Yazılım tanımlı gelecek
Son zamanlarda işletmelerin değer yaratma biçimleri değişim göstermeye başladı. Artık yazılım ve veri konusunda değer yaratma şekli, gerçek varlıklardan daha likit varlıklara dönüşüyor. VMware tarafından geliştirilen “Yazılım Tanımlı Gelecek” yaklaşımı ise, bu doğrultuda dünya çapındaki işletme ve kurumları dönüştürmeye devam ediyor. VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler’in verdiği bilgilere göre uygulamalar, platformlar ve yazılımlar iş dünyasında başarının kurallarını değiştirirken, uyum sağlamak için değişimi hayata geçirmek, artık yalnızca iş planının bir parçası değil, aynı zamanda hayatta kalmak için gereken bir araç olarak görülüyor. Her ne kadar gerçekler bu kadar somut olsa da, bulut gibi yenilikçi teknolojiler kurumsal düzeyde yaygınlaşmaya başladıysa da, hem Türkiye’de hem de dünyada bulut sözcüğünün farklı kullanımları olabildiğini, buna bağlı olarak da farklı yaklaşımlar sergilenebildiğini görüyoruz. İnsanlar buluttan bahsediyor ama genellikle farklı şeyleri kastediyorlar.
Bir elektrik prizini düşünün; bu hizmete güzel bir örnektir. Hizmetin açılımını iyi biliyoruz. Hangi aygıtların bu prizle çalışacağını, nelerin takılıp, nelerin takılamayacağını iyi biliyoruz. Parmağımızı prize sokmanın kötü bir fikir olduğunu biliyoruz. Hizmet bu açıdan gerçekten iyi tanımlanmış, fakat kimse elektrik şirketinin prize elektriği nasıl ulaştırdığını umursamıyor. Hizmetin nasıl tedarik edildiği çoğu zaman bizi ilgilendirmiyor. Hizmete her yerden erişebiliyor olmak; her prizden aynı şekilde hizmet almak. Asıl hizmet budur. Bu benzetmeyle buluta yaklaşıldığında, BT şirketlerinin çoğunun bulut, mobil ve sanallaştırma hizmetlerini nasıl tanımlayacaklarını, elektrik şirketinin geleneksel yöntemi kadar bilemedikleri görülüyor.
Nereden başlamalı?
Bulut için sanallaştırmadan başlamanın iyi bir fikir olduğunu düşünerek yola koyulabilirsiniz çünkü sanallaştırma buluta giden ilk aşamadır. BT şirketlerinin neredeyse tamamı bugün bilgisayarların iş yükünü sanallaştırmayı biliyorlar; ancak ağ oluşturma, depolama gibi veri merkezinin kalan kısmını nasıl sanallaştıracaklarını bilmiyorlar. Bu nedenle bilgisayar içeriğinin tamamını, yani bütün veri merkezini sanallaştırmak, bütüncül bir yaklaşım için kritik bir rol oynayabiliyor.
Veri merkezlerinin sanallaştırmasını ise yazılım tanımlı veri merkezi ve hizmet olarak sunma yaklaşımıyla yapıyoruz. Kullanıcı böylelikle veriye, uygulamalara 7/24 erişme imkânına sahip oluyor. Siz de sunucu, soğutma gibi sistemleri ortadan kaldırarak sermaye giderlerini azaltıyor ve altyapıyı esnekleştiriyorsunuz. Sanallaştırmada belli bir seviyeye ulaşan müşterilerimizin fiziksel sunucularla yeni bir uygulamayı hayata geçirmeleri haftalar alırken, sanal sunucularla uygulamayı direk kurup kullanmaya başlayabiliyorlar. Böylelikle işletim giderleri ve ana yatırım kalemleri önemli ölçüde azalırken, zaman kaybı da en aza iniyor.
Yazılım tanımlı veri merkezleri sayesinde yönetim ve otomasyon kapasitesi artarken, depolamadan güvenliğe ve ağ yapısına kadar bütün bir yapının sanallaştırılmış şekilde, yani bir servis olarak sunulması sağlanıyor. Bu şekildeki veri merkezlerinin kontrolü tamamen yazılımlar üzerinden yapılıyor. Bu yeni veri merkezleri BT departmanlarının hem genel hem de özel bulut sistemlerini aynı yönetim araçları ile kontrol edebilmelerini sağlıyor. Yazılım tanımlı veri merkezi çözümleri kullanıcının önem verdiği uygulamanın kalitesi, iş ihtiyaçlarını karşılaması ve maliyet düşüklüğü anlamında oldukça başarılı.