WiFi ve 140 vuruş
FATİH Projesi üzerine sizlerle paylaştığım görüşlerime, olumlu olumsuz birçok tepki geldi. Bunlardan ikisi, açıklık getirilmesi gereken konular. Biri telsiz erişim, diğeri insanların iletişim kurma yöntemlerinin sosyal medya alışkanlıklarına kayışı.
Telsiz iletişim insan sağlığına zararlı mı? Bu sorunun kesin bir yanıtı yok. İlaçların yan etkileri ya da gıda maddelerine yetiştirirken veya işlerken yapılan müdahalelerin de sonuçları benzer şekilde tartışmalı. Bir ilacı alarak bir sorundan kurtulurken acaba başkalarına kucak mı açıyoruz. Konu sağlık olunca, tüm soruların yanıtı da ne yazık ki, birkaç kuşak sonra kesinlik kazanacak. Peki olası tehlikeden nasıl korunuruz?
Eğer sağlığa bir zararı varsa, görece yüksek güce sâhip ve aşağı yukarı aynı frekans bölgesindeki cep telefonları (baz istasyonları değil, onları şakağınıza dayamıyorsunuz) en zararlı olanı (tekrar: eğer sağlığa bir zararı varsa). WiFi, buna göre çok masum. Üstelik, bunu şakağınıza da dayamıyorsunuz. 32cm ötede 32.000 kere daha az etki yapıyor. 4×4 MIMO, frekansı nedeniyle çok çok daha güvenli. Bu yazıyı hazırladığımda dağıtılmaya başlanan tabletlerde ne var, öğreneceğiz. Ama kimse bu sözlerimden “WiFi zararlıdır” veya cep telefonu, baz istasyonu zararlıdır gibi bir anlam çıkartmasın.
Gelelim 140 vuruşa. Kanımca, FATİH Projesiyle bir ilişkisi yok ama, “gidişat” içerisinde en zararlı olan olay bu. 140 karakter, müthiş bir oto-kısıt. Sizlerle görüşümü paylaştığım bu köşe, 2.000 vuruşluk. Çoğu zaman, bir düşüncemi, dayanakları ile birlikte sizlere aktarmakta zorlanıyorum. Yazılarımı 2.000 vuruşa kısaltmak için kıvranıyorum. 140 vuruşta, ancak slogan iletilebilir. Slogan ise düşünce değil sonuç paylaşır. Düşüncelerin paylaşılamaması, giderek düşünce yalnızlığına ve düşünememeye yol açar. Düşünemeyenler, dogmaların esiri olurlar. Halbuki, internetin bize getirdiği en büyük nimet, düşünceleri özgürce paylaşabilmek. Kişisel olarak 140 vuruşun karşısındayım. Kalıpları kıralım, kısıtları kaldıralım!