Vergi Uyuşmazlıklarında İdari Çözüm Yolları
Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman, vergi uyuşmazlıkları ve vergi uyuşmazlıklarının çözümü için başvurulan; idari çözüm yollarını ve sonuçlarını değerlendirdi…
Vergi; kamu otoritesinin kendi yetkisine dayanarak, ekonomide faaliyet gösteren birimlerden cebren ve karşılıksız olarak aldığı para şeklinde tanımlanmaktadır . Hepimizin bildiği üzere, çeşitliliği çok olan ve ülke çapına yayılan kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesi açısından verginin az maliyetle ve zamanında toplanması idarenin en önemli hedeflerindendir. Tarih boyunca devletin kendi otoritesine dayanarak çoğunlukla, tanımında da yer aldığı biçimde cebren alınan vergi, zaman içerisinde idare ve vergi mükellefi arasındaki ilişkilerin gönüllü uyum kapsamında şekillendiği bir kavram haline gelmiştir. Dolayısıyla, vergi mükellefi veya vergi sorumlusu ile idare arasında meydana gelen uyuşmazlığın yargı aşamasına taşınmadan hızlı bir şekilde çözümünün sağlanması hem mükellef hem de İdare lehine olup; etkinlik ve verimliliğin sağlanması açısından da son derece önemlidir. Bu kapsamda; 213 sayılı Vergi Usul Kanununda mükellef ile idare arasında ortaya çıkan uyumsuzlukların çözümünü uzlaşma, hata düzeltme, cezalarda indirim ile pişmanlık ve ıslah olmak üzere dört başlık altında kısaca incelemeye çalışacağız.
Uzlaşma Yoluyla Uyuşmazlıkların Çözümü
Vergi hukukumuzda iki ayrı uzlaşma kurumu yer almaktadır. Bunlardan biri verginin salınması ve cezanın kesilmesinden sonra başvurulabilen “Tarhiyat sonrası uzlaşma”, ikincisi ise henüz vergi salınmadan, ceza kesilmeden mükelleflerin başvurabileceği “Tarhiyat öncesi uzlaşma” müessesesidir.
Uygulamada “uzlaşma” olarak ifade edilen durum, genellikle tarhiyat sonrası uzlaşmadır. Kanuna daha sonra eklenen tarhiyat öncesi uzlaşmanın uygulanacağı haller, tarhiyat sonrası uzlaşma müessesesine göre sınırlı tutulmuştur. Tarhiyat öncesi uzlaşmada, vergi inceleme raporları vergi dairesine gönderilmeden önce mükellefe vergi incelemesine yetkili birimleri tarafından tebliğ edilir, uzlaşma bu birimler bünyesinde oluşturulan uzlaşma komisyonlarında yapılır ve uzlaşma sonrasında düzenlenen uzlaşma tutanakları vergi dairesine gönderilerek bu tutanaklara göre vergi borcu tahakkuk ettirilir. Mükellef vergi incelemesinin başlangıcından itibaren, incelemeye dair son tutanağın düzenlenmesine kadar her zaman tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulabilir.
Tarhiyat sonrası uzlaşmada ise vergi inceleme raporları önce vergi dairesine gönderilir, vergi dairesi bu raporlara göre vergi/ceza ihbarnamesi düzenler ve mükellef bu ihbarnameleri tebliğ aldıktan sonra otuz gün içinde vergi dairesine başvurarak tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunur. Uzlaşılacak vergi ve cezanın büyüklüğüne göre uzlaşma; vergi dairesi, vergi dairesi başkanlıkları/defterdarlıklar veya Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde oluşan uzlaşma komisyonlarında gerçekleştirilir.
Vergi Usul Kanununa göre ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin cezalar uzlaşma kapsamındadır.
Yine Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde yazılı fiillerle (vergi kaçakçılığı) vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza ve aynı Kanunun 370/b maddesi kapsamında vergi kaçakçılığı fiilleri nedeniyle kendilerine ön tespite ilişkin izaha davet yazısı tebliğ edilen mükelleflere bu maddeye göre kesilen cezalar uzlaşma kapsamına girmemektedir.
Nasıl Uzlaşma Talebinde Bulunulur?
Kendisine ikmalen, re’sen veya idarece tarhiyat yapılan ve bu tarhiyatlara ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi tahakkuk ettirilip tebliğ edilen mükellefler; uzlaşma talebinde bulunabilmesi için
- Vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da Kanunun 369’uncu maddede yazılı yanılmadan kaynaklandığının,
- Kanunun 116, 117 ve 118 inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun,
- Yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumlarının, bir veya birkaçının mevcut olması gerekmektedir.
Uzlaşmanın tebliğ edilen vergi ve cezaların tamamı üzerinden yapılması şart değildir. Uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda, uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi ve ceza kısmı için de yapılabilir.
Başvurunun süresi içerisinde yetkili komisyona yapıldığının tespit edilmesi halinde, uzlaşma görüşmesinin tarihi ve saati ile yapılacağı yer, komisyon sekretaryası tarafından ve görüşme tarihinden en az on beş gün önce yazılı şekilde mükellefe bildirilir. Bu bildirimde, uzlaşma görüşmesine mükellefin bizzat katılabileceği veya resmi vekâletini haiz vekilini görevlendirebileceği de belirtilir. Mükellefin talebi üzerine, on beş günden daha kısa bir süre içerisinde eğer Komisyon da uygunsa, uzlaşma günü verilebilir.
Uzlaşma müessesesi uzlaşmaya varılması halinde bu vergi ihtilafı nedeniyle dava yoluna artık gidilemeyecektir. Uzlaşma sonucunda, üzerinde uzlaşılan miktardaki vergi alacağı ve vergi zıyaı cezası ortadan kalkar. Eğer ki, mükellefin uzlaşma talep etmesi neticesinde idare ile uzlaşamazsa elbette dava açma yoluna gidebilir. Mükellef veya ceza muhatabı aynı vergi veya ceza için uzlaşma talebinden önce dava açtığı takdirde, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerinde dava görülmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır. Uzlaşmanın vaki olmaması halinde, durdurulmuş olan davanın görülmesine, keyfiyetin vergi dairesince bildirilmesi üzerine vergi mahkemesinde devam edilir.
2019 yılında yapılan değişiklikle, mükelleflerimize uzlaşılan cezalar için ikinci bir indirim imkânı tanınmıştır. Buna göre; uzlaşma gerçekleşirse, üzerinde uzlaşılan vergi veya vergi farkı ve vergi ziyaı cezasının %75’i uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenirse üzerinde uzlaşılan cezanın %25’i indirilmektedir.
Mükellef tarafından uzlaşmaya başvurulduktan sonra komisyonda yapılan görüşmeler neticesinde eğer uzlaşılamamışsa, yani uzlaşma vaki olmazsa, mükellef veya ceza muhatabı; kendisine tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, dava açma süresi bitmiş veya on beş günden az kalmış ise bu süre tutanağın tebliği tarihinden itibaren on beş gün uzar. Diğer bir ifadeyle, uzlaşma dava açma süresini durdurmamakta, ancak süre dolmuşsa veya on beş günden az kalmışsa süreyi on beş güne uzatmaktadır.
Üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalar hakkında; vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirimi düzenleyen 376. madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, mükellefler, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek 376. madde hükümlerinin uygulanmasını isteyebilirler.
Uzlaşılan Vergiler İçin Ödeme Zamanları ve Gecikme Faizi Nasıl Düzenlenmiştir?
Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezasından ayrı olarak, tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden başlamak üzere uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için faiz istenmesi de mümkündür. Bu gecikmeye esas alınacak faiz oranı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun uyarınca tespit edilecektir.
Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde uzlaşma konusu yapılan vergi ve cezalar;
- Uzlaşma tutanağı vergi ve cezanın ödeme zamanından önce tebliğ edilmişse kanuni ödeme zamanında,
- Uzlaşma tutanağı ödeme zamanının geçmesinden sonra tebliğ edilmişse uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.
Hata Düzeltme Yoluyla Uyuşmazlıkların Çözümü
Vergi hataları, Vergi Usul Kanunun 116 ve takip eden maddelerinde düzenlenmiş olup, kanuni tanımı “vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirme sürecinde bazı yanlışlıklar yapılması ve bunun sonucunda haksız şekilde fazla ya da eksik vergi istenmesi ya da tahsil edilmesi” olarak yapılmaktadır. Madde metninden de anlaşılacağı gibi tarh aşamasında olabileceği gibi tahsil aşamasında da karşılaşılabilecek olan hataların tarafları da mükellef ve idare olup her iki tarafın lehine veya aleyhine olabilmektedir.
Vergi hataları “hesap hataları” ve “vergilendirme hataları” olmak üzere temelde iki türlüdür. Bunlardan hesap hataları 117. Maddede ele alınmış olup matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olması şeklinde üç başlığa ayrılmıştır.
Vergilendirme hataları ise 118’inci maddesinde ele alınmış ve yükümlünün (mükellefin) şahsında hata, yükümlülükte (mükellefiyette) hata, konuda (mevzuda) hata, vergilendirme veya muafiyet döneminde hata olmak üzere dört bölüme ayrılmıştır.
Vergi Hataları Nasıl Ortaya Çıkar ve Düzeltilir?
Vergi Usul Kanunu madde 119’a göre, vergi hataları,
- İlgili memurun hatayı bulması ve görmesi
- Üst memurların yaptıkları incelemeler sonucunda hatanın görülmesi
- Hatanın teftiş sırasında tespiti
- Hatanın vergi incelemesi sırasında tespiti
- Mükellefin başvurusu üzerine
gibi çeşitli şekillerde tespit edilebilmekte ve gerekli idari düzeltme süreci vergi idaresince gerçekleştirilebilmektedir.
Vergi hatalarının, mükellefin başvurusu üzerine tespit edilmesi mümkün olabildiği gibi, zaman zaman idare kendiliğinden de hesap hatalarını ortaya çıkarabilmektedir.
Kimi durumlarda, tereddüde yer bırakmayacak kadar açık ve mutlak vergi hataları söz konusu olabilir. Bu neviden hataların, bizzat vergi idaresi tarafından, düzeltilmesi haline “re’sen düzeltme” denilmektedir. Diğer taraftan, bu gibi durumlarda aleyhine re’sen düzeltme işlemi yapılan kişilerin, bu düzeltme işlemini vergi mahkemelerinde dava konusu etmeleri mümkündür.
Mükellefler de vergi işlemlerindeki hataların giderilmesini ve ilgili hatanın düzeltilmesini, vergi idaresinden düzeltme zamanaşımı içerisinde talep edebilmektedir. Vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yılı izleyen takvim yılının başından itibaren hesap edilmesi gereken zamanaşımı süresi ise, beş yıldır.
Vergi idaresi mükellefin düzeltme talebine karşı 2577 sayılı İYUK Madde 10 gereğince, altmış gün içerisinde cevap vermek durumundadır. İdarenin altmış gün içerisinde cevap vermemesi halinde istek, zımnen reddedilmiş sayılır.
Düzeltme isteğinin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde mükellef kalan süreye göre vergi mahkemesine veya şikâyet yoluyla Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurabilmektedir. Düzeltme isteğinin kabul edilmesi halinde ise, fazla istenen vergi terkin olunur veya vergi tahsil edilmiş ise mükellefe iade olunur.
Cezalarda İndirim Yoluyla Uyuşmazlıkların Çözümü
Cezalarda indirim müessesesi, Vergi Usul Kanununun 376’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Madde metnine göre; vergi yükümlüsünün vergi mahkemelerinde dava açma süresi içerisinde ve fakat dava açmaksızın, vergi idaresine başvurarak ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilmiş olan cezalar (vergi zıyaı, genel ve özel usulsüzlük cezaları) vergi idaresine vadesinde ödemesi veya 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinde belirlenen türden bir teminat göstermek suretiyle vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeneceğini bildirmesi halinde, vergi cezalarında (vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında) belirli oranlarda indirim yapılmaktadır.
Bu oranlar, ilgili maddede;
- Vergi zıyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri,
- Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri,
olarak düzenlenmiştir.
Elbette ki, cezalarda indirimden yararlanmak için de bazı gereklilikler vardır: Yukarı bahsedilen koşullar yerine getirilerek ödeme taahhüdünde bulunulan vergi ve vergi cezaları yasal süreleri içinde ödenmezse veyahut işbu vergi ve vergi cezaları dava konusu yapılırsa, cezalarda indirim hükümlerinden yararlanılamaz.
Diğer taraftan; ilgili Kanunun 359’uncu maddesinde düzenlenen vergi kaçakçılığı fiiline sebebiyet verilmesi nedeniyle üç kat, iştirak edenlere ise bir kat olarak kesilen cezalar da indirim hakkından yararlanabilecekleri tabiidir. Vergi Usul Kanunu’nda yer almakla birlikte bu indirimden yararlanamayacak cezalar da bulunmaktadır. Örneğin, Vergi Usul Kanunu kapsamında yer alan hapis, ağır hapis cezaları gibi hürriyeti bağlayıcı cezaların indirime konu edilmesi söz konusu değildir. Bununla birlikte Vergi Usul Kanunu’nun kapsamında yer almayan gümrük ve tekel idarelerince öngörülen vergi cezalarında da indirim yapılması cezalarda indirim müessesesi kapsamı dışındadır.
Gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, veraset ve intikal vergisi, emlâk vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi vergiler ile harçlara ilişkin olarak kesilen cezalar hakkında cezalarda indirim müessesesinden yararlanmak mümkündür. Ayrıca, Belediye Gelirleri Kanunu’nda düzenlenen ve belediyeler tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harçlara ilişkin cezalarda da indirim söz konusu olabilmektedir. Çünkü belediyeler tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harçlar da Vergi Usul Kanununun kapsamına girmektedir.
Cezalarda indirim, sadece vergi cezalarına yönelik olmasının yanı sıra vergi ödevlisinin tek taraflı irade beyanı ile sonuç alabileceği bir düzenlemedir. Bu itibarla, cezalarda indirimde İdarenin takdir yetkisi veya mükellef ile vergi idaresi arasında herhangi bir pazarlık söz konusu değildir. Bu uyuşmazlık çözümünün mükellef açısından cezaları indirimli ödemesinin yanı sıra diğer bir olumlu sonucu da, Kanunda mükelleflerin teminat göstermesi halinde indirimli ödeme süresinin 3 ay uzamasıdır.
Pişmanlık Ve Islah Yoluyla Uyuşmazlıkların Çözümü
Beyana dayanan vergi türlerinde (Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, Veraset Ve İntikal Vergisi, Banka Ve Sigorta Muameleleri Vergisi), vergi ziyaı cezasını gerektiren durumların bulunması halinde oluşan uyuşmazlığın, yargılama yoluna başvurulmadan çözümlenmesini amaç edinen bir müessese olan pişmanlık ve ıslah, kaçakçılık suçlarını ya da kaçakçılığa iştirak suçunu işleyen yükümlülerin kanuna aykırı fiillerini kanunda yazılı koşulları yerine getirmek şartıyla itiraf etmesi ve ıslah etmesi sonucunda vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına iştirak ya da vergi zıyaına ilişkin cezalardan kurtulma imkânı veren bir müessesedir. Ancak bu noktada önemle vurgulanması gereken bir husus olarak, beyana dayanan bir vergi türü olmaması nedeniyle emlak vergisinden kaynaklanan vergi ziyaı cezaları için ve 213 sayılı Vergi Usul 3wKanunu kapsamına girmeyen gümrük vergisinde pişmanlık ve ıslah yolundan faydalanılamaz.
Pişmanlık ve Islah Yolundan Faydalanmanın Şartları Nelerdir?
Pişmanlık ve ıslah yolundan faydalanılabilmesinin ilk şartı vergi ziyaı cezasını gerektiren fiillerin kendiliğinden ilgili makamlara dilekçe ile haber verilmiş olmasıdır.
Bununla birlikte kanun, pişmanlık ve ıslah müessesesinin uygulanabilmesi için aşağıda belirtilen şartların da bulunması gerekmektedir:
- Bir muhbir tarafından dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanağa bağlanmak suretiyle ilgili resmi makama haber verilmeden önce, mükellefin kendisi tarafından haber verilmiş olması,
- Mükellef hakkında vergi incelemesine başlanmadan veya olay takdir komisyonuna intikal etmeden önce haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından resmi kayıtlara geçirilmiş olması,
- Kanuni süresi içinde verilmeyen vergi beyannamesi hakkında haber verme dilekçesi verildiği takdirde, pişmanlık talepli dilekçenin verildiği tarihten başlayarak on beş gün içinde ilgili beyannamelerin de verilmesi,
- Pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için eksik veya yanlış yapılan vergi beyanına dair haber verilme tarihinden itibaren on beş gün içinde ilgili eksiklik veya yanlışlığın giderilmesi.
Ödeme süresi geçmiş bulunan vergilere dair haber verme müessesine başvurulması halinde, ödemede gecikilen her ay ve kesri için, mevzuatta açıkça düzenlenen oranda gecikme zammı uygulanarak haber verme tarihinden itibaren on beş gün içinde ödenmesi gerekmektedir.
Pişmanlık ve Islah Müessesesine Başvurunun Sonuçları Nelerdir?
Pişmanlık ve ıslah başvurusu kabul edilir ve ilgili vergi mevzuata uygun şekilde ödenir ise, pişmanlık ve ıslaha dayalı işlemler tamamlanabilecektir.
Yasal süresi içinde beyanname verilmediği hallerde pişmanlık müessesesine başvurulması halinde, haber verme dilekçesinin verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde ilgili beyannamenin de verilmesi gereklidir.
Diğer taraftan, mükellefçe pişmanlıkla verilen dilekçe daha önce beyannamesi verilen ve fakat ödeme süresi geçmiş olan bir vergiye ilişkin pişmanlık başvurusu yapılmış ise, vergi aslıyla beraber yukarıda izah edilen 6183 sayılı Kanunun ilgili düzenlemesindeki gecikme zammının da, haber verme tarihinden başlayarak on beş gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Aksi durumda, yani bu bedeller hiç ödenmezse veya eksik ödenirse pişmanlık ve ıslah talebi geçersiz sayılacak ve vergi ziyaı cezası kesilecektir.
Eğer ki, başvuruyu takiben verilen beyannamede ödenebilecek herhangi bir vergi çıkmaması durumunda bir vergi ziyaından bahsedilemeyeceği için pişmanlık ve ıslah uygulanması da mükellef için geçerli olmayacaktır. Bu durumda; “vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması” hükmüne dayanılarak mükellefe iki kat usulsüzlük cezası kesilmesi söz konusu olabilecektir.
Pişmanlık ve ıslah müessesesi ile mükellefin cüz’i bir pişmanlık ödemesi sonucunda hem vergi ziyaı cezasından kurtulmuş olabilmekte hem de vergiyi zamanında ödeme, vergisel ödevlerini aksatmama eğilimleri artabilmekte, kısacası vergi uyum seviyeleri yükselebilmektedir. Devlet hazinesi de geç de olsa vergi alacağına kavuşarak kamusal hizmetlerin finansmanında bu gelirleri kullanabilmektedir.
Sonuç
Kamu otoritesine dayanılarak alınan verginin toplanma aşamalarında ihtilaf çıkması elbette görülmesi olağan durumlardandır. Bu ihtilafların sürekli hale gelmemesi, uzun zaman dilimlerini kapsamaması, iki tarafın birbirine güven duygusunu zedelememesi gibi kavramlar verginin tam ve zamanında toplanmasından daha önemli hale gelmektedir. Bu ortamı sağlamak amacıyla, ihtilafların yargı aşamasına intikalini engellemek ve sorunların çok daha kısa süreli çözümünü sağlamak için Vergi Usul Kanunu’muzda yer alan dört önemli başlığı incelediğimiz çalışmamızda son söz olarak diyebiliriz ki; “Pişmanlık ve ıslah”, “cezalardan indirim”, “vergi hatalarını düzeltme ve reddiyat” ile “uzlaşma” kurumlarının bu amaca hizmet ettiğini söyleyebiliriz. Böyle düzenlemeler ile mükelleflere daha az vergi ya da ceza ödeyebilmeleri için bir hak tanınmıştır. Mükellefin yaptığı sadece bu haktan yararlanmaktır. Bu haktan yararlanırken, gözden kaçan hataların kısa zamanda düzeltilmesi iki tarafın birbirine olan uyumunu güçlendirecektir.