Yapay zeka ve otomatik çeviri, dil öğrenme ihtiyacının yerini almayacak
British Council ve Öğrenimde Dijital İnovasyon Araştırma Enstitüsü tarafından, dünya çapında 1.348 İngilizce öğretmeni arasında İngilizce öğretiminde yapay zeka kullanımı ve uygulamalarına ilişkin görüşleri araştıran rapor yayınlandı. Öğretmenler arasında en yaygın kullanılan yapay zeka destekli araçların dil öğrenme uygulamaları olduğu ortaya çıkarken, katılımcıların yüzde 51’i yapay zekanın öğretmenler olmadan İngilizce öğretebileceğinden şüphe duyuyor.
Birleşik Krallık’ın kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatlarından sorumlu uluslararası kuruluşu British Council ve Öğrenimde Dijital İnovasyon Araştırma Enstitüsü (ODUGlobal, Old Dominion University, ABD) tarafından geliştirilen ‘İngilizce öğretiminde yapay zekâ: Geleceğe hazırlık’ başlıklı araştırma, dünya çapında İngilizce öğretiminde ve öğreniminde yapay zekanın kullanımını inceledi ve 118 ülke ve bölgeden 1.348 İngilizce öğretmeninden İngilizce öğretiminde yapay zekanın kullanımına ilişkin yanıtlar topladı. Literatür taraması, anket ve nitel görüşmelerden oluşan rapor, yapay zekanın şu anda İngilizce öğrenimi ve öğretiminde nasıl kullanıldığına, mevcut araştırmaların nereye odaklandığına ve öğretmenlerin ve diğer kilit paydaşların hızla gelişen yapay zeka teknolojilerinin ortaya çıkışı ve uygulanması hakkında nasıl hissettiklerine dair derinlemesine bir analiz içeriyor.
Öğretmenlerin yapay zeka kullanımları için eğitim gerekiyor
Yapılan ankete göre, İngilizce öğretmenlerinin yüzde 60’ı yapay zeka ve otomatik çevirinin sonunda dil öğrenmeyi gereksiz hale getireceği görüşüne katılmıyor. Birçok katılımcı ise dillerin derin kültürel, sosyal ve duygusal yönlerini ve insan etkileşiminin kalıcı değerinin yapay zeka ile değiştirilemeyeceğini vurguluyor.
Yapay zekaya rağmen dil öğrenmeye devam etme ihtiyacı doğrultusunda, İngilizce öğretmenlerinin yüzde 70’i öğrencilerin bu araçların yardımı olmadan İngilizce yazabilmeleri ve özerk yazma becerilerini geliştirmeleri gerektiği konusunda hemfikir. Öğretmenlerin yeni öğrenme ortamındaki rolüne gelince, katılımcıların yüzde 51’i yapay zekanın 2035 yılına kadar öğretmen olmadan İngilizce öğretebileceğine şüpheyle yaklaşıyor ve ‘gerçek’ eğitimcilerin önemini vurguluyor.
Katılımcıların yüzde 80’i ayrıca, dünyadaki farklı İngilizce çeşitlerinin öğrenilmesini desteklemek, dil öğreniminde kapsayıcılığı ve gerçekçiliği kolaylaştırmak ve öğretmenleri endişelendiren standardizasyon ve verimlilik sorunlarını azaltmak için yapay zekanın geliştirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Ankette yer alan ifadelerin büyük çoğunluğunda öğretmenler tarafından dile getirilen tarafsızlık, uzmanlara göre İngilizce öğretiminde yapay zekanın ortaya çıkışının yarattığı belirsizliği gösteriyor. Öğretmenlerin yalnızca yüzde 20’si yapay zekayı öğretimde kullanmak için yeterince eğitimli olduğunu, yüzde 54’ü ise bu alanda yetersiz eğitim aldığını düşünüyor.
Yapay zeka, İngilizce eğitim materyallerinin oluşturulmasına katkı sağlıyor
‘İngilizce öğretiminde yapay zeka: Geleceğe hazırlık’ araştırmasında yer alan ankette, danışılan öğretmenlerin görüşlerine ek olarak, İngilizce öğretmeninin İngilizce öğretim çalışmalarında yapay zekayı nasıl kullandıkları hakkında da bilgi toplandı. Öğretmenler tarafından en yaygın olarak kullanılan yapay zeka destekli araçlarının dil öğrenme uygulamaları (yüzde 48), dil oluşturma yapay zekası (yüzde 37) ve sohbet robotları (yüzde 31) olduğu ortaya çıkıyor. Bununla birlikte, katılımcıların yüzde 24’ü listelenen yapay zeka araçlarından hiçbirini kullanmadıklarını bildiriyor.
İngilizce öğretiminde yapay zekanın en yaygın kullanım alanlarına bakıldığında ise katılımcıların yüzde 57’si yapay zekayı materyal oluşturmak için kullanırken bunu, öğrencilerin İngilizce pratik yapmalarına yardımcı olmak (yüzde 53) ve ders planları oluşturmak (yüzde 43) takip ediyor. Bununla birlikte, katılımcıların yüzde 18’i yapay zekayı bu amaçların hiçbiri için kullanmadıklarını söylüyor. Bu da yine yapay zeka konusunda eğitim eksikliği ve İngilizce öğretiminin bugünü ve geleceği üzerindeki etkisi konusundaki belirsizlikle bağlantılı olabileceği görüşünü destekliyor.