Yazılım için yeni dış tedarik modeli: SaaS
Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız SaaS, bilişim dünyasında bir yazılım tedarikçisinin, ürettiği yazılımı birden çok işletmeye kiralamak suretiyle kullandırmasını ifade eden, bir yazılım dış tedarik modeli. Aynı zamanda iş dünyasında ve ekonomide meydana gelen belli değişim ve eğilimlerin sonucunda yeni oluşan bir pazar. Bu yeni model, kimine göre pek çok avantajı beraberinde getiriyor kimine göre özelleştirmeye uygun olmaması nedeniyle dezavatanj yaratıyor. Farklı görüşler hakim olsa da çoğunluk bu modelin gelecek vaat ettiğini düşünüyor.
Küresel SaaS pazarı 2013’te 14 milyon doları aşacak
İki yıl önce 6.4 milyon dolarlık büyüklüğe sahip olan SaaS pazarı, dünyada da giderek yaygınlaşıyor. Gartner’ın bu konudaki tahminleri kurumsal uygulamalar tarafında SaaS pazarının sürekli büyümesini sürdürerek 2013’e kadar 14 milyon doları aşacağı yönünde.
Gartner raporları, SaaS’ın en çok gelir getiren kısmının ise 2009’da CRM pazarından geldiğini gösteriyor. DMG Consulting tarafından yapılan bir araştırma da SaaS tabanlı çağrı merkezi yazılım pazarının 2011’de yüzde 20 büyüyeceğini ortaya koyuyor.
İhtiyaca uygunsa karşılıklı kazan kazan modeli
Workcube Başkan Yardımcısı Özlem Açıkel Turhan’a göre SaaS başlı başına bir BT dışkaynak hizmeti. Bu uygulamanın en cazip tarafı ise maliyet avantajı. SaaS müşterilerinin genellikle yazılımlar için kullanıcı başına sabit bir aylık ücret ödediğini belirten Turhan, bu modelin getiri ve özelliklerini ise şöyle özetliyor: “Öncelikle yazılım lisansları, yazılımı uygulayacak projeciler ve geliştirimciler, yazılımı yönetecek ve yaşatacak BT profesyonelleri için para ödemek zorunda kalmayacağınızdan maliyet otomatikman düşüyor. Sizin işletmenize özel herhangi bir geliştirim yapıldıysa bile bu sistemi kullanan tüm diğer işletmelerin de kullanımına açılan bir fonksiyon haline geliyor. Tabi bu aynı zamanda bulutlar üzerindeki yazılımların fonksiyonlarının ve güvenliğinin sürekli geliştiğinin de garantisi oluyor. SaaS modeliyle yazılım kullanmaya başladığınızda sadece sisteme dahil oluyor ve parametrik ayarlamaları şirketinize göre yaparak hemen sistemi kullanmaya başlayabiliyorsunuz. SaaS’ın en büyük gücü işte burada yatıyor. Hızlı, pratik ve zahmetsiz. Yazılım kullanımı için alınan eğitim, destek v.b. hizmetler için sabit bir bedel yerine kullandıkça öde yöntemi geçerli. Bu da yine maliyeti düşüren bir özellik. Ayrıca SaaS modelinde, tedarikçinin yazılım üzerinde yaptığı her bir geliştirim veya eklentiden müşterinin herhangi bir yükseltme ücreti ödemeden faydalanabilmesi de bu modelin en önemli ekonomik avantajları arasında yer alıyor.” SaaS modelini en etkin ve yararlı şekilde kullanabilecek kurumları da tanımlayan Turhan’a göre bir işletme standart bir yazılım
kullanmak istiyorum, şirketime göre özelleştirmelere ihtiyacım yok üstelik bu iş için ayıracak bütçem yok ama bir yazılım ile işlerimi düzene sokmaya ve geliştirmeye ihtiyacım var diyorsa SaaS o işletme için en doğru çözümü sunacak bir alternatif yaratıyor.
ABH Genel Müdürü Tayyar Bacak’a göre SaaS konusunda iki taraflı bir bakış açısı sözkonusu. Kullandıkça öde mantığına dayanan SaaS modeli ile şirketlerin lisansına bütçe ayıramadığı yazılımlara erişme olanağı bulduğunu belirten Bacak, diğer tarafın da şirketler arasında ortak rekabet şartları konusu olduğunu ifade etti. Lisans bedelinin olmamasının KOBİ özelliğindeki şirketlerin büyük şirketlerle ortak rekabet şartlarını yakalamasını sağlarken büyük şirketlerin de BT yatırımına ayırdığı bütçeden tasarruf etmesini sağladığını dile getiren Bacak, “Bir başka önemli konu da BT konularında uzmanlığa sahip olmaya ilişkindir. Hem KOBİ’ler, hem de büyük şirketler, BT alanında tecrübeye sahip olamayabilir. SaaS modeli ile şirketlerin artık BT alanında tecrübeye sahip olmasına gerek kalmaz. SaaS modeli ve vizyonuna yoğunlaşmış BT şirketleri BT sorumluluklarını onlar yerine üstlenecektir. SaaS ile düşük giriş maliyeti ve işletme maliyetine ulaşan şirketler ihtiyaç duydukları BT desteğini kendi içlerinde barındırmak zorunda kalmazlar. Bu sayede kendi işlerine odaklanırlar. SaaS tabanlı yazılım ve uygulamaların bir avantajı da her yerden ulaşılabilir olmaları” diye konuştu.
Netlojistik Genel Müdürü Aydın Demiriz’e göre de SaaS modelinin öncelikli olarak getirdiği en büyük avantaj maliyet avantajı. Başlangıç denilen ilk yatırım maliyetleri SaaS modelleri ile oldukça aşağıya çekilebildiğini belirten Demiriz, “Hatta bazı modellerde ilk ay için ücretsiz kullanım olanakları bile yaratabiliyor. Kullan ve öde modelleri özel projelerde sadece geliştirme maliyetleriyle servisleri devreye alma olanağı sağlıyor. Beklenen karşılanmadığı taktirde bu modellerde zarar sadece geliştirme maliyetleri oluyor. Tabi bunların da kullandıkça öde modellerine getirilebilmesi de mümkün. Diğer taraftan günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte, dışkaynak kullanımıyla alınan bilişim hizmetlerinde, hizmet sağlayıcının gerçek anlamda üst düzey seviyede bilgi birikimine sahip olması kurumlar için hayati önem taşıyor. BT altyapısı, güncellemeye, yükseltmeye ve genişlemeye uygun olmalı, şirketin zaman içerisinde hızını kesmeyecek şekilde yapılandırılmalıdır. Bu nedenle şirketin kendi bünyesine ve faaliyet gösterdiği sektöre özel gereksinimler mutlaka dikkate alınmalı. Karşılıklı kazanımlarla yürüyen bir iş modeli aslında. Taraflardan herhangi birisinin kazanımlarında beklediğini bulamaması, hizmet alan veya veren taraftan da olsa iş birlikteliğinin dağılmasına neden olabilir. İki tarafta geliştirdiği iş modelinin zarar görmemesi için gereken hassasiyeti karşılıklı göstermelidir” diye konuştu.
Detaysoft Yönetici Ortak Alkin Aksoy da, SaaS konusunda madalyonun iki yüzü olduğunu düşünenlerden. Aksoy’a göre SaaS modelinin şirketlere getireceği en büyük faydalar arasında şirketlerin donanım anlamında ilk yatırım maliyetini düşünmemesi var. Bunun yanı sıra; teknik bakım ve uygulama destek maliyetlerinin azalması, güvenlik maliyetlerinin sıfırlanması ve herhangi bir yazılımın tamamına yatırım yapmak yerine kullanılan kısım kadar maliyete katlanılması gibi farklı yönlerden kurumlara sağladığı çok sayıda avantajı da bulunuyor. Aksoy, tüm bu avantajların yanında sıkıntı yaratacak noktalarda bulunduğunu belirterek “SaaS hizmetini sağlayan şirket, sistemin sürüm güncellemesi, uyarlama vb. konuları tüm müşteriler için tek merkezden yapması, müşterinin bu gibi konularda limitli bir müdahale hakkının olmasına neden olmaktadır. Bu sebepten bu hizmetten faydalanmak isteyen şirketlerin, bu dezavantajları da dikkate alarak iş süreçlerinin ve hedeflerinin net oturmuş olduğuna karar verdikten sonra bu modele geçmeleri gerekmektedir. Bazı şirketler, uygulamalarının ve verilerinin tamamen 3. parti bir şirkete verilmesi konusunda bir güven problemi yaşamaktadırlar. Bunun yanı sıra SaaS modelinde, sektör spesifik çözümler isteyen şirketler aradıklarını bulmak konusunda sıkıntılar yaşayabilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.