Yapay zekâ; ‘Dijital Türkiye’ ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin en büyük taşıyıcılarından…
Kamu, özel sektör, üniversiteler ve STK’lar arasındaki iş birliğinin geliştirilerek dijital dönüşüm ekosisteminin oluşturulması amacıyla ‘2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda, ‘Dijital Türkiye Endeksi’nin yer aldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, kamunun, sadece kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınmasından değil, kurumlar arası iş birliğini artırarak kamu verisinden daha fazla değer üretmeyi hedeflediği bir dönemde olduğumuzu vurguladı ve uluslararası ticaretin ‘veri temelli ekonomi’ye doğru evrildiğini kaydetti.
Dr. Ali Taha Koç, “Büyüyen veriyi değere dönüştürmek bizlerin elinde” değerlendirmesinde bulunarak konuşmasına başladı ve dijital teknolojinin hızlı gelişiminin, dünyanın uluslararası ticarete yaklaşım biçiminde değişikliklere neden olduğunu ve ‘veri temelli ekonomi’ye doğru evrildiğini vurgulayarak “Bu çerçevede uluslararası veri aktarımı artık ekonominin ve ticaretin önemli bir değeri ve gündemi haline geldi” yorumunu yaptı. 2020 yılında Avrupa vatandaşlarının kişisel verilerinin değerinin yılda yaklaşık 1 trilyon Avro’ya yükseleceğinin öngörüldüğünü dile getiren Koç, şunları aktardı: “Açık veri uygulamalarının artık sadece ülke sınırları içerisinde değil, birçok ülkenin bir araya gelerek destekledikleri açık veri ekosistemlerine doğru evrildiğini bilmekteyiz. Uluslararası veri aktarımlarının nasıl düzenleneceği konusundaki tartışma, dünyanın herhangi bir yerinde verilerin nasıl saklanacağı, işleneceği ve bunlara nasıl erişileceği gibi dikkate alınması gereken bir dizi önemli konuyu da beraberinde getiriyor. Her veri konuşur ve bir şeyler söyler. Verinin değere dönüşmesinde kullanılan önemli araçlardan birisi de yapay zekâ teknolojileridir. Yapay zekâ, elektriğin ve daha sonra internetin bugünkü modern hayata etkisi gibi yakın geleceğin büyük dönüşümünün öncüsü olacak. Bu öyle bir dönüşüm ki, hayatın her alanına sirayet ederek, olmazsa olmazlarımız arasındaki yerini alacak ve insanlığın geleceğini yeniden şekillendirecek. Yapay zekâ alanında olmazsa olmazımız; Türkiye’nin verisinden değer üretebilmek, yerli ve milli yazılımlar geliştirerek toplumumuza ve ekonomiye katkıda bulunabilmektir.” 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programında yer alan ‘Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi’ hazırlık çalışmalarına Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte devam ettiklerine dikkat çeken Koç, ‘Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi’nin; yapay zekâ teknolojileri alanında yol haritasını ortaya koyduğunu, kritik teknoloji alanlarına yönelik atılması gereken adımlarla yapay zekâ alanında nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesini ve toplumsal dönüşüm için yapılması gereken öncelikli çalışmaları içerdiğini vurguladı. Koç, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olan 2023 yılına doğru ilerlerken kritik teknolojilerin yerlileştirilmesiyle beraber toplumsal refahı artıracak dijital hizmetlerin yaygınlaştırılması, ülkemizin önemli öncelikleri hâline geldi” ifadesini kullanarak “Bu kapsamda; yapay zekâ alanı bir tercih meselesi olmayıp ‘Dijital Türkiye’ vizyonu ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ doğrultusunda kalkınma hedeflerimizin en büyük taşıyıcılarından biridir” dedi ve şunları ekledi: “Bu bakış açısıyla hazırladığımız ‘Ulusal Yapay Zekâ Strateji Belgesi’, yapay zekâ çağında ilk adımlarını atarken, ülkemizin nasıl bir yol izleyeceğinin yalın, gerçekçi, somut ve anlaşılır bir ifadesidir. Farklı teknolojilerin yakınsaması göz önünde bulundurularak toplumsal ve ekonomik ortak geleceğimize dair tasarımlar ve değerlendirmeler yapıldı. Ulusal politikalar ve uluslararası kuruluşların yapay zekâ strateji önerileri doğrultusunda ‘Ulusal Yapay Zekâ Strateji’mizde 6 stratejik öncelik belirlendi: Beşerî Sermayeyi Geliştirmek ve İstihdamı Artırmak, Araştırma, Girişimcilik ve Yenilikçilik Modellerini Desteklemek, Teknik Altyapıya ve Kaliteli Veriye Erişim İmkânlarını Genişletmek, Toplum ve Ekonomide Uyumu Hızlandıracak Düzenlemeleri Yapmak, Uluslararası ve İkili İş Birliğini Güçlendirmek, Kamu Yönetimi ve Özel Sektörün Yapısal ve İş Gücü Dönüşümünü Hızlandırmak.” “2021-2025 dönemini kapsayacak olan Strateji Belgesi, kurum ve kuruluşlarla yapılan görüşmeler sonrasında nihai taslak haline getirildi” vurgusunu yapan Koç, yakın zamanda kurumların görüşüne açılacağını kaydetti.
Günümüzde şirketlerin yaşam döngüsü, inovasyona ve yenilikçi teknolojilere adaptasyona bağlı
Yarının rekabetçi ekonomisinde var olabilmenin ancak zamanın getirdiklerini doğru yorumlayan çevik bir yönetişim anlayışıyla mümkün olacağını kaydeden Başkan Koç, “Dijital Dönüşüm Ofisi olarak temel amacımız, dijital teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi yoluyla, ekonomik ve sosyal refahın artırılmasına yönelik, insan, iş süreçleri ve teknoloji unsurlarında bütüncül bir dönüşümü gerçekleştirmektir” açıklamasını yaptı. Koç, artık günümüzde şirketlerin yaşam döngüsünün inovasyona ve yenilikçi teknolojilere adaptasyona bağlı olduğunun altını çizerek “Yapılan bir araştırmada bundan 50 yıl öncesine kadar bir şirketin ‘Standard & Poor’s 500 Endeksi’nde kalma süresi 61 yıl olarak hesaplanırken, bu rakam 1980’lerde 25 yıla, günümüzde ise 10’lu yıllara indi. Geçmişte listenin üst sıralarında yer alan ancak günümüzde sıralamadaki yerini koruyamayan şirketlerin; yeni fikirlere, yenilikçi teknolojilere açık olmadıkları ve müşteri ihtiyaçlarını görme konusunda geç kaldıkları için, dijitalleşme döneminde rekabetçi üstünlük sağlamakta zorlandıkları görülmekte. İşimizin geleceğinde otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimler neticesinde gelecek 10 yıl içerisinde Türkiye’de 3,1 milyon iş artışı yaşanacağı öngörülmekte. Başarabilmek için yetkinlik dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. En büyük yetkinlik gelişiminin, teknoloji yetkinliklerinde gerçekleşmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu ve “Dijital dönüşümün gerektirdiği becerilerin iş gücüne kazandırılması ve dijital ekonominin gerektirdiği şekilde dönüştürülmesine yönelik çalışmaları da sürdürmekteyiz” ifadesini kullandı.
‘Dijital Türkiye Endeksi’, dijital dönüşüm yönetişimini daha etkin hâle getirecek
“Sosyal ve ekonomik kalkınmanın itici gücü olan bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, toplumları dijitalleşme alanında hızla dönüştürmekte. Bu durum bilgi ve iletişim sektöründe erişim ve kullanımın ölçülebilmesi için güvenilir, kapsamlı ve karşılaştırılabilir istatistiklere olan ihtiyacı doğuruyor” değerlendirmesini yapan Başkan Koç, e-Devlet politikalarının etkinliğini ölçmeye yönelik sürekli ve sistematik bir kurgunun mevcut olmadığına dikkat çekerek “Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz!” dedi. “Yaşadığımız çağın en dikkat çeken özelliği, baş döndürücü bir hızla gelişen dijital teknolojiler ve bu teknolojilerin meydana getirdiği dönüşümlerdir” ifadesini kullanan Koç, şu noktaları vurguladı: “İşletmelerin hayatta kalmak için dijital olarak hızlı bir şekilde dönüştüğü ve rekabet gücünü artırmaya çalıştığı, kamunun, sadece kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınmasından değil, kurumlar arası iş birliğini artırarak kamu verisinden daha fazla değer üretmeyi hedeflediği, bireylerin dijital teknolojilerin kullanımına yönelik yetenek dönüşümlerini gerçekleştirmeye çalıştıkları bir dönemdeyiz. Şunu biliyoruz ki, küresel rekabet ve ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedefleri, tüm paydaşların iş birliği içerisinde çalışmasıyla gerçekleştirilebilir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimizin ilk kalkınma planı olan ‘11. Kalkınma Planı’nda, ülkemizin her alanda verimliliğini artırarak, ‘Milli Teknoloji Hamlesi’yle uluslararası düzeyde rekabet gücü kazanmasına yönelik daha fazla değer üreten bir ekonomik ve sosyal kalkınma süreci öngörülüyor. Bu doğrultuda, kamu, özel sektör, üniversiteler ve STK’lar arasındaki iş birliğinin geliştirilerek dijital dönüşüm ekosisteminin oluşturulması amacıyla ‘2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında’ ‘Dijital Türkiye Endeksi’nin hazırlanması yer almakta. Gelişen yenilikçi teknolojiler ve toplumsal talepler doğrultusunda, kamuda veriye dayalı etkin karar alma süreçlerini ve kurumlar arası iş birliğini geliştirerek, kamu sektörünün etkinliğini, şeffaflığını ve verimliliğini artırmamıza katkı sağlayacak ‘Dijital Türkiye Endeksi’; merkezi ve yerel yönetimler düzeyinde etkin, etkili ve vatandaş odaklı kamu yönetim sisteminin dijitalleşmesini hızlandırarak, kullanılabilirlik ve bulunabilirliği artıracak, proaktif hizmet sunumunu destekleyerek, dijital dönüşüm yönetişimini daha etkin hâle getirecektir.”
‘Çevrim İçi Hizmet Endeksi’nde 22’nci, ‘e-Katılım Endeksi’nde 23’üncü sıraya yükseldik
“Dijitalleşmenin hızla hayatımıza girdiği günümüzde bizler bu değişime nasıl uyum sağlayacağız?” sorusunu gündeme getiren Koç, “‘11. Kalkınma Planı’nda, ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ ile, uluslararası düzeyde rekabet gücü kazanılmasına yönelik bir ekonomik ve sosyal kalkınma süreci öngörülmekte. Bu doğrultuda ‘11. Kalkınma Planı’nda kritik teknoloji alanları olarak belirlenen yapay zekâ, nesnelerin interneti, büyük veri, kuantum ve siber güvenlik alanlarında, Dijital Dönüşüm Ofisi olarak insan gücü, altyapı ve özel sektör kapasitesinin artırılmasına yönelik tüm paydaşlarla iş birliği içerisinde çalışıyoruz” değerlendirmesinde bulundu ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yürütülen çalışmalarımızın neticesinde ülkemiz uluslararası endekslerde büyük başarılara imza atmakta. Ülkemiz, temmuz ayı sonunda yayımlanan ‘Birleşmiş Milletler 2020 yılı e-Devlet Gelişmişlik Endeksi’nde; 193 ülke arasında, ‘Çevrim İçi Hizmet Endeksi’nde 22’nci, ‘e-Katılım Endeksi’nde ise 23’üncü sıraya yükseldi. 23 Eylül tarihinde yayımlanan ‘AB 2020 Yılı e-Devlet Endeks Çalışmaları’nda ise ‘Kullanıcı Odaklılık’ başlığında 36 ülke arasından 4’üncü oldu. Bu başarı yalnızca kullanıcı odaklılıkla sınırlı değil. ‘Temel Altyapılar’ kategorisinde 21. sıradan 9. sıraya, ‘Şeffaf Devlet’ kategorisinde 26. sıradan 14. sıraya, ‘Sınır Ötesi Hizmet Sunumu’nda 31. sıradan 22. sıraya olmak üzere, endeksin genelinde 26’ncı sıradan 13’üncü sıraya yükselmiş bulunmaktayız. Fransa ülkemizin ardından 14’üncü, İngiltere 22’nci ve Almanya 26’ncı sırada yer almakta. Amacımız; tüm paydaşların desteğiyle, bu tür endekslerde ilk 10 sıra içerisinde yer almak ve bunu sürdürülebilir kılmak.”
Açık devlet verisi portali olan ‘veri.gov.tr’nin yazılım altyapısı tamamlandı
“Artık sadece kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınmasından değil, kamu verisinden daha fazla değer üretmeyi konuşma zamanımız geldi” ifadesini kullanan Dr. Ali Taha Koç, “Covid-19 salgınıyla birlikte hız kazanan dijitalleşme sürecine bağlı olarak veri üretimi ve kullanımı her geçen gün artmakta. Dijital Dönüşüm Ofisi olarak, gelişen yenilikçi teknolojiler ve toplumsal talepler doğrultusunda, kamuda veriye dayalı etkin karar alma süreçlerini oluşturmak ve kurumlar arası iş birliğini ivedilikle geliştirmemiz amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Başlangıç olarak, kamu kurumlarımızın tüm uygulama, platform ve altyapı katmanlarında kullandıkları verilere ilişkin standart ve tanımlamaların yer alacağı ‘Ulusal Veri Sözlüğü’ çalışmalarını başlattık. Kamunun operasyonel verimliliğini artıracak ‘Ulusal Veri Sözlüğü’ sistemi yazılım altyapısı “https://uvs.gov.tr” adresi üzerinden hizmet vermeye başladı. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, kamu verilerinden değer üretmek ve bu çerçevede sosyal ve ekonomik kazanımlar elde etmek maksadıyla, söz konusu verilerin açık devlet verisi olarak kamuyla paylaşılabilmesi için ‘Açık Veri Portali’ üzerinde çalışmakta. Kamu verilerinin açık devlet verisi olarak paylaşılabilmesi süreçleri teknik, yasal ve organizasyonel bir dizi süreci barındırıyor. ‘Açık Veri Projesi’ kapsamında yürütülen açık devlet verisi portali olan ‘veri.gov.tr’nin yazılım altyapısı tamamlandı” açıklamasını yaptı.
Gazi Üniversitesi ile birlikte ‘Türk Beyin Projesi’ geliştirildi
“Stratejinin yanı sıra, pandeminin etkisinin azaltılması, virüsün tedavisi ve toplumun konu üzerinde bilgilendirilmesi amacıyla sağlık çalışanlarımız ve üniversitelerimizle iş birliği içerisinde yapay zekâ destekli yenilikçi çözümler üzerinde de çalışıyoruz” diyen Koç, Gazi Üniversitesi ile birlikte yapay zekâ algoritmalarıyla MR görüntülerinin saniyeler içinde değerlendirilmesine imkân sağlayan ‘Türk Beyin Projesi’ni geliştirdiklerinin altını çizdi. Başkan Koç, şu bilgileri verdi: “OECD ülkelerinde her yıl ortalama 1000 kişiye 52 MR çekilirken, Türkiye’de her 1000 kişi için 119 MR çekiliyor. Yani OECD ülkeleri arasında kişi başına en fazla MR tetkiki yapılan ülke Türkiye. Amacımız sağlık personellerimizin yerini alacak değil onlara yardımcı olacak bir sistem geliştirmekti. Bu projede; beyin tümörü olan hastaların MR’ları incelenerek yapay zekâ algoritmalarının geliştirilmesi sağlandı. Yapılan çalışma Gazi Hastanesi sistemine entegre edilerek halihazırda hastaların tanılarında kullanılabilmekte. Bu yönüyle hayata geçmiş ülkemizdeki ilk proje olup; doktorların yerini almak yerine, doktorların işlerini kolaylaştırmak adına hizmete sunulmuş bir ‘Karar Destek Sistemi’ vazifesi görüyor. Benzer şekilde ‘Akciğer Grafilerinden Covid-19 Tespiti’ projesinin ise deneyleri bitmiş olup ürünleştirme aşamasında. Aynı zamanda, mamografi çekimlerinden ‘Meme Kanseri Tespiti’ ve bilgisayarlı tomografi görüntülerinden ‘Mide Kanseri Sınıflandırması’ üzerine çalışmalarımız devam etmekte. Günümüz bilgisayarlarından farklı olarak modern kuantum fiziği temelinde oluşturulan kuantum bilgisayarlarla büyük verinin işlenme süreci hızlanacak ve bunun yanı sıra, bazı yapay zekâ algoritmaları için üstel hızlanmalar tahmin edilmektedir ki bu, daha öncesinde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan işleri mümkün kılabilecek ve kolaylaştırabilecek. Yakın zamanda, yapay zekâ, kuantum hesaplamanın yeteneklerinden faydalanacak ve bu birlikteliğin neticesi daha hızlı ve sağlam yapay zekâ sistemleri olacaktır.”
‘Kuantum Bilişimi’ne yatırım yapılması zorunlu
“Sahip olduğumuz verinin güvenliği bizim için sınırlarımızın güvenliği kadar önemli ve önceliklidir” ifadesini kullanan Koç, “Sosyal medya ve iletişim araçları üzerinden yayılan sahte veya manipüle edilmiş bilgi ve belgeler, toplumsal olayların tetiklenmesine ve kamu düzenini bozabilecek olaylara sebep olabilmekte. Bu nedenle veri mahremiyetine büyük önem vermemiz ve dijital altyapılarımızın güvenliğini sağlamamız elzemdir. Yüksek veri ve trafik yoğunluğu, uygulama çeşitliliği ve her şeyin birbirleriyle haberleşmesi gibi ihtiyaçlar 5G haberleşme ağlarını ortaya çıkardı. Benzer doğrultuda 6G haberleşme ağlarının da, klasik veri haberleşmesi dışında ortam bilgisi kullanarak haberleşme kalitesini artıracak bir tasarıma sahip olacağı öngörülüyor. Bütün bunlar devasa verilerin, daha hızlı ve daha kaliteli bir şekilde iletişim ortamına aktarılması anlamına geliyor. Haberleşme sistemleri üzerinden iletilen toplam veri miktarının ve haberleşecek cihaz sayısının sürekli artıyor oluşu, veri akış ve analiz hızını kaldırabilecek ‘Kuantum Bilişimi’ne yatırım yapılmasını zorunlu kılmakta. Bu alandaki teknolojik yatırımlar, özellikle veri ekonomisinde çok ciddi sıçramalar yaşanmasında ve ülkemizin dünya ile rekabetinde önemli bir rol oynayacak. Haberleşme sistemleri üzerinden iletilen toplam veri miktarının ve haberleşecek cihaz sayısının sürekli artıyor oluşu, siber güvenlik ihtiyacını çok daha önemli bir noktaya taşıdı. Kuantum teknolojisinin kriptografik sistemlere yönelik saldırılar dışında yapay zekâ ve makine öğrenmesi gibi alanlarda kullanımının siber saldırılar için hedef seçimi, olası etkilerin önceden değerlendirilmesi, en uygun saldırı yönteminin ve zamanının belirlenmesi gibi alanlarda yakın gelecekte siber güvenlik alanında köklü değişimlere sebep olacağını öngörmek hiç zor değil” şeklinde konuştu.
Uydu-5G entegrasyonunun şebeke işletimiyle verinin iletilmesi, büyük bir paradigma değişikliği
Dr. Ali Taha Koç, gökyüzünde dengeleri değiştirecek Türksat 5A uydusunun aralık ayında SpaceX tarafından uzaya gönderileceği haberini vererek “TÜRKSAT 5A uydusunun haberleşme modülü teslim alınıp servis modülüyle birleşimi sağlandı” dedi. “Türkiye’nin aktif uydu filosundaki dördüncü uydu olacak olan Türksat 5A’nın hizmete girmesiyle, yayıncılık alanının yanı sıra ülkemiz, Orta Doğu, Avrupa, Kuzey Afrika ve Güney Afrika’yı kuşatan kapsama alanına da sahip olacaktır” açıklamasını yapan Koç, şu detaylara da vurgu yaptı: “4G insanlar için yapılmış son teknoloji iken, 5G’nin odağında nesneler olacak. Bütün nesnelerin konuşabildiği bir döneme doğru gidiyoruz. Yakın gelecekte çevrimiçi olacak milyarlarca cihazın ürettiği artan veri talebini karşılamak için yeni nesil iletişim altyapısı olan 5G teknolojileri kullanılacak. Uydu-5G entegrasyonuyla da cep telefonları doğrudan uyduya bağlanabilecek, her yerden kesintisiz iletişim ve hassas konum tespitinin yanında uzay veri merkezi ve uzay mobil şebekeleri gibi şimdiye kadar görülmemiş servisler de hayatımıza girecek. Uydu-5G entegrasyonunun şebeke işletimiyle verinin iletilmesi, depolanması ve korunması, çok büyük bir paradigma değişikliği anlamına gelmekte. Bugün artık gücün belirleyicisi, sahip olunan veri ve bunları işleme kabiliyetidir. Bu nedenle dijital çağda sadece veriye değil, veriden değer üretmeye odaklı bir yönetişim anlayışıyla çalışmaktayız.” Koç, konuşmasını şöyle noktaladı: “Sayın Cumhurbaşkanımız her fırsatta, Türkiye’nin dijital dünyada çok önemli bir yere sahip olduğunu dile getirerek, yüksek teknolojiye dayalı ürünleri tasarlayan, geliştiren, üreten ve tüm dünyaya satan bir Türkiye için hep birlikte daha çok çalışmamız gerektiğinin altını çizmekte. Çalışma şeklimizde köklü bir dönüşüm yaşıyoruz. Şunu asla unutmamalıyız ki bu hepimizin geleceği… Sürdürülebilir kalkınma ve büyüme hedeflerimize ulaşabilmek için dijital geleceğimizi hep birlikte oluşturalım.”
‘Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’ sürekli geliştirilerek uzun vadede ülkemiz için kılavuz olacak
“Siber güvenlikte yeterli olgunluğa erişip, iş gücü, teknoloji, organizasyonel yapı ve yasal düzenlemelerde atılacak doğru adımlarla yıkıcı etkilerden uzak durmak mümkündür” çıkarımını yapan Dr. Ali Taha Koç, “Bildiğiniz gibi kamu kurum ve kuruluşları ile kritik altyapı niteliğinde hizmet veren işletmelerin bilgi ve iletişim güvenliği kapsamında genel olarak alması gereken tedbirleri belirlemek için 6 Temmuz 2019 tarihinde ‘Bilgi ve İletişim Güvenliği Tedbirleri konulu 2019/12 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ yayımlandı. 21 maddeden oluşan Genelge içeriğinde; kritik bilgi ve verilerin saklanma esaslarından kodlu ve kriptolu haberleşmeye, sosyal medya üzerinden gizlilik dereceli verilerin paylaşımından elektromanyetik yayılım güvenliğine, endüstriyel kontrol sistemleri güvenliğinden internet değişim noktasına kadar birçok konuda alınması gereken tedbirler yer almakta. Yayımlanan Genelge doğrultusunda kamu kurumları ve kritik altyapı hizmeti veren işletmelerce uyulması gereken ‘Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’ni 27 Temmuz 2020 tarihinde yayımladık. Ana hedefimiz; bilgi sistemlerinde karşılaşılan güvenlik risklerinin azaltılması. Özellikle gizliliği, bütünlüğü bozulduğunda milli güvenliği tehdit edebilecek kritik türdeki verilerin güvenliğinin sağlanması gerekmekte. Bu rehber, yasal düzenleme boyutunda ülke çapında bilgi güvenliği seviyesini artırmaya yönelik önemli bir adım oldu. ‘Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’ sürekli geliştirilerek uzun vadede ülkemiz için kılavuz olacak. Rehberin yeni versiyonunda kuantum da yer alacak” şeklinde konuştu.
‘Pozitif Siber Güvenlik Yaklaşımı’ teknolojiye yön veren bir ülke olabilmemiz için oldukça önemli
“Dijital Dönüşüm Ofisi olarak gelişen teknolojilerin ortaya çıkardığı siber güvenlik risklerinin yanında, bu teknolojilerin savunma amacıyla kullanılmasının oluşturacağı fırsatların da göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz ve bunu ‘Pozitif Siber Güvenlik Yaklaşımı’ olarak adlandırıyoruz” açıklamasını yapan Dr. Ali Taha Koç, “Siber uzayda güç sahibi olabilmek için yenilikçi teknolojilerin önem kazandığı çağımızda ‘Pozitif Siber Güvenlik’ yaklaşımıyla bugünden atacağımız adımlar ve alacağımız önlemler, yarının dünyasında teknolojiyi takip eden değil teknolojiye yön veren bir ülke olabilmemiz için oldukça önemlidir” şeklinde konuştu. Koç, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemizin siber tehditlerle mücadele edebilmesi amacıyla, ciddi bir savunma ve karşı tedbir geliştirme kapasitesine ihtiyacı bulunmakta. Bu yeteneğin geliştirilmesi için kurumlar arası iş birliğini de dikkate alan bütüncül bir siber güvenlik yaklaşımının benimsenmesi büyük önem arz ediyor. Bu noktada, farkındalığı yüksek ve nitelikli insan kaynağı kapasitesinin artırılması büyük önem taşımakta. Diğer yandan yerli ve milli olmanın yanı sıra uluslararası rekabet gücü yüksek ürünlerin geliştirilmesi elzemdir. Yerli ve milli siber güvenlik teknolojilerimizin gelişmesi ve uluslararası pazara ulaşması konusunda tüm paydaşlara önemli görevler düşüyor. Öncelikle kendi dijital altyapılarımızda, bu yerli ve milli çözümlerin tercih edilmesi önem taşımakta.” Koç, “Siber güvenliğin en zayıf halkası insandır” değerlendirmesini yaparak bu halkayı güçlendirmenin yolunun da siber güvenlik bilincine sahip bireyler yetiştirmekten geçtiğinin altını çizdi ve şu bilgileri aktardı: “Bu alanda ‘81 İlde 81 Siber Kahraman Projesi’, siber güvenlik eğitimleri, ‘Hackİstanbul’ ve ‘HackZeugma’ gibi yarışmalar, ‘Dijital Tayfa’ çizgi filmi, kamu spotları ve sosyal medya paylaşımlarıyla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Teknofest’te, Ofis olarak 81 Siber Kahraman standımızda verdiğimiz siber güvenlik eğitimleri ve düzenlediğimiz ‘Hackİstanbul’ ve ‘HackZeugma’ yarışmaları büyük bir farkındalık oluşturdu. Bu seneki yarışmamıza 38 ülkeden 1400 yarışmacı katıldı. Tüm dünyadan gelen ‘hacker’lar geçen sene olduğu gibi bu sene de Teknofest’in sınırlarını zorladılar. Teknofest’ten çıkan bir diğer başarı örneği Grizu263. Gençler tarafından kurulan ve Teknofest model uydu yarışması birincisi olan Grizu263, ABD’de düzenlenen model uydu yarışmasında dünya ikinciliği elde ederek Türkiye’deki gençlerin uluslararası platformda da ne kadar kabiliyetli çözümler ortaya koyabileceğini hepimize kanıtlamış oldu. Grizu263 tarafından geliştirilen 250 gramlık cep uydusu, geçtiğimiz günlerde SpaceX’in ilk astronotlu uzay uçuşunu gerçekleştiren Falcon9 roketleri ile Aralık 2020’de yörüngeye çıkarılacak. Aslında bu başarılı örnekler, iş modelimizde ‘nereye ve nasıl gidilmesi’ gerektiği sorusuna çok net yanıt vermiş oluyor. Yeter ki genç girişimcilerimize güvenelim ve birlikte adım atalım! Diğer yandan MEB ile birlikte düzenlediğimiz ‘Siber Zekâ Bilgi Yarışması’yla da öğrencilerimizin siber farkındalık düzeylerini artırmayı hedefliyoruz. Hedefimiz her ilimizden bir siber kahraman çıkartmak.”
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç