Yapay zeka, seçim gündeminde de yerini alıyor
Yapay zeka, birçok ülkede farklı uygulama alanlarıyla seçim kampanyalarında kendine daha fazla yer buluyor. 2016’daki ABD seçimleri ve İngiltere’nin Brexit oylaması gibi süreçlerde sahte ve bot hesapların yarattığı manipülatif etkilerin yapay zeka yardımı ile daha da artması beklenirken, bu konularda alınabilecek önlemler için de yapay zekadan faydalanmak mümkün.
Yapay zeka odaklı sürdürülebilir teknolojiler geliştiren Cerebrum Tech’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Yapay zekada dil modellemeleri alanında yaşanan son gelişmelerle birlikte sosyal medyada bot hesap oluşturmak ve sahte haber üretmek oldukça kolaylaştı. ChatGPT gibi uygulamaları kullanarak daha doğal, etkileşim alabilecek paylaşımlar üretilebiliyor. Deepfake teknolojisiyle üretilen sahte videolar, manipülatif bilgiler dakikada onlarca, yüzlerce paylaşım yapabilen bot hesaplar aracılığıyla hızla yaygınlaşabilir. Örneğin, 2016’daki ABD seçimleri öncesindeki iki aylık süreçte 36 bin otomatik hesap üzerinden 288 milyon kez retweet edilen 1,4 milyon paylaşım yapıldığı raporlara yansıdı. Bu paylaşımlar hemen sonrasında silindiği için fark edilmesi zorlaşıyor. Buna karşın bu paylaşım trafiğinin ve sahte hesapların tespit edilmesi için de yine yapay zekadan faydalanmak mümkün. Büyük veriyi analiz etmekte sağladığı olanaklar ile yapay zeka, dezenformasyona karşı mücadelede katkı da sağlayabilir” dedi.
Farklı ülkeler, farklı deneyimler
Yapay zekanın birçok ülkede farklı uygulama alanlarıyla seçim kampanyalarında da daha fazla kullanıldığını söyleyen Dr. Erdem Erkul, “Yapay zeka seçmen kitlesini analiz etmekte ve seçim kampanyalarında önemli avantajlar sağlayabiliyor. Örneğin; 2022’de Güney Kore’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet adayı Yoon Suk-yeol’un yapay zeka destekli dijital avatarı kısa sürede 7 milyondan fazla genç seçmenle metaverse ortamı üzerinden buluşarak konuştu. Yanıtları gazete manşetlerine taşınan Yoon Suk-yeol bu destekle seçimi kazandı. ABD’de ise Demokrat Parti’nin seçmenlerin sosyal medyadaki siyasi eğilimlerini analiz ederek yaklaşan seçimler öncesi kampanya finansmanı için yapay zeka yardımıyla kişiselleştirilmiş mektuplar yazdığı basına yansıyan haberler arasında. Öte yandan yapay zeka sadece seçim kampanyalarında değil seçim ve sandık güvenliği anlamında da fırsatlar sunabilir. Örneğin yapay zeka destekli uygulamalar oy verme işlemlerinde kişisel asistan olarak görevlendirilebilir, sandık sonuçlarının takip edilmesinde hız kazandırabilir, geçmiş seçim sonuçlarıyla karşılaştırmalı analiz ortaya koyabilir, olağandışı durumların takibini kolaylaştırabilir” değerlendirmesini yaptı.
Çin merkezli bir mobil oyun şirketinin CEO’luk görevine atanan “Tang-Yu” isimli yapay zeka robotunu anımsatan Dr. Erkul, benzer uygulamanın siyaset dünyasında da yansıma bulduğunu dile getirerek, “Yeni Zelanda’da 2018 yılında yapılan seçimlerde “SAM” adı verilen uygulama dünyanın ilk yapay zekalı siyasetçisi olarak siyaset tarihe geçti. SAM’in iddiası zaman, yer kısıtlaması olmadan her an vatandaşların sorunlarını dinleyebilmesi. SAM ilk kullanıma girdiği günden bu yana hâlâ internet sitesi üzerinden seçmenlerin taleplerini dinliyor ve çözümlerini paylaşıyor. 2018 Rusya seçimlerinde de Yandex yapay zekası “Alice”i yaratarak seçimlere katılmasını sağlamıştı. Alice o seçimlerde Rus vatandaşlarından yaklaşık 25 bin oy aldı. Muhalif söylemler hakkında fikri sorulan Alice’in bu fikirleri dile getirenlerin cezalandırılması gerektiğini söylemesi ise tepki çekmişti. Japonya’da ise yapay zeka ile belediye seçimlerinde karşılaştık. Japonya’nın başkenti olan Tokyo’nun Tama ilçesinde belediye başkanlığı yarışına giren “Mitchihido Matsuda” ismi verilen yapay zeka uygulaması 4 bin oy alarak 3’üncü sırada yer aldı. Matsuda’nın seçim vaadi ise 100 kişiden 99’unun yönetiminden memnun kalacağı idi” bilgisini verdi.
Regülasyonlarda yapay zeka gündeme alınmalı
Tüm dünyada yapay zekaya yönelik regülasyon tartışmalarının hız kesmeden sürdüğünü vurgulayan Dr. Erdem Erkul, Türkiye’de de kanun yapıcıların geç kalınmadan yasal düzenlemeleri gündeme alması gerektiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu konuda ABD ticari açıdan faydacı bir yaklaşım sergilerken, AB tarafında ise kişilik hakları ve veri güvenliğinin gözetilmesi yaklaşımı ağır basıyor. Çin’de ise toplanacak verilerin kullanıcıya açıkça belirtilmesi ve onay alınması şartı bulunuyor. Yapay zeka teknolojisi temelli uygulamaların yasaklanması, bu teknolojilerin potansiyelinden tamamen yararlanmamızı engelleyebilir. Bu nedenle tamamen yasaklanmasına karşıyım ama düzenlemelerin olması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizin böyle bir durumda, uygulamaları /ürünleri/ hizmetleri tamamen yasaklamak yerine yapay zekalı araçlara ve hizmetlere ilişkin bir yasal çerçeve oluşturmasının, yapay zekanın bizlere sağlayacağı kolaylıklardan da yararlanmamıza daha fazla olanak sağlayacaktır. Bu ve benzeri uygulamaların etik, adil ve güvenli bir şekilde kullanımını teşvik eden politikalar geliştirilir ise herkes için daha faydalı olabileceğini düşünüyorum.”