VR ilk Oscar’ını aldı
Meksikalı yönetmen Alejandro Iñárritu, yaptığı bir sanal gerçeklik (VR) filmiyle Oscar aldı. Oscar’ları veren Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (AMPAS), 11 Kasım’da Los Angeles’te Çağdaş Sanat Müzesi’nde düzenlenen özel törende Oscar’ını sundu. Bu, “normal” bir Oscar Töreni değil. Ona daha var- Şubatta olacak. Bu Oscar, AMPAS’ın, özel bir Oscar Ödülü. Sıra dışı filmlere, yarışmasız olarak veriliyor. Bundan önceki ödül, 1995’te Pixar’ın “Toy Story” filmine verilmişti. Normal uzunlukta bir film olarak ama tamamen bilgisayarla yapılmış “ilk” film olduğu için…
Iñárritu’nun sadece 6 dakika 30 saniye süren bu VR filmi, oda büyüklüğünde üç farklı mekanda, 360 derece görüş alanıyla izlenen bir eser. Filmciliğe VR’ın adım adım girmesiyle sinemayla ilgili tanımların ve makanların değişeceğine tanık oluyoruz. Akademi Başkanı John Bailey, durumu özetliyor: “Sinemanın yarattığı algıya yeni kapılar açılıyor.” Bunun öncü örneği geçen yaz Venedik Film Festivali’nde yaşanmıştı. Festivalde ilk kez VR yöntemiyle çekilen filmler yarıştı. Bu iş için özel yapım salonlar, 360 derece dönebilen koltuklar yapıldı.
Iñárritu’nun “Carne y Arena” adlı filmi, Trump’ın duvar inşa edeceğini defalarca söylediği Meksika sınırından ABD’ye kaçak girenlerin ve bu sırada ölen bir göçmen kadının gerçek öyküsü. Filmin İngilizce adı bu nedenle “sanal olarak burada, fiziki olarak kayıp”.
Film, geçen Mayıs’ta Cannes Film Festivali’nde özel tasarlanmış bir hangarda gösterildi. Filmi aynı anda sadece 100 kişi görebiliyordu. Sonra Milano/Prada Vakfı’nda (filmin sponsorlarından biri bu vakıf) ve Mexico City/Ulusal Özerk Üniversitesi Tlatelolco Kültür Merkezi’nde gösterildi. Geçen yazdan beri Los Angeles Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde (LACMA) gösteriliyor.
2015 ve 2016’da üst üste Oscar alan Iñárritu, VR ile sinemanın nasıl değişeceğini anlatıyor: “Alıştığımız bir mecra değil. İçinde biraz tiyatro var. Bir miktar konumlandırma (enstalasyon). Animasyon var. Tabii ki film var. Resim fotoğraf var. O kadar çok mecra bir arada ki bunlardan hiç biri tek başına önde değil. Kadrajın diktatörlüğüne son veriyor. Çünkü 360 derece dönebiliyorsun. Seyirci pasif değil. Sinemada filmde kontrol yönetmende. O ne gösterirse onu görürsün. Burada ise seyirci, o sırada tamamen başka bir yere bakabilir. Sinema ne ise, VR o değil… Göçmenler hakkında ben bir küçük belgesel yapsaydım kimsenin ilgisini çekmezdi. Ama şimdi, gerçek hakkında konuşmak istiyorsan, sanal gerçeklik yaratmalısın. Siyasetçiler, gerçeğimizi elimizden aldılar. Gerçeğin değersizleştirdiler. Herşey siyah ya da beyaz olacak diyorlar. Onların gerçeği çok dar. Hatta ölü.”