Yatırımların merkezinde ‘sürdürülebilirlik’ olacak
Deloitte iş dünyasındaki liderlerin iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusundaki endişelerini ve harekete geçme seviyesini ölçmek amacıyla 24 ülkede 2 binden fazla üst yönetici ve CxO ile bir araştırma yaptı. 2023 CxO Sürdürülebilirlik Raporu’na göre şirketlerin üst yöneticileri, küresel belirsizlik ortamında iklim değişikliğini kuruluşları için en önemli öncelikleri olarak görüyor. Birçok CxO, iklim değişikliğini, inovasyon, yetenek için rekabet ve tedarik zinciri zorluklarıyla birlikte önlerindeki ilk üç sorun arasında değerlendiriyor. CxO’ların yüzde 75’i kuruluşlarının geçtiğimiz yıl sürdürülebilirlik yatırımlarını artırdığını, yüzde 20’si ise yatırımlarını ‘önemli ölçüde’ artırdığını belirtiyor. Araştırmadan öne çıkan başlıklar şöyle:
– Katılımcıların neredeyse tamamı iklim değişikliğinin sonuçlarının, geçen yıl içinde kuruluşlarını bir şekilde etkilediğini belirtiyor. CxO’ların yüzde 82’si iklim değişikliğinden kişisel olarak etkilendiğini ifade ediyor.
– Endişelere rağmen, liderlerin yüzde 78’i dünyanın iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için yeterli adımları atacağı konusunda iyimser ve yüzde 84’ü iklim değişikliği hedeflerine ulaşırken küresel ekonomik büyümenin de sağlanabileceği konusunda hemfikir.
– CxO’lar şirketlerini etkileyen en önemli sorun olarak ‘kaynak kıtlığı/kaynak maliyeti’ni gösteriyor (yüzde 46). Katılımcıların yüzde 45’i ‘iklim değişikliğiyle ilgili değişen tüketim kalıpları veya tercihleri’ ve yüzde 43’ü ‘emisyonların düzenlenmesini’ şirketlerini etkileyen diğer sorunlar olarak sıralıyor.
– Yöneticilerin üçte biri iklim değişikliğinin çalışanlarının fiziksel (yüzde 37) ve ruhsal (yüzde 32) sağlığını olumsuz etkilediğini belirtiyor.
– Araştırma, şirketlerin iklim değişikliği konusunda harekete geçmeleri için paydaş gruplarından yoğun bir baskı hissettiklerini ortaya koyuyor. CxO’ların yüzde 68’i, yönetim kurulu üyeleri ve yönetim, düzenleyici kurumlar ve hükümetler, tüketiciler ve müşteriler gibi gruplardan büyük ya da orta derecede baskı hissettiklerini belirtiyor. Şirketler, ayrıca, hissedarların ve yatırımcıların (yüzde 66), çalışanların (yüzde 64) ve toplumun da (yüzde 64) baskısını hissediyor.
– Üst yöneticilerin yarıdan fazlasına göre, çalışanların iklimle ilgili yarattığı baskı, şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili eylemlerini artırmasını sağlıyor. CxO’ların yüzde 65’i ise değişen düzenleyici ortamın, şirketlerin iklim konusunda daha fazla aksiyon almasını sağladığını belirtiyor.
– Şirketlere iklimle ilgili nasıl harekete geçtikleri sorulduğunda, yüzde 59’u daha sürdürülebilir malzemeler kullandığını, yüzde 59’u enerji kullanımı verimliliğini artırdığını, yüzde 50’si çalışanlarını iklim değişikliği konusunda eğittiğini ve yüzde 49’u da iklim dostu yeni ürün veya hizmetler geliştirdiğini söylüyor.
– Şirketler ayrıca iklim değişikliğine uyum çalışmalarını da hızlandırıyor. Yüzde 43’ü şirketlerini iklim değişikliğine daha dayanıklı hale getirmek için uygun değişiklikleri yapıyor; yüzde 40’ı aşırı hava risklerine karşı sigorta satın alıyor, yüzde 36’sı aşırı hava olaylarından etkilenen çalışanlara mali yardım sağlıyor.
Ölçüm ve maliyet engeli
– Belirli grupların iklim değişikliğini ele alma konusunda ne kadar ciddi olduğu sorulduğunda, CxO’ların sadece yüzde 29’u özel sektörün ‘çok ciddi’ olduğuna inandığını ifade ediyor. CxO’ların dörtte biri çevresel etkiyi ölçmenin zorluğunun ve sürdürülebilirlik çabalarının maliyetinin iklim eyleminin önündeki en önemli engeller olduğunu belirtiyor.
Deloitte Türkiye Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Murat Günaydın, iklim değişikliğinin, iş gündeminin kalıcı bir parçası olmaya devam edeceğini söyledi ve raporu şöyle değerlendirdi:
“İklim değişikliğini ele alma ve karbondan arındırılmış bir ekonomiye doğru sorumlu bir yol paylaşma ihtiyacı konusunda iş dünyasında artan bir uyum var. Araştırma bize şunu gösteriyor; belirsizliğin, aksaklıkların ve birbiriyle yarışan zorlukların devam ettiği bir yılda iklim değişikliğinin yarattığı tehditler, ekonomik endişelerden sonra en önemli sorun olarak ikinci sırada yer aldı. CxO’ların çoğunluğu dünyanın, iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için yeterli adımları atacağı konusunda iyimserliğini koruyor ve harekete geçmekle ilgili aciliyet duygusuna katılıyor. İyi haber şu ki, 2023’teki ekonomik döngünün belirsizliğine rağmen üst yöneticiler, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği girişimlerine yatırım yapmaya kararlı. Araştırmanın sonuçları CxO’ların hem şirketlerinin hem de küresel ekonominin iklim hedeflerine ulaşırken ve sera gazı emisyonlarını azaltırken büyümeye devam edeceklerine inandıklarını gösteriyor.”