Yedi komik SEM repliği
O reklamlara kimse tıklamıyor, neden reklam vereyim ki?
Tüm kelimelerde kafada çıkmam lazım
Reklam verirsem doğal sonuçlarda da üst sıralara çıkarım.
Google reklamlarını kendimiz yönetiyoruz, ajansa ihtiyacımız yok.
İyi bir SEM uzmanı ve ya ajansı, her şeyden önce daha önce edindiği hesap yönetim tecrübesi, sektörel bilgi ve uzmanlığını yönetmiş olduğu hesaba yansıtır. Google Adwords optimizasyon temeline oturmuş bir sistem olduğu için, bu uzmanlık maliyet avantajına dönüşür. Bu maliyet avantajının dönüşüm başı maliyetler üzerinden hesaplanması gerektiğini de hatırlatalım.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, SEM stratejisi içerisinde hem sponsor bağlantı hem de SEO için planlama olmalı. Bu ikisi birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısıdır. Bazı anahtar kelimeler için sponsor bağlantı için harcayanız bütçe, SEO için harcayacağınız bütçeden fazla bile olabilir. SEO’yu jenerik anahtar kelimelerde düşünmek yerine, daha spesifik kelimelerde hedeflemek akılcı bir yaklaşım olacaktır. Bir diğer konu reklam harcamalarına olan bakış açısı ve bu bakış açısındaki yanlışlık. SEM harcamaları ölçülebilir ve optimize edilebilir harcamalardır. Harcadığınız her bir kuruşun, size ne kadar dönüşüm (telefon, satış, form doldurma vb..) getirdiği ve her bir dönüşümün maliyeti hesaplanabilir. Böylelikle sadece size kar getiren anahtar kelimelerde reklamınızı devam ettirebilirsiniz. Son olarak SEO’da hedeflenen anahtar kelimeler için site içeriğinizi değiştirmeniz ve optimize etmeniz gerekir. Bu şekilde dahi üst sıralara yükselmeniz aylar alacaktır. Oysa ki Adwords’te buna gerek kalmadan ve anında üst sıralarda gözükebilirsiniz.
Bilgisayarcıların web sitesini çok iyi yapabildikleri gibi, web sitenizi yapanlarda reklamlarınızı gayet iyi (!) yönetebilir. Bilgi işlem departmanları da zaten tüm bu işlerin uzmanıdır. Koskoca bilgisayar mühendisi yapamazsa bu işleri kim yapacak?
Bu arada 25 kişilik bir SEM ajansımız var ve bizde çalışan hiç bilgisayar mühendisi yok .
Bu sözcüklerle başlayan onlarca cümle duydum. Yüzde 50’si ısrarlarıma rağmen hesaba erişim şifrelerini paylaşmadılar. Kalan yüzde 50’nin yarısının hesabı gerçekten içler acısı durumdaydı. Kalan yüzde 24’lük bölümün hesabı optimizasyonla çok daha iyi seviyeye gelebilecek durumdaydı. Yüzde 1’lik bir payı her ihtimale karşı bırakıyorum, ama henüz ben böyle bir yüzde 1’e rastlamadım.