Veri merkezlerinin ihtiyaçları değişiyor
Günümüzün veri merkezleri, veri miktarı ve paylaşımının artmasıyla daha karmaşık bir hal alırken, veri merkezleri yapısı da geleneksel yapılardan uzaklaşıyor. Artan enerji tüketimi, yönetimi ve karmaşıklaşan sistemler veri merkezlerinde değişimi tetiklerken veri merkezlerini yeni bileşenler ile de tanıştırıyor. IDC tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2020 yılına kadar kayıt altına alınan veri büyüklüğünün 44 katına çıkması bekleniyor. Buna karşılık yine aynı araştırmaya göre bu ortamı destekleyecek kadrodaki büyüme oranının 1.4 kat seviyesinde kalacağı tahmin ediliyor. Bu da, yeni nesil veri merkezlerinde, bu büyümeyi adresleyebilecek, yönetebilecek yeni bileşenlere ihtiyaç olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Her bir altyapı ihtiyacı için geçmişte birbirinden bağımsız olarak oluşturulan çözümler, günümüzde yerini bulut bilişim mimarisinin adımlarından birini oluşturan bütünleşik çözümlere bırakıyor. Uzmanlara göre günümüzün veri merkezlerinin bileşenleri arasında enerji verimliliğini sağlayan yeni nesil enerji altyapısı ve cihazlar, yüksek bant genişliği ve yedekleme olanaklarına sahip bağlantılar, alan kullanımında verimlilik ve ergonomi, yeni nesil iletişim ihtiyaçlarına yanıt veren yeni nesil kablolama yapıları ile fiziksel ve elektronik güvenlik sistemleri bulunuyor. Yeşil enerji konusu ise bir başka önemli gündem maddesini oluşturuyor. Tüm bu gelişmeler paralelinde veri merkezleri, sanallaştırma ile esnek kaynak kullanımını destekleyen ve modüler olmasıyla ihtiyaç kadarıyla genişletilebilen birleşik altyapıları kapsayan yapılar haline geliyor.
İnnova Teknoloji Çözümleri Direktörü Mehmethan Şişik’e göre de günümüzde veri merkezi çözümü oluştururken 4 temel kriter üzerinde duruluyor. Bunlar; veri merkezinin işletme giderleri harcamalarının optimizasyonu, veri merkezinin standartlara uyumluluğu ve çevreci teknolojilerin kullanımı, iş sürekliliği ve otomasyon olarak sıralanıyor.
Şişik, veri merkezlerinde ön plana çıkan başlıkları ise konsolidasyon, sanallaştırma ve otomasyon yönetimi olarak sıralıyor. Veri merkezi tasarlanma aşamasındaki öne çıkan başlıklara da değinen Şişik, bunların da PUE (Etkin Güç Kaynağı Kullanımı) ve DCE (Veri Merkezi Altyapı Etkinliği) başlıkları olduğunu vurguladı.
Veri merkezleri modüler yapı ile tanışıyor
IBM Türk İş Sürekliliği ve Altyapı Hizmetleri Yöneticisi Ayça Tuba Konakoğlu’na göre de veri merkezlerinde yaşanan en büyük değişiklik modüler yapıda tasarlanan veri merkezi çözümlerinin ortaya çıkışı. “Büyüdüğün kadar öde” prensibine dayalı bu yeni nesil modüler çözümlerin en büyük avantajının ilk yatırım maliyetlerinin ve işletme maliyetlerinin klasik veri merkezi çözümlerine göre düşük olması olduğunu belirten Konakoğlu, bu yolla şirketlerin tüm yatırımlarını ilk başlangıçta yapmaları yerine ihtiyaçları doğrultusunda yapmalarına olanak sağlandığını ifade etti. Konakoğlu’na göre bunlar da şöyle sıralanıyor:
Elektrik altyapı bileşenleri: BT cihazları için gerekli enerjiyi sağlayan trafo, jeneratör, KGK, enerji panoları, pdu cihazları vs.
Mekanik altyapı bileşenleri: BT cihazlarının çalışabilmesi için gerekli uygun ortam koşullarını sağlayan hassas kontrollü klima cihazlarıdır.
Ağ bileşenleri: BT cihazlarının haberleşmeleri için gerekli aktif ağ cihazları ve yapısal kablolama bileşenlerinden oluşur.
Güvenlik bileşenleri: Veri merkezinin fiziksel güvenliği için gerekli bileşenlerdir. Gazlı yangın söndürme, yangın algılama ortam denetleme, CCTV gibi bileşenlerdir.
İzleme ve Yönetim: Binanın elektrik mekanik güvenlik sistemlerinin izlenmesi ve bunların yönetilmesini sağlayan bina yönetim sistemleri.
Bilişimcim Genel Müdürü İbrahim Arslan’a göre veri merkezlerinin mekanik bileşenleri çok farklılık göstermese de yazılımın daha öne çıktığını özetlemek mümkün. En önemli unsur ise artık fonksiyonalite. Veri merkezinin tüm BT hizmetlerinin tek noktadan verildiği bir kaynaktan ziyade dinamik olarak ihtiyaçları bazen kendi içinden bazen sanal teknolojiler sayesinde dışarıdan sağlayan bir yapı sunduğunu belirten Arslan, şöyle konuştu: “Bunlara ilaveten güvenlik ve
uyumluluk yeni bileşenler olarak önümüze çıkıyor.
Yeni nesil veri merkezleri
her şeyden önce sabit bir noktada değiller. Bulut bilişim ve sanallaştırma sayesinde veri merkezleri artık kullanıcıların ihtiyaçlarının sağlandığı her yerde bulunabiliyor. Bu sayede yeni veri merkezleri çok daha esnek ve taleplere çok daha hızlı cevap verebilir durumda. Kullanıcılara yansıyan en önemli değişiklikler bunlar ama tabii ki maliyet anlamında da kurumlara pozitif etkisi olacağını düşünüyorum.”
Teknotel Telekomünikasyon Genel Müdürü Alper Selçuk’a göre yeni nesil veri merkezlerinde şu anki en büyük eğilim sanallaştırma uygulamaları. Sanallaştırma yöntemi ile birçok sunucunun tek bir sunucuda toplanarak enerji maliyeti ve ortam hacminin küçüldüğünü belirten Selçuk’un konuyla ilgili değerlendirmeleri şöyle: “Ayrıca sanallaştırmanın veri merkezi uygulamalarına diğer bir artısı da yedekleme ve geri yükleme işlemlerinin daha kolay yapılabiliyor olması. Diğer taraftan dünyadaki örneklere bakıldığında ‘Carrier Neutral’ yani taşıyıcı bağımsız altyapı yaklaşımı öne çıkıyor, çünkü bu sayede veri merkezinde donanımlarını barındıran kurumların istedikleri bağlantıyı seçme, istedikleri ağ üzerinden erişim sağlama imkanları oluyor. Taşıyıcı bağımsız altyapılar, farklı ağları ve bu ağlarla kurumları bir araya getirme özelliğine sahipler ve bu sayede bir trafik merkezi haline geliyorlar. Bu yaklaşım sayesinde kurumların erişim seçenekleri artarken, veri merkezi de müşterilerine daha esnek model ve çözümler sunma olanağına sahip oluyor.”