Verileri kullanan kazanır, kullanmayan kaybeder
Günümüzde çok hızlı bir şekilde veri üretiyoruz ve bu hız sürekli artıyor. Şu anda tüm dünyadaki verinin yüzde doksanının son iki yılda üretildiğini düşününce bu durumun ciddiyetini daha iyi anlayabiliyoruz. Artan veri miktarının şirketlerin gelişiminde katkı sağlayacak şekilde değerlendirilebileceğini söyleyen DST Danışmanlık Yönetici Ortağı Üstün Uçtum, sözlerine şöyle devam etti:
“Baktığımızda bu kadar çok miktarda ve hızlıca artan veriyi şirketimizin gelişimi için kullanabilmemizin yolu iş analitiği çözümlerinden geçiyor. Global olarak baktığımızda da iş analitiğini başarılı kullanan firmaların sektörlerinde fark yaratarak öne geçtiklerini görebiliyoruz.
İş analitiği çözümleri, şirketlere ellerindeki verileri bilgi haline getirmelerinde yardımcı olur. Bu sayede firmalar karar verirken daha kolay ve doğru seçimler yapabilirler. Mesela satış verilerinin analizi ile bir firma cirosunun önemli kısmını hangi ürünlerinin ve hangi müşterilerin ( Müşteri grubunun) oluşturduğunu kolaylıkla görerek elinde doğru ürünlerden stok olmasını sağlayabilir veya yapacağı satış kampanyalarının hangi ürünlerini hedeflemesi gerektiğini kolaylıkla anlar.
Veriler sınıflandırılmalı
Kendi bünyesinde iş analitiği çözümleri kullanmak isteyen firmalar öncelikle ellerindeki verileri bir noktaya toplayıp sınıflandırmalıdırlar. Bunun için en kolay yaklaşım ise bir veri ambarı oluşturarak farklı kaynaklardan (ERP, Excel, CRM sistemleri, v.b.) gelen verileri tek bir ortamda birleştirip, gelen verilerin doğrulanması sağlanmasıdır.
Eskiden yazılımcıların haftalarca uğraşıp özel yazılımlar ile bu birleştirmeleri yapmaları gerekirdi ve tutulan verilerde değişiklik yapmak oldukça zahmetli ve pahalıydı. Günümüzde ise artık Veri Ambarı Otomasyonu ürünleri kullanılarak önceden haftalar süren çalışmalar yerine projenin ilk gününden itibaren kullanıcılar verilerini raporlamaya başlayabiliyorlar.
KOBİ’ler iş analitiği çözümleri konusunda yeni yeni bilgi sahibi olup bunun kendi iş yapmalarında fark yaratacağını idrak etmektedirler. Bu konuda ilgi duyanlar için bilgilendirici toplantılar yapılabilir ve bunun iş yapış şekillerini nasıl etkileyeceği konusunda fikir verilebilir.
Bunun müşteri davranışları üzerindeki yansıması ise müşteriler artık teknolojiyi daha yakından takip etmekte ve kendilerine sunulan bilgi ve hizmetlerin kişiselleştirilmesini beklemektedirler. Doğal olarak bu verileri düzgün kullanan firmalar müşteri portföylerini ve gelirlerini arttırırken diğerleri ise gelir kaybına uğrayacaklar.
Ne yazık ki Türkiye geride
İş analitiği maalesef Türkiye’de halen yeterince önem kazanmamış durumda, firmalar daha çok basit raporlamaları gerçekleştirmeyi hedefliyorlar. Halbuki yurtdışı firmalar çoğunlukla raporlama aşamasını geçmiş, bu verileri analiz ederek gelecek davranışlarını planlamakta kullanıyorlar.”