olmak üzere şehir ulaşım ağlarının tümünü kapsayacak şekilde geliştirildiği zaman ve akıllı telefon kullanıcı sayısı arttıkça vazgeçilmez olacak. Bu sayının artmasının yanı sıra çevrimiçi ve mobil alışkanlıkların yüksek olduğu ve aslında gelecekte bu teknolojiyi sahiplenecek olan gençlerin bu bağlamda önemli bir hedef kitle olduğunu düşünüyorum. Mobilitenin ulaşım ödemeleri ile birleştirilmesi de Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) 2023 yılında “Nakitsiz Toplum” olma hedefini önemli ölçüde destekleyecek.
n Türkiye’de mobil cüzdan ve bu cüzdanla yerel ulaşım yapılarının birbirine bağlanması potansiyelini nasıl görüyorsunuz?
Mobil cüzdan; NFC (Near Field Communication-yakın alan iletişimi) teknolojisi ile özellikle mikro ödemeler ve tüketiciden işletmeye veya tüketiciden tüketiciye para transferi ile toplumun hayatını kolaylaştıracak bir konu. Ulaşım ile bütünleştiğinde temassız, hızlı ve kolay seyahat avantajı sağlayacak. Özellikle akıllı telefon kullanımı penetrasyonunun hızlı artışı ile önümüzdeki dönemlerde mobil cüzdanın hayatımızın bir parçası olması kaçınılmaz.
Mesela, Türkiye’de toplu taşımacılıkta cepten ödeme döneminin ilk örneği olan Urfakart, Şanlıurfa’daki vatandaşlara NFC özelliği taşıyan cep telefonları ile otobüste temassız ödeme yaparak seyahat etme imkanı sağlıyor. Vatandaşlar yükleme ya da bakiye sorgulama gibi işlemlerini de herhangi bir dolum noktasına gitmeye gerek kalmadan cepten yapabiliyor. NFC teknolojili mobil cüzdanların temassız otoyol ödeme sistemini de hayata geçirdiğini görüyoruz. Mobil cüzdan özellikle bankacılık müşterisi olmayan, olamayan, inaktif müşterilerin de sisteme aktif olarak katılmasını sağlaması açısından önemli bir açılım. Şu an bu konunun mobil operatörü, banka, ödeme sağlayıcısı bazında bir anlamda münferit projeler şeklinde ele alındığını görüyoruz. Bu konuda yerel yönetimler, mobil operatörler, bankalar, üye işyerleri ile ödeme sağlayıcılarının daha kapsamlı ve geniş çaplı bir işbirliği yapması mobil cüzdanın hayatımıza daha hızlı girmesini sağlayacak.
n Türkiye’nin ulaşımda bu yeni dönem, yapılan çalışmalar ve projeler konusundaki potansiyelini, küresel uygulamalar ışığında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ar-Ge yatırımları yüksek olan telefon operatörlerimiz, teknoloji şirketleri, toplu taşıma kurumları ve bankalar arası kurulan sağlam işbirlikleri açısından bakıldığında Türkiye’de dünyanın pek çok ülkesine kıyasla oldukça avantajlı konumdayız. Ayrıca genç ve dinamik toplum yapısını dikkate aldığımızda, ulaşımın teknoloji ile birleşmesinin Türkiye’de daha hızlı kabul göreceğini düşünüyorum.
Ulaşımda bütünsel kolaylık adına…
Saim Üstündağ’a göre, bu konuda en gelişmiş örnekler ABD’de. Mevcut örnekler otonom çalışabilen ağ bağlantılı elektrikli araçlardan, kullanıcıların ulaşım seçeneklerini çoğaltan ve kolaylaştıran çok çeşitli hizmetlere uzanıyor. Mesela Zipcar’ın internetten rezervasyon sistemi ile sunduğu, abonelik esasına dayalı çalışan araba kiralama hizmeti yaygın kullanım kazanıyor. Zipcar’ın başarısı, kullanıcılarına bulundukları semtten bağımsız olarak kolay ulaşım imkanı sağlamasından kaynaklanıyor. Akıllı telefon uygulamaları da yine başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde hızla artmakta. Bunlara bir örnek Avego. Bu uygulama araba sürücülerinin yolculukları esnasında özel araçlarındaki boş koltukları başka yolculara sunarak ek gelir elde etmesini sağlarken, aynı zamanda insanları araba paylaşmaya teşvik ederek trafiği azaltıyor. Kullanımı hızla artan bir başka telefon uygulaması da kullanıcıların trafik ve yol durumuyla ilgili bilgileri birbirleriyle gerçek zamanlı olarak paylaşmalarını sağlayan Waze. Teknolojinin ulaşıma getirdiği bu yeniliklerin kamu kuruluşlarının çalışmalarının verimliliğini de olumlu yönde etkileyebildiğini görüyoruz. Örneğin Boston Belediyesi’nin inisiyatifinde gerçekleştirilmiş bir proje olan Street Bump isimli bir akıllı telefon uygulaması Boston şehrinin sokaklarının iyileştirilmesine katkı sağlıyor. Kullanıcıların araba sürüşleri esnasında akıllı cihazların hızölçer ve GPS sistemlerini kullanarak yoldaki çukur ve tümsekleri tespit edebilen bu uygulama ile şehir belediyesi onarılması gereken sokakları kolayca belirlemiş oluyor.