Vazgeçmek ya da geçmemek!
Yazıma konu ararken Linkedin’de BinYaprak paylaşımını gördüm. “Pes ettiğiniz an, başka birinin kazanmasına izin verdiğiniz andır.”
-Kobe Bean Bryant
Daha önce de duymuştum bunu birkaç kez. Başka bir sürü benzerini de; Che Guavera’nın dediği “Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin” ya da Abraham Lincoln’un dediği gibi “Hiçbir şeyden asla vazgeçme; çünkü vazgeçenler yalnızca kaybedenlerdir.”
Gerçekten öyle mi? Emin değilim.
Tarihi biraz incelediğimizde, evet ısrar edip pes etmeyenlerin kazandığı birçok olayı görebiliriz. Çünkü tarih sadece onları yazar, halbuki ne çok başarı da ısrar etmeyip, yanlıştan dönünce kazanılmıştır kim bilir. Bunları pek yazmaz kitaplar, çünkü vazgeçenleri, pes edenleri korkak görür toplumlar.
Halbuki kazanılamayacak savaştan vazgeçmek, karşılık görmeyen aşkı unutmak, işe yaramayacak projeyi iptal etmek, para kazanamayacak işten geri çekilmek de başarı veya mutluluk getirebilir. Sonucu alınamayacak çaba ile kaybedilecek zamanda insanı daha başarılı sonuçlara götürecek başka çalışmalar daha ekonomik ve hatta daha mantıklı olmaz mı?
Uygun zamanı beklemek, daha önce göremediklerini tespit edip alternatif yollar aramak, daha kolay daha kestirme hedefleri seçmek daha iyi olmaz mı?
İş hayatında doğru olan nedir diye sorgulayalım şimdi. Bir şirket kurduk, sonuçlar istediğimiz gibi gitmiyor, ne yapmalı?
Ekonomik kararlar ve halk arasındaki söylemler çok benzerlik gösterir. Tasarruf yapın önerisinde bulunan bir ekonomist sonraki yıl harcama yapıp ekonomiyi canlandır deyip sonra hemen aynı yıl içinde gereksiz harcamalardan sakının diyebiliyor. Bu hızlı dönüşüme ayak uydurmak zorundayız. Sadece buna ayak uydurmak da yetmiyor, bu anlayışı işletmemize, iş yapış şekillerimize ve hatta yaşantımıza aktarmamız lazım.
Muhasebeciniz ya da finans sorumlunuz sizin önünüze bir sürü tablo koyabilir. Bilanço, gelir/gider tablosu, aktifler, pasifler, demirbaşlar, stoklar vs vs . Belki çok iyi bildiğiniz belki de anlamakta zorlandığınız tablolar. Hepsi bir şeyler anlatır tabi ama sizin karar vermekte ihtiyacınız olan çok daha basit olanı.
Durum kontrolü gerekir her daim. Birinci adım bütçe. Sene başında ne geliriniz olur ne kadar harcarsınız bütçesini yapmak kontrol için ilk adım. Basit bir xls dosyası ile yapabilirsiniz bunu. Bütçenizi kontrol edin, plana uyabiliyor musunuz?
İkinci adım durum raporu. Yine basit bir xls dosyası düşünün. Sağ tarafa bankadaki paralarımız, tahsil edeceğimiz çek ve senetler, kasadaki para, cari alacaklar ve stoklar yazılacak.
Faturası kesilmemiş veya gelmemiş hesaplar, kesinleşmemiş vergiler ve yine kesinleşmemiş tazminat benzeri ödemeleri işlemiyoruz.
Karar vermemize yardımcı olacak iki şeyden biri bütçe tutmalı, durum raporu ise kötü sonuç vermemelidir.
Bütçenin tutup tutmadığını anlamak kolay. Sapma %20leri geçiyorsa istediğimiz sonuçlar için mantıklı bütçe yapamıyoruz diyebiliriz. Bir yerde hata var.
Durum raporunda iki taraf farkının olumlu yönde olması elbette arzulanan durumdur. Burada yapılacak çalışma tablonun zaman içinde negatif ya da pozitife gidip gitmediği şeklindedir. Rakam olumsuz yönde ilerliyor ve olumluya dönmüyorsa tehlike çanları çalıyor demektir. Tabloda değişiklik yoksa gerçekten de ne olumlu ne de olumsuz gelişme var anlamı çıkar. Olumluya giderse korkma, işletme büyüyor, paramız artıyor demektir. Olumsuza gidiş var ve her yıl düzelmiyorsa sıkıntı vardır.
İşte bütçe tutmuyor, durum raporu olumsuz ise vazgeçin, pes edin. Zararın neresinden dönerseniz kardır. Öyle “Kazanan pes etmeyendir” lafları iş hayatında pek işe yaramaz. Bir bakarsınız yanınızda kimse kalmamış, bir borç batağındasınız.
Çoğu zaman vazgeçmek, pes etmek kazandırır ama tarih kitapları pes etmeyip kazananları yazar.
Yazdım…