Veri trafiği patlaması
1995 yılında ABD’de Bob Metcalfe adlı mühendis bir dergide yayımlanan yazısında internetin bir yıl içinde çökeceğini iddia etmişti. Bir yılın sonunda Metcalfe’ın yazısının yayımlandığı derginin sayfasını bir mikserin içinde suyla karıştırarak içtiği anlaşıldı.1995 yılında internet çökmedi ise de şimdi kablosuz veri trafiği kapasitenin çok daha ötesinde bir patlama süreci yaşarken operatörlerin kullanıma bazı sınırlamalar getirmeleri dahil bu sorun için birçok çözüm seçeneği ile
karşı karşıya kaldıkları görülüyor.
1990’lı yılların ortalarında kişisel bilgisayarlar, hızlı modemler ve webin doğuşu ile artan talebin yanı sıra şimdi akıllı telefonların son derece popüler olması ve dizüstü bilgisayarların mobil ağlara bağlanması ile 2009 yılının başında 189 milyon olan mobil genişbant bağlantıları ayda ortalama 175 megabayt’lık trafik yaratırken 2009 yılının sonunda bu rakamlar sırası ile 312 milyona ve 273 megabayt’a ulaştı. Veri trafiğinin büyüme oranı da yüzde 158 oldu.
İnternetin ilk günlerinde olduğu gibi böyle bir büyümenin sürekli olup olmayacağı konusunda tartışmalar bugün de sürüyor. Mobil internetin masaüstü internetten daha büyük olacağı görüşü şimdilik daha ağır basıyor. Dünyanın en büyük ağ ekipman üreticisi Cisco’ya göre mobil veri trafiği önümüzdeki beş yıl içinde 39 kat büyüyecek.
Telekomünikasyon operatörleri bu son derece hızlı gelişmeye karşı önlemlerini almakta zorlanıyorlar. Daha beş, altı yıl öncesi milyarlarca yatırım yaptıkları yeni ağlara müşteri bulmak için sınırsız avantajlar sunan şirketler şimdi bu büyüyen trafik karşısında büyük sorunlar yaşıyorlar.
ABD’nin ikinci en büyük mobil operatörü AT&T bu şirketlerden biri. Apple’ın çıkardığı iPhone’nın birkaç milyon satılacağı öngörüsü ile bu ürünün işletme hakkını alan AT&T’nin ağlarındaki iPhone’nın sayısının yakın bir gelecekte 20 milyona ulaşması bekleniyor. Son üç yıl içinde yüzde 5 bin büyüyen veri trafiği karşısında özellikle New York ve San Francisco gibi teknoloji yoğunluklu kentlerde AT&T’nin sorunlar yaşadığı görülüyor. AT&T bu sorunların büyük bir bölümünü çözmüş ise de şimdi ABD’de ayda 1 milyon satılan iPad ile bu şirketin ağlarında yeniden sorunlar yaşaması hiç de sürpriz sayılmayacak.
1990’lı yıllarda kapasite sıkışıklığı sadece çok daha yavaş talep büyümesi ile değil aynı zamanda daha çok veri akımını sağlayan fiber optik kablo ağlarına yapılan büyük yatırmlar ile geçiştirilmişti. Şimdi mobil operatörler kablosuz teknolojinin gelecek kuşağı LTE ile bu sorunun çözüleceği umudunu taşıyorlar. Ekonomik krizde bile Avrupa’da Vodafone gibi bazı operatörler ağ kalitesinin çok önemli bir hizmet olduğu gerekçesi ile yeni teknolojilere yatırımı sürdürdüler.
AT&T de bu yıl içinde ağlarını güçlendirmek amacı ile 2 milyar dolar tutarında bir yatırım yapıyor. Başka operatörler de veri patlamasından doğan yükü azaltmak için ağları paylaşmak veya İngiltere’de Orange ve T-Mobile gibi birleşme yollarını arıyorlar. 1989 yılında ABD’de 2.7 milyon olan mobil bağlantıları bugün 300 milyona yaklaşıyor.
Operatörler bu denli büyüme karşısında çareyi sadece spektrumu daha verimli olarak kullanmakta değil aynı zamanda radyo kuleleri dikmekle bulmaya çalışıyorlar. Bu ülkede kulelerin sayısı 3 bin 600’den 246 bine çıkmış bulunuyor. Öte yandan uzmanlara göre gelişmiş ülkelerde talep artışı karşısında baz istasyonlarının sayısı üç kat artarken veri trafiğini karşılayacak kapasitede yeni teknolojilere büyük yatırımlar yapılması da kullanıcılara yansıyacak maliyet artışlarına yol açacak.