Verinin kalitesi arttıkça iş kalitesi de artar
Bilişim Zirvesi tarafından düzenlenen Veri Yönetimi başlıklı dijital etkinliğin açılışında EY Türkiye Veri ve Analitik Müdürü Fatma Cengiz, “Veri Odaklı Dönüşümde Güven, Veri Yönetişimi” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Verinin, karar verme süreçlerinde çok önemli bir unsur olduğunun altını çizen Fatma Cengiz, şu bilgileri verdi:
“Herkes artık ‘Veriden nasıl değer yaratabilirim?’ sorusunu kendine soruyor. Elde edilen verilerin üzerine bir şeyler koyarak hem kurumlara hem de müşterilere yönelik değer katmaya çalışırken, diğer bir taraftan veri ile ilgili düzenlemelerle karşılaşıyoruz. Burada KVKK konusu öne çıkıyor. Bununla beraber birçok sektörel düzenleme ile de karşılaşıyoruz. Bu noktada veri yönetişimi, iki alan arasındaki dengeyi sağlayan temel bir disiplin haline geldi. Veri yönetişimi ile ilgili birçok farklı ve karmaşık tanım mevcut. Veri yönetişimi; veri yönetiminin tüm yaşam döngüsü boyunca nasıl yönetileceğine ilişkin standartları, sorumlulukları ve süreçleri tanımlayan, bununla beraber bunları uygulamaya geçiren, işlerlik kazandıran ve takip mekanizmaları ile sürdürülebilir olmasını sağlayan çatı bir disiplin. Veri yönetişimi disiplinlerine en çok başlarken zorlanıldığını görüyoruz; çünkü buradaki değerin ne olduğunu ortaya çıkarmak biraz zaman alabiliyor. Teknolojiler çok fazla gelişti, çok fazla verimiz var; ama bu verilere değer katma noktasında hala veri kalitesi ile ilgili problemlerle karşılaşabiliyoruz. Hala silolaşmış veri kaynakları görebiliyoruz. İş fonksiyonlarındaki teknik yetkinliklerin artması ile beraber sadece teknik platformlarda değil, dışarıda da veri ile ilgili çok fazla işlemler yapıldığını görebiliyoruz. Bu dağınık yapı, düzenlemelere yönelik birçok farklı riski gündemimize getirebiliyor. Veri yönetişimi bakış açısını konumlandırmak, bu ikisi arasındaki dengeyi sağlamak açısından bize fayda sağlıyor. Veri yönetişimi; insan, süreç, teknoloji ve veri şeklinde dört temel bileşeni içeriyor. Kurumları, bunların bir vizyon beraberinde hayata geçirilmesine yönlendiriyoruz. Veri yönetimi eğer işin lojistiği ise veri yönetişimi, işin stratejisidir. Veri yönetişiminin sadece süreçler ve teknolojilerin kucağında değil, politika seviyesinde desteklenmesinin uygulamaya geçmesi noktasında fayda sağladığını görüyoruz. Veri yönetişiminde en iyi model diye bir şey yok. Zira şirketlerin kurum kültürleri ve mevcut organizasyonlarına, pratiklerine göre farklı modeller, daha uygun modeller durumuna gelebiliyor. Bu noktada şirketin dinamiklerini çok iyi anlamak gerekebiliyor. Diğer taraftan bu kararı verme noktasında zorlandıklarını görüyoruz. Veri yönetişimi bir organizasyon kurulmasını ya da organizasyon değiştirilmesini gerektirmiyor. Operasyonel modelden, tanımlanmış ek şapkalardan, yeni rol ve sorumluluklardan bahsediyoruz. Veri alanında her gün farklı yaklaşımlar, değişimler görüyoruz. Bu yüzden buradaki yapının da zamanla dönüşeceğini baştan kabul ederek yola çıkmakta fayda var. En çok tartışılan konulardan biri ‘BT ekiplerinde mi olmalı, iş ekiplerinde mi olmalı?’ gibi konular. Sahiplik anlamında iş ekiplerinde olmalı. Bununla beraber birçok farklı fonksiyon anlamında BT ekipleri tarafından desteklenmeli. Veri yönetişimindeki en önemli konulardan biri veri kalitesinin artırılması. Veri kalitesinde alınacak en iyi aksiyon da,kaynağa en yakın nokta. Örneğin, bir bankada veri girişini yapan eleman da bu sürecin temel bir paydaşı. Bunun kümülatif bir sorumluluk olduğunun tüm şirket tarafından farkındalığının ve bilincinin kazandırılması gerekiyor. Burada bir yaklaşım olarak, veri kümesi yaklaşımının başarı getirdiğini görüyoruz. Veri kümesi yaklaşımı; veri alanlarının, sahip olduğumuz veri varlıklarının belirli kümelere ayrıştırılarak hem iş ekiplerince, hem de BT ekiplerince temsil edilen çalışma grupları konumlandırılarak bunlar üzerinden işletilmesi. Burada farklı modeller mevcut. Tamamen bağımsız, iş fonksiyonları içerisinde tamamen veri ile ilgili modellerin tanımlanması şeklinde bir modelden ya da tamamen merkezi sadece veri yönetişimine uygun, o konu ile ilgilenen bir ekibin kurulması gibi organizasyon yapılarına kadar değişen modeller görebiliyoruz. Burada önemli olan, fayda sağladığını gördüğümüz modeller, daha hibrit modeller. Temel standartlar ve bilgi aktarımı anlamında bir ofisin olduğu; fakat bunun işlerlik kazanmasında veri kümelerinin aktif çalıştığı yapılar en çok fayda sağlayan, başarı getiren yapılar olarak gözüküyor.”
Veri yönetiminde DataOps
Hitachi Vantara İş Geliştirme Müdürü İsmail Cingil de dijital etkinlik kapsamında “Sürdürülebilir Dijital Dönüşüm İçin Veri Yönetişimi Yaklaşımı” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
DataOps yaklaşımı, bunu destekleyen teknolojiler ve projeleri içeren bir sunum gerçekleştiren İsmail Cingil, şu bilgileri verdi:
“Her büyük kriz, beraberinde büyük değişiklikleri getiriyor. Bizlerin eski alışkanlıklarımızı bırakıp yeni normale alışmamız gerekiyor. Yeni normalde daha fazla evlerimize bağımlı olacağız. Bu yüzden ürün ve servislerin evlere taşınabilmesi kritik önem taşıyor. Üretim tarafında; tedarik zincirinde yaşanan kırılmalar sonrası daha fazla yerli üretimin ağırlık kazanacağını öngörüyoruz. Temassız müşteri deneyimleri ön plana çıkacak, bunu sağlayacak firmaların rakiplerin önüne geçeceklerini söyleyebilirim. Hemen her alanda dijital dönüşümün daha hızlı bir şekilde gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Veri yönetiminde artık Data Operations yani DataOps’u konuşuyoruz. Bu konuda Harvinder Atwal’ın Practical DataOps kitabını öneriyorum. Harvinder, kitabında veri stratejisinden başlayarak kurum içerisindeki veri yönetişiminin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili detaylı bilgileri paylaşıyor. Harvinder kitabında, 18 DataOps prensibinden bahsediyor. Burada önemli bulduğum birkaçına değinmek istiyorum. Değer yaratan analitik projelere öncelik verilmesi, tüm veri sürecini orkestre edecek bir yapının kurulması ve bunun kalite eksenli olması, kaliteyi ölçebilmek için tekrar kullanılabilir modellerin oluşturulmasından bahsediyor. Bu şekilde veri döngüsünün sürekli geliştirilmesi gerektiğine değiniyor. Diğer bir makale ise Hitachi Vantara olarak bizim MIT ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bir çalışma. Bu çalışmada DataOps’un tarihçesinden, bazı istatistiki verilerden ve DataOps’un neden önemli olduğuna değinmeye çalışıyoruz. Değişimin kendisi sabit; ama günümüzde her şeyin artık çok daha hızlı bir şekilde değişiyor. Teknoloji alanında hype eğrisi hızlı bir şekilde değişiyor. Her geçen gün yeni konseptler hayatımıza giriyor. Bu değişime ayak uydurabilmek için veri odaklı bir kültür oluşturmamız şart. Yapılan bir araştırmada veri odaklı yaklaşımın büyük oranda operasyonel verimliliği artırma amaçlı gerçekleştirildiğini görüyoruz. Sonrasında müşteri deneyimlerini iyileştirmek geliyor. Dördüncü sırada değişen koşullarda yeni fırsatlar yakalamak var; ancak belki bugün anket yeniden yapılsa oranın daha yüksek çıkma ihtimali var. Son iki yıldır veri odaklı yönetişimi yoğun bir şekilde konuşuyoruz. Artık bu konuda aksiyon almayan firmanın neredeyse olmadığını söyleyebilirim. Hitachi Vantara olarak, bulunduğu her alanda verinin işlenebilmesini sağlayan çözümler ve hizmet sunuyoruz.”
Veri konuşuyor!
Veri Yönetimi etkinliğinin son bölümünde ise “Veri Konuşur – Data Talks” başlıklı bir panel yer aldı. E- Data Teknoloji Satış ve Pazarlama Direktörü Tuncay Işık’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde konuşmacı olarak Hepsiburada Büyük Veri Geliştirme Yöneticisi Mustafa Yağımlı, AvivaSA İş Zekası Müdürü Ömer Bayır ve Hitachi Vantara Ülke Müdürü Önder Sönmez katıldı.
Hepsiburada’nın veri yönetimi konusunu bir kurum kültürü haline getirdiğinin altını çizen Mustafa Yığımlı, “Hepsiburada’nın bu bakışının altında bir ürün dönüşümü var. Siz Hepsiburada platformuna geldiğiniz anda, arka tarafta görmediğiniz 20’yi aşkın farklı ekibe dokunuyorsunuz. Arama, tavsiye, sepet, sipariş, teslimat, gönderi gibi hepsinin arkasında ekiplerimiz bulunuyor. Ekiplerimizin tümü Hepsiburada vizyonunun yol haritalarını oluşturuyor. Bu, sürekli devam eden bir değer yaratma süreci. Kararlarımızı veri odağında alma yolunda gidiyoruz. Aklınızda bir fikir varsa bir potansiyel görüyorsanız bununla ilgili yapacağınız geliştirmeleri nasıl metriklerle ölçeceğinizi tasarlamanız gerekiyor. Bir fikrin ve bu fikri destekleyecek, ölçecek verinin olması gerekiyor. Bunun için hazırlıklar yapılması gerekiyor. Hepsiburada’da tüm ürünler, katma değerli servisler yaratmak için metrikleri ölçmek ve metriklerin gidişatına göre çevik bir şekilde aksiyon almak üzere hareket ediyoruz. Pandemi öncesinde yaptığımız tüm çalışmalar bu odakta ilerledi. Burada verinin demokratize edilmesi gibi birkaç konu var. Bu, katılımcı bir şekilde herkese verileri sunmayı içeriyor. Tüm ekiplerin verilerini merkezi bir ortamda sağlayabilmesini ve işin sadece BT projesi gibi görülmemesini içeriyor. Genelde bu konuların globalde fail olduğu durumlar oldu” dedi.
İş zekasının AvivaSA içerisinde şemsiye bir tabir olduğunu kaydeden Ömer Bayır da panelde şu bilgileri verdi:
“Bu şemsiye neredeyse tüm veri yönetimi yaklaşımlarını içeriyor. Veri mimarisi, veri entegrasyonları, veri mühendisliği, veri yönetişimi, veri analizi, veri operasyonları gibi kavramları içeren şemsiye bir tabir. AvivaSA, iki güçlü kuruluşun ortaklığından oluşan bir firma. İki grup da uzun bir süredir veriye stratejik önem veriyor, ciddi yatırımlar yapıyor. Bu konudaki en büyük ihtiyaç insan kaynağı. Aviva yaklaşık 5 yıl önce bu konuyu merkeze alıp Polonya’da önemli bir merkez oluşturdu. Çok olgunlaşmış veri ürünleri var. Sabancı Holding de yaklaşık 2 senedir benzer bir atılım içerisinde. Veri konusu, stratejik olarak yatırım yaptıkları alanlardan biri. Tüm holding şirketlerinde gerekli İK yatırımını yapmak üzere çalışmaları devam ediyor. AvivaSA için de hem gruptan kaynaklanan hem de şirket kültürü gereği veriye yatırımlar devam ediyor. AvivaSA’nın veri konusunda müşteriyi merkeze koymaya çalışan, bu anlamda da kültürel dönüşüm gerçekleştiren bir şirket. Bu anlamda en çok faydalandığı şey, şu anda veri. Müşteri davranışlarını anlamak, müşteri isteklerini analiz etmek, doğru ürünleri müşteriye sunabilmek konularında çalışmalarımız var. Doğru ve güvenilir verinin ne olduğu, bunların nasıl sunulduğu konusunda iş birimleri ile yaptığımız çalışmalar var.”
Dijital dönüşüm, iş zekası, veri yönetimi gibi çalışmaların başarıya ulaşması için doğru bir istek olması gerektiğini vurgulayan Önder Sönmez ise şunları kaydetti:
“Bizim müşterilerle çalışırken çok basit bir stratejimiz var. 4 adımda çözümlerimiz devreye giriyor. Çözümlerimizin bir tanesi, verinin yaratıldığı andan başlıyor. Dördüncü adıma giderken verinin değere dönmesiyle sonuçlanıyor. Verinin yaratıldığı andan verinin değere dönüştüğü ana kadarki tüm süreçleri adresliyoruz. Yapısal olan ya da yapısal olmayan fark etmeksizin verinin yaratılması anında verinin doğru yerde depolanması, yedeklenmesi, korunması, arşivlenmesi gibi işin lojistiği dediğimiz adımı destekliyoruz. İkinci aşamada verinin zenginleştirilmesi kısmına geliyoruz. Verinin kataloglanması, sınıflandırılması, temizlenmesi, bir yere doğru hazırlanması. Veri hazırlığını hızlandırıcı, bunu otomatikleştirecek araçlarla birlikte çalışıyoruz. Üçüncü adımda da bu veriyi aktive etmemiz gerekiyor. O noktada analiz öncesi ya da analize yakın hale getirmek gerekiyor. Çünkü verileri hazırlamak yetmiyor. Analiz öncesi de birtakım işlemlerden geçmesi gerekiyor. O konularda da bir adım daha geçiyoruz. Ardından dördüncü adım, verinin değere dönüştüğü adım. Bu arada şunu da belirtmek isterim ki Hitachi Vantara olarak özellikle yerel kanunlara uymak, dünya çapında olabilecek tüm kurallara uymak konusunda hassasız.”