Univera 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Manifestosu Yayınladı
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününün çıkış sebebi kadının ağır çalışma koşullarına karşı olan bir çığlıktı, tarih ise 1857 idi. Aradan geçen 161 yıl içerisinde teknoloji hayali bile zor yerlere geldi, evren ile ilgili birçok gizem çözüldü ve daha fazlası oldu…
Kadın hakları kâğıtta ilerleme kaydederken bazılarına göre kadın hala bir birey olarak dahi görülmemekte. Bu zihniyete sahip canlıların varlığı, kör cehaleti ve vicdansızlığı, bugüne kadar sayısız kadının canını aldı, birçok kişinin hayatını cehenneme çevirdi. Bizi, cinsiyetinin farkında bile olamayacak yaşta olan çocukların suiistimal edildiği bir dünyada yaşamaya mahkûm etti.
Toplum tarafından kadının yerinin bir kutuya sığdırılması, kız çocuklarının eğitim haklarının hiçe sayılması bugün toplum olarak sahip olmak isteyip de olamadığımız ekonomi ve eğitim seviyesinin, teknolojik gelişmelerin aynı zamanda sahip olduğumuz toplumsal depresyonun, mutsuzluğun başlıca nedenleri arasında yer almakta. Kadının yapabileceklerinin sınırlı olduğuna dair ön yargı, kadını sadece fiziksel olarak değerlendiren kapitalist düzen ve kadınlara dayatılan güzellik algısı ile birlikte standardize edilmesi için uğraşılsa da kadın bundan çok daha fazlası… Aslında her kadın, toplumun koyduğu bu sınırlardan sıyrılıp potansiyelini ortaya koyabilmiş birer Malala, Ümmiye Koçak, Türkan Saylan, Süreyya Ayhan, Afife Jale olabilecek potansiyele sahip.
Fakat bu potansiyeli ortaya koymak, asırlardır dünya üzerinde hüküm süren ataerkil toplum zihniyeti ile maalesef mümkün değil. Dünyada kadına karşı istismarın akıl almaz boyutlara ulaştığı dönemde bize ulaşabilen haberler için üzülürken bu vahşetin engellenmesi için yeterli önlemler alınmadı/alınmıyor. Erkek ve kız çocuklarımızın yetişme evresinde aşılanması gereken saygı, sevgi ve eşitlik duygusunun yoksunluğu sahip olduğumuz doğal haklar hakkında farkındalık eksikliği devam ettikçe bu acı haberlerin sonu gelmeyecek.
Peki, dur demezsek daha fazla ne olacak?
- Toplumun geleceğinin şekillenmesinde önemli role sahip biz kadınlara uygulanan ruhsal ve fiziksel şiddet, muasır medeniyetler seviyesine çıkmış bir toplum yaratmayacak.
- Özgür benliği ile hareket ederken haksızca etiketlendiği, karalandığı düzen içinde sağlıklı kadın bireyler ortaya çıkamayacak.
- İstismara uğramış bir kadının sağlıklı bireyler yetiştirmesi mümkün olamayacak.
- Ülkemiz, ekonomik anlamda güçsüz ve diğer ülkelere bağlı yaşamaya mahkûm olacak.
- Sadece biz kadınlara uygulanan istismar değil tüm canlılara karşı uygulanan şiddet toplumun her geçen gün daha fazla mutsuz olmasına neden olacak.
İşte tüm bu olacaklara karşı dur demek için biz diyoruz ki; kadın, karşı cinsleri ile birlikte iş ve sosyal hayatın her yerinde daha fazla dinlenmeli, sağduyusu ile toplumu şekillendirebileceği ve yönlendirebileceği konumlarda, hak ettiği yerlerde bulunabilmeli ve bizler artık kadın/erkek ayrımından öteye giderek insanı konuşmalıyız. Dünya ancak o zaman güzel bir yer olacak…
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?
Mustafa Kemal Atatürk
1925