Veri merkezi stratejilerinin doğru oluşması için bilinçlenme şart
BASİD, şirket ve kurumların, veri merkezi stratejilerini sağlıklı oluşturabilmeleri amacıyla bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyor. Bu konudaki en büyük çalışmalardan biri de 15 Ekim’de ikincisi düzenlenecek olan Datacenter Türkiye Konferansı olacak.
Veri merkezlerinin gelişimini ve şirketlerin veri merkezi yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teknoloji ihtiyaçlarının temelinde verinin işlenmesi, depolanması ve erişimi yatıyor. 90’lı yıllar ile birlikte teknolojinin gelişim hızı artmaya başladı. Tabii bu durum Türkiye’ye de yansıdı. Küresel şirketlerin, daha doğrusu satıcı şirketlerin Türkiye’deki yatırımlarına bağlı olarak bu gelişimin hızı değişim gösterdi. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren hemen hemen her şirketin teknolojiye ilgisi arttı. Bugün günümüze baktığımızda, artık dijital bir yaşam başladığını görüyoruz ve bu dijital yaşamın gerekliliği ile artık bilgiler sunucular üstünde işlenmeye ve depolanmaya başladı. Dolayısıyla, artık bizim bunları saklayacak bir sisteme ve bunu barındıracak bir ortama ihtiyacımız oluştu. Bunun alt bileşenleri ise çok fazla. Bir veri merkezinin yapımında yaklaşık 28-30 bileşen var. Bununla birlikte karşımıza maliyet unsuru çıkıyor. Örneğin, bu unsurların en büyüğü soğutma. Bu konuda satıcılar yaptıkları çalışmalarda birçok şey geliştirdiler. Free-cooling günümüzde en çok konuşulan konulardan birisi. Yani soğutmada dış ortam ısısından faydalanma çözümü artık günümüzün özellikli bir parçası haline geldi. Üreticiler de bu konuda değişik ürünler üretmeye başladı. Yaklaşık 3-4 senedir Türkiye’de de uygulanmaya başlandı. Veri merkezlerinin şu anki yatırımı oldukça yüksek. Çünkü teknolojinin ve standartlarının gerektirdiği bazı şartları sağlamak gerekiyor. Dolayısıyla, şu an küçük ölçekli işletmelerde bir veri merkezi mantalitesi henüz oturmadı ama kurumsal firmalarda artık bundan kaçış yok. Ayrıca, Türkiye’deki yerel şirketlerin yanı sıra küresel şirketler de bu yatırımı yapmaya başladılar ve bu yatırımlar artık bir şekide dengelendi. Dengelenmeyle birlikte uluslararası çözüm oluşturan şirketler de bulut teknolojisi veya veri hizmetlerini bu tür firmalara sunmak adına Türkiye’de yatırım yapmaya başladılar. Sanırım önümüzdeki zamanlarda sayıları da artacak.
Veri merkezi dediğimiz zaman bu veri merkezini ya kendiniz kuracaksınız ya da bunu bir hizmet olarak dışarıdan alacaksınız. Buradaki tercihler nasıl olmalı?
Finans kuruluşlarının ana veri merkezlerini kendisi kurması gerekiyor. Bu, BDK’nın bir koşulu diye biliyorum. Fakat olağanüstü durum merkezlerini dışarıda tutabilirler ve buna sahip olmak zorunda değiller. Büyük verisi olan kurumlar kendi merkezilerini kurabilirler ancak orta ve küçük ölçekli şirketler bu kadar büyük bir maliyetin altına girmemeli ve bu hizmeti dışarıdan almalı.
KOBİ’ler veri merkezini seçerken ne tür kriterleri göz önünde tutmalı?
Bugün veri merkezi hizmeti veren firmaların yapılarına baktığımızda belirli bir kalite seviyelerine ve standartlara ulaşmış ya da yaklaşmış durumdalar. İşletmeler bu seçimi yaparken iş sürekliliği kavramından yola çıkmalı. Kalite ve standart seviyelerini sorgulamalı. Biz de bir STK olarak zaman zaman Türkiye’deki veri merkezlerinin güvenirliği konusuna dikkat çekmek için çalışmalarda bulunuyoruz.
Yani aslında güvenlik değil güveninirlik?
Kesinlikle. Şirketlerin verilerinin ve iş sürekliliğinin sağlanması açısından hizmet alınan şirketin güvenilirliği dikkate alınmalı.
Veri merkezlerinin güvenilirliğinin sağlanması konusunda bir düzenlemeye ihtiyaç var mı?
Çok kritik bir konuya değindiniz. İşletmenin sahiplerinin güvenirliği mi yoksa veri merkezinin güvenliği mi? Ben konuyu ikiye ayırmak durumundayım. Bu ikisinin bir arada güvenilir olması önemli. Çünkü ikisi birbirinden bağımsız çalışabilir burada. Biraz önce dediğim gibi, veri merkezi standartlarını uygularsanız eğer siz standart güvenilir bir veri merkezini sunmuş olurunuz. Ancak bir de işletmenin güvenirliği var ve bu ayrı bir konu. Bunun üstünde nasıl bir otorite kurulabilir, olmalı mı? Bence kesinlikle olmalı. Birçok insan bilgisini bu tür yerlerde barındırıyor. Bu bilgi bana göre önemli bir bilgi de olabilir. Dolayısıyla, yanlış kullanıma da gidebilir. Bunun üstünde bir otorite olmalı ama bu nasıl olur şu an bunu kestiremiyorum. Bir yapılanma olabilir. Bilişim Altyapı Sistemcileri Derneği olarak sektöre hizmet veren kurumları bir araya getirmeye çalışıyoruz. Öncelikle, bu sisteme hizmet eden şirketleri bir filtreden geçirmek ve bunların güvenirliğini sağlamak için çalışmalarda bulunuyoruz. Çünkü şirketler malesef bunu tek başlarına yapamıyorlar, bir birliktelik ihtiyacı doğdu. Biz bunu iki sene önce başlattık. Doğru yolda gittiğimizi de düşünüyorum. Güzel çalışmalarımız da var. Hiçbir ticari kaygımız yok. Tamamen hizmet odaklı bütün çalışmalarımız. Bilinçlendirme üzerine yoğunlaşıyoruz. Malesef ki biz veri merkezi teknolojilerini dışarıdan satın alıyoruz ve burada uyguluyoruz. Dolayısıyla bu bilginin Türkiye’ye getirilip uygulanması ve insanları bilinçlendirmek de önemli konulardan biriydi biz bunu başlattık ve bu doğrultuda çalışmalarımıza devam etmeyi düşünüyoruz.
Peki, Türkiye bir veri merkezi bölgesi olabilir mi?
Olabilir tabi neden olmasın. Ama bazı şeyleri törpülemek lazım. Maliyetler konusu tam olarak oturmuş değil ama Avrupa ve ABD’ye göre biraz daha uygun olduğunu düşünüyorum. Törpülenecek konulardan birisi de ilk yatırım maliyetlerinin aşağı çekilmesi. Temiz enerjinin uygun fiyatla kullanılmasına ve devletin bu konuyu desteklemesine bağlı olarak, gelecekte bu konunun daha iyi bir yere oturacağını düşünüyorum.
Amaç bilgiyi her kesime açmak ve yaygınlaştırmak
BASİD Başkan Yardımcısı Rahmi Bıyıklı, 15 Ekim’de Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan Datacenter Türkiye Konferansı ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Teknolojiyi ne yazık ki biz üretmiyoruz ve dışarıdan getiriyoruz. Dolayısıyla da teknolojik bilgiler her kesime ulaşmıyor. Bu teknolojilerden en yüksek seviyede faydayı sağlamak için bilginin her kesime ulaşması gerekiyor. BASİD olarak Ekim ayında düzenleyeceğimiz Datacenter Türkiye Konferansı’nın amacı da bu. Hiçbir ticari kaygı yok işin içinde. Geçen sene bunun birincisini yaptık. Başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Bu sene ikincisini yapacağız. Devamı gelecek
Konferans alanında 3 sunum salonu olacak. Yerel ve küresel uzmanlar, gelişen teknoloji ve eğilimleri aktaracaklar. Aynı zamanda sponsor olan firmalarımızın çözümlerinin de anlatıldığı sunumlar olacak. Ayrıca ziyaretçiler sponsor firmaların stantlarını ziyaret ederek ürün ve çözümlerini inceleyebilecekler.
Bu konferansın konuyla ilgilenen tüm çevrelere açık olduğunu ve herkesin buradan birşeyler alabileceğini ifade etmek istiyorum. Çünkü bütün bileşenleri konunun uzmanlarından aktarılacak. Herkesin faydalanabileceği bir konferans olduğunu düşünüyorum.”