Verisini yönetemeyen şirketler yönetilmeyi kabul eder
Günümüzde hızla gelişen bilgi teknolojileri ve buna bağlı ihtiyaçlar doğrultusunda kurumların sahip olduğu ‘veri’ stratejik öneme sahip en değerli varlıklarından biri olarak ön plana çıkmaktadır. Bir kurumun sahip olduğu finansal varlıklar, insan kaynağı varlıkları gibi en önemli varlıklarının yanı sıra kurumun sahip olduğu veri ve bu veriden üretilecek bilgi ile kurumun katma değerinin arttırılması giderek zorlaşan rekabet koşulları içerisinde kaçınılmaz olmaktadır.
“Dijital dönüşümün yıkıcı etkisi mevcut iş yapma modellerinin hızla değişmesine ve bu dönüşüme uyum sağlayamayan kurumların hızla küçülerek yok olmasına yol açmaktadır” diyen Komtaş Bilgi Yönetimi Genel Müdürü Yüksel Çomak’ın verdiği bilgilere göre, veri yönetimi stratejisini belirlerken, analitik, veri güvenliği ve yönetişim ihtiyaçlarını kapsayacak bir yol haritası ortaya konulmalıdır ve belirlenecek strateji analitik açıdan temel olarak üç seviyede ele alınabilir;
- Kurumun enformasyon ve karar destek sürecine hizmet etmek amacıyla yapısal, tanımlı ve tekrar eden analitik ihtiyaçları karşılamak için kurumsal veri ambarı.
- Veri üzerinde yapılacak keşif çalışmaları ile Fraud, siber güvenlik, müşteri deneyimi çalışmalarına hizmet edecek büyük veri platformları üzerinde inşa edilecek mimariler.
- Veri bilimcilerin deneysel çalışmalarını yapacağı ve yeni teknolojiler üzerine kurulu laboratuar ortamları.
Veri güvenliği ve yönetişim açısından ise belirlenecek strateji aşağıdaki kapsamda ele alınabilir:
- Metadata yönetimi ile etki analizinin çıkarılması
- BT – iş birimi iş birliği için veri sahipliği ve süreçlerin tanımlanması
- Veri envanteri ve iş sözlükleri ile kurumun ortak dilini oluşturmak
- Veri kalitesi altyapısının kurulması
- Regülasyonlara uyumu sağlamak.
“Dijital dönüşümün odağında veri ve analitik yer almaktadır. Kurumlar için veriyi yönetmek yaptıkları ana işin bir parçasıdır, bu nedenle veri yönetmekten kaçınmak ana işini istenilen düzeyde yapmamak anlamına gelir” diyen Yüksel Çomak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dijital dönüşümün yıkıcı etkisi yeni iş modellerinin gelişmesine yol açmaktadır. Katıldığımız birçok farklı etkinlikte sürekli olarak paylaşılan bir bilgiyi burada tekrar vurgulamak isterim. 1958 yılında S&P 500 endeksinde yer alan firmaların bu listede tutunma süresi olarak ortalama değer 61 yıl iken bu değer 2011 yılında 18 yıla düşmüştür. Mevcut araştırmalar ve çalışmalar bu dönüşümüm daha da hızlandığını ve gelecek 5 yıl içerisinde kendi endüstrilerinde ilk 20 firma arasında yer alan firmaların yaklaşık 1/3 oranının yeni rakipler tarafından yıkıma uğrayacağını tahminlemektedir. İşte bu değişimi sağlayan teknolojinin kendisidir, başarılı olmak isteyen firmalar teknolojiyi strateji ile nasıl birleştireceğini bilmek zorundadır. Bu alanda yapılacak yatırımlar için teknoloji firmaları, üniversiteler, kamu otoriteleri ve finansal kuruluşların yer alacağı teknoloji strateji komiteleri kurulabilir ve bu organizasyonlar doğru yatırımların gerekleşmesi için kurumlara önderlik edebilir. Dijital dönüşümün yıkıcı etkisi şu an sadece kurumların iş yapma modellerini değiştiriyor gibi görünse de aslında toplumun tüm katmanlarını şekillendirmekte ve verisini yönetemeyenin yönetilmeyi kabul edeceği gerçeğini bizlere bildirmektedir.”