Veri merkezi altyapıları için dönüşüm zamanı yaklaşıyor
Günümüzde veri merkezleri, hem Türkiye’de hem de yurtdışındaki birçok örnekte olduğu gibi hala ezici bir ağırlıkla konvansiyonel sunucu ve veri depolama sistemlerini bünyesinde barındırıyor. Bu dönüşümün öncü işaretleri olarak not edilebilirse de gereken teknoloji değişiminin riskleri, yüksek yatırım maliyetleri ve eğitim masrafları sebebiyle birçok organizasyonun ‘güvenli liman’ olarak gördükleri konvansiyonel sistemlerinden vazgeçmeleri için gerekli itici gücü sağlayamadı. 2015 yılı son çeyreğinde EMC gibi büyük oyuncuların da bu pazara yönelik ürünlerini tanıtmasıyla birlikte, 2016 yılı içerisinde bu değişimin önündeki direncin daha hızlı bir şekilde kırılacak.
Bu gibi dönüşümlere öncelikle telekomünikasyon ve finans sektörünün dev oyuncuları öncülük ettiğini belirten MayaICT Kurumsal Satış Müdürü Sinan Osman Turhan sözlerine şöyle devam ediyor:
“Konvansiyonel veri depolama sistemlerinin sınırlarını zorlayan işletmeler ‘Yazılım Tanımlı Depolama’ çözümleri ile yatayda çok daha esnek ve işletme maliyeti çok daha düşük bir sisteme geçiş için daha kolay yatırım kararı alacaklardır. Bu dönüşümün sonrasında sektördeki diğer firmalar da, benzer yapıları kurma konusunda cesaretlenecek ve özellikle donanımdan bağımsız olarak sahip olunabilen yazılım çözümlerine ilgi artacaktır.”
Son yıllarda bulut yedekleme modeli ile geliştirilen birçok hizmetle tanıştıklarını söyleyen Sinan Osman Turhan, 2016 yılında kurumsal firmalar için özellikle bulut yedekleme ve felaket kurtarma modellerinin ön plana çıkacağını düşünüyor. Özellikle bu konuda çözümleri bulunan büyük yazılım firmalarının bulut yedekleme modeline uygun lisanslama modelleri geliştirmiş olması süreci daha da hızlandıracağını ekleyerek, devam ediyor:
“Kurumsal firmaların büyük çoğunluğu ya sektörel regülasyonlardan ötürü ya da kurumsal güvenlik politikalarından ötürü yedekleme verilerini, kurum dışında bir yerde saklıyorlar. Bu operasyonlar, büyük ölçüde teyp kartuşlarının ya da taşınabilir disk yapılarının rotasyonu gibi konvansiyonel yöntemlerle ya da uzak bir şubede oluşturulan felaket kurtarma noktalarına çoğaltma yapılarak sağlanmakta. Her iki alternatif de firmalar için yönetilmesi zor ve maliyetli birer ek yük olmakla birlikte, gerçek bir felaket durumunda ne kadar efektif olacağı belirsiz çözümler. Bu sistemlerin bulut ortamına veri göndermesi ya da bulut yedekleme yöntemi ile çözümün tamamını bir servis olarak alınması gibi stratejilerle yenileneceğini düşünüyorum.”