Westworld turizmine kasaba
İnsandan daha çok “insana” benzeyen robotlardan oluşan tema parkı Westworld dizisi ikinci sezonuna başladı. Anthony Hopkins’in “yönettiği” tema parkında, yüksek ücret ödeyen “gerçek” insanlar, insansı robotlara “istedikleri gibi” davranıyorlar. Hatta onları “öldürebiliyorlar.” Ama robotlar, o an ölseler bile, akşam park görevlileri tarafından toplanıp, parkın yönetildiği “yerdelen”e taşınıyor. Orada, yazılımları yenileniyor. Ertesi sabah, aynı rolü oynamak için “tamir” ediliyorlar. Yerdelen, yerin 100 kat altına inen süper-über bir ileri teknolojik üretim merkezi. Bütün robotların (bindikleri atlar dahil) 3D imal edildiği, bakımının yapıldığı, yazılımlarının yüklendiği bir üs.
Dizi, müşterinin en ilkel duygu ve davranışlarını ortaya koymakta özgür olduğu, bunun bir hukuksal, ahlaksal yaptırımının olmadığı bir sanal alem. Çünkü karşısındaki robot. Dünyadaki “Yüzde Bir”in oyun alanı burası.
Birinci sezonda gayet içiçe ve sıkışık bir senaryo ile HBO tarafından (bizde de) yayınlanan dizi, o kadar çok sükse yaptı ki, olayların geçtiği Sweetwater kasabası (!) Austin/Texas yakınlarında terk edilmiş bir kasabada sıfırdan inşa edildi.
HBO’nun verdiği bilgiye göre bu film seti kasabayı 4 bin kişi ziyaret etti. 60 aktör/aktris, 440 sayfalık bir senaryoyu ezberleyerek, ziyaretçilere kasabayı gezdirdiler. Dizinin “anlam ve önemini” anlattılar. Bir gün ise, ziyaretçileri, beklemedikleri bir sürpriz karşıladı: Gerçek bir nikah! Gerçek bir nikah memuruyla üstelik.
Filmci Karen Skloss ile sanat fotoğrafçısı Sandy Carson, Westworld “dönemi” (19.yy ortaları) giysileriyle, gerçek bir nikah memurunun önünde evlendiler. Senaryoda olmayan bu “ayaküstü” nikah işi, son günün son saatine bırakılmış. Sürpriz etkisi daha yüksek olsun diye. Törene “gerçek” ziyaretçilerle birlikte, dizide rol alan sanatçılar karışık bir şekilde katılmış. Olay “kasabada” duyulunca, bunun dizinin bir parçası mı olduğu, oyun içinde oyun mu olduğu uzun süre anlaşılmamış. Zaten maksat, böyle bir oldu-bitti etkinliğini kulaktan kulağa duyurmak, dizi hakkında insanları konuşturmak.
Westworld’u henüz görmemiş okurlarımız için bir özet burada: Konusu, Amerikalı romancı Michael Crichton’ın aynı isimli romanından 1973’te çekilen filmden esinlenen yenilikçi bir versiyon. Dizinin senaryosu, Jonathan ve Lisa Nolan’ın. Yönetmen, Star Trek ve Yıldız Savaşları Güç Uyanıyor vb filmlerin yönetmeni J.J.Abrams. Bu isimler, ABD görsel eğlence sanayiinde liste başı. 100 milyon Dolara bir bilim kurgu dizisi yarattılar. 2016-17 sezonunda dizi, yenilikçi senaryosu, çekimleri, müziği, felsefesiyle kült oldu.
Westworld’de müşterinin en ahlaksız, en canice dürtülerini özgürce yaşamasına eleştirmenler, dizinin yaratıcılığını takdir etmekle birlikte, ırkçı, ayrımcı, hukuksuz bencilliğine, şiddetine dikkat çektiler: Robotlar, kölelik dönemindeki kölelerdi aslında. Beyaz “sahipler” köleyi mal gibi alıp satar, ona istediğini yapardı. Dizi sanki köleliğin (robotun), müşteri (sahip) için ne kadar da yararlı (!) olduğunu mu gösteriyor? Öte yandan, tecavüz, öldürme, aşağılama gibi eylemlerin insanlara özgü olduğunu, robotun ruhsuz bir yazılım olduğunu hatırlatanlar var. Yine de diziye, robotların nasılsa (“evrim”?) “bellek kazanıp” kendilerine yapılanların intikamını alacağına dair ipuçları serpilmiş: Bir Word dosyasını “silince” nasıl ana bellekte silinmiyorsa, öyle bir durum mu? İkinci sezonda acaba öğrenecek miyiz?