Yeni dönem sağlık hizmetleri nasıl olacak?
HIMSS Eurasia etkinlikleri kapsamında 19 Haziran’da, “COVID-19 Sonrası – Yeni Dönem Sağlık Hizmetleri” başlıklı dijital konferans düzenlendi. Açılış konuşmasını Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin yaptığı konferansın moderatörlüğünü HIMSS Eurasia Etkinlik Direktörü B. Kemal Şahin ile EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörleri Lideri T. Ufuk Eren yaptı. 500’e yakın katılımcının izlediği Konferansta konuşmacı olarak Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, Google Cloud Ürün Yönetim Direktörü Evren Eryürek, EY Yönetici Ortağı ve İnovasyon Lideri Mehmet Gülez, Borda Technology CEO’su Akın Altunbaş, Assisstbox CEO’su Bora Gül yer aldı.
Ekspoturk ExpoNext Zoom organizasyonu ile gerçekleşen Konferansta söz alan HIMSS hakkında bilgi paylaşan HIMSS Yönetim Konseyi Üyesi Dr. Gürhan Zincircioğlu, HIMSS’in Türkiye’de hastanelerin dijitalleşme süreçlerinde sadece hastanelerin altyapısını dijitalleştirmekle kalmadığını ve hastanelerin yönetici ve çalışanlarına da eğitimler verdiğini belirtti. HIMSS ile işbirliği çerçevesinde Kamu hastanelerinde ciddi bir altyapının olduğundan bahseden Zincircioğlu, bu bağlamda 172 adet HIMSS EMRAM Seviye 6 ve 3 adet de en üst düzeyi belirten Seviye 7 hastaneye ulaşıldığını söyledi. COVID sürecinde bu dijitalizasyonun çok faydasının görüldüğünü kaydeden Zincircioğlu, kamu hastanesinde görülen bu ilerlemenin özel hastanelerde de görülmesini arzuladıklarını ifade etti.
Konferansta söz alan Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurul Üyesi Osman Coşkun ise Kurul olarak sibergüvenlik ve iletişim altyapısı, biyosavunma ve gıda arz güvenliği ile birlikte ilaç, aşı ve tıbbi cihaz konularında politika oluşturma çalışmaları olduğundan bahsetti. Kamu, özel sektör ve akademisyenlerden oluşan ekiplerle çalışmaların sürdüğünü kaydeden Coşkun, katkı sunmak ve destek vermeyen tüm sektör temsilcileri ile iletişim halinde olmak istediklerini ifade etti.
Pandemi sonrası sağlık hizmet sunumunun nasıl olacağına ilişkin değerlendirme ve görüşlerin paylaşıldığı Konferansta, 3 soruluk bir anket yapılarak bu sorular üzerine konuşmacılardan yorum yapmaları istendi.
Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci: “Sağlık IT’sinde yeni yatırımlar farklı uygulamalarla devam edecek”
Türkiye’nin sağlık alanında geldiği noktaya değinen ve bir sınıfta salgının olup olmayacağını haber veren sistemlerle çalışıldığını ifade eden Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, daha salgın başlamadan okul ve aile hekimi bilgilendirilerek salgının önlendiğini belirtti. Verinin aranıp bulunması noktasından verinin kişiyi uyardığı ve hata yapmasına engel olduğu dönemin yaşandığını söyledi. Bu olgunlaşmanın Türkiye’ye dünyadan önce geldiği ve karar vericilerin önüne kötü refleksleri önleyecek verilerin zamanında konduğunu ifade eden Birinci, sağlıkta dijitalleşmenin süreci yönetmek açısından ellerini rahatlattığını söyledi.
Pandemi ile birlikte yeni bir sürecin yaşanacağını ve bu yeni süreçte tüm araçları elektronik ortama taşıyan sistemlerin kullanılacağını belirten Birinci, “Bugün COVID için tomografi okuyan uygulamadan tutun da birçok farklı uygulamaların hekimlere yardımcılık yapmaya başladığı bu yetenek, bu oluşmuş alışkanlık, özellikle software olmak üzere sağlık IT’sinde zorunluluktan yapılan yeni yatırımlar salgın sonrası farklı uygulamalarla devam edecek gibi görünüyor” diye konuştu.
Mesleklerde de değişimler olacağını ve öncelikle yaklaşımların değişeceğini sözlerine ekleyen Birinci, “Örneğin salgın öncesi 400 ile 600 bin arası kişiye randevu veriyorduk. Korona korkusu nedeni ile zaten randevu alan insan sayısı çok azaldı. Buradan bazı şeyler de öğrendik. Aslında hastanelerimize basit gerekçelerle başvuran ve işi 1. basamakta çözülecek çok sayıda hasta 2. ve 3. basamağa başvuruyordu. Bugün bu hastaların 1. basamakta tutulmasını konuşuyoruz. Sağlık okur yazarlığını güçlendirerek bir kısmının Aile Hekimliğine uğraması gerektiğini konuşuyoruz. Belli sınıf hastanelerimizde salgın sonrası ayaktan hasta kabul etmeme, randevulu sisteme geçip 1. basamağı güçlendirmeyi konuşuyoruz. Sağlamın hastaneye gelmesini engelleyerek onlar için harcanan enerjiyi sağlık hizmetlerini güçlendirmek için kullanalım diye beklentilerimiz var ve buna yönelik çalışmalar yürütüyoruz” dedi.
18 yıllık süreçte Sağlık Bakanlığı’nın sağlığa erişimi ciddi düzeyde artırdığını söyleyen Birinci, “Bugün sağlığa erişimde bu altyapıyı sunamayan ülkelerin başka ülkelerin güçlü altyapılarından faydalanacağını düşünüyorum. Türkiye eğer bu teknolojiyi de içine alan geniş sağlık altyapısı ile birlikte merkezi konum ve erişilebilirliğin kolaylaşması avantajlarını dışarıya iyi tanıtırsa sağlık turizminde iyi bir konuma gelecektir. Bu salgın sağlık sistemimizi bir testten geçirdi ve belki 9 şiddetinde bir deprem gibi salladı. Bu depremi hafif çatlaklarla atlatmışız gibi görünüyor” diye konuştu.
Salgın sürecinde sektörün tüm unsurlarından çok iyi destek alındığının altını çizen Birinci, “Pandemiden sonraki yeni dünyada sadece sağlık sisteminin değil, hiçbir sistemin aynı olmayacağını düşünüyorum. Bu sebeple farklı beklentilerimiz var. Bu toplantıda yeni vizyonların ortaya koyulmasını umuyorum” dedi.
Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç: “Pandemi döneminde dijital dönüşüme CEO ya da CTO değil COVID-19’un liderlik etti”
Volatility, uncertainty, complexiüy, ambiguity kavramlarından bahseden ve dünyanın artık bir “VUCA” dünyası olduğunu söylenen Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, “Zor ve kompleks durumlarda ne yapılması gerektiği üzerine değişken, belirsiz, karmaşık ve muğlak bir dönemde nasıl aksiyon alınması gerektiğini çalışarak farklı teoriler geliştirmişler. Bu karışıklığa cevap olarak vision, understanding, clarity, agility yani vizyon, anlayış, açıklık ve kıvraklık olarak yeni bir VUCA ortaya çıkmış. Biz de Pandemi sürecinde yeni verilerle günlük stratejiler belirlemek zorunda kaldık. Aklımda her zaman VUCA vardı” dedi. Kurum olarak pandemi sürecinde çalışanların, ailelerinin ve hastaların sağlığını korurken hizmetin devamlılığını sağlamak üzerine tek bir hedefe odaklandıklarını söyleyen Genç, “COVID süreci aslında hizmet sunumunda 5N1K’dan hizmetin nasıl ve nerede verileceği sorularının yanıtını değiştirmek zorunda olduğumuzu gösterdi. Yeni düzende daha farklı hastalara farklı farklı lokasyonlarda hizmet vereceğiz” şeklinde konuştu.
Nerede değişimlerin olacağına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Genç, bu alanları maddeler halinde şöyle sıraladı:
- Mevcut iş modelinin sorgulanıp yenilerine fırsat çıkması
- Kalitenin yanına hasta güvenliğinin gelmesi
- Maliyetlerin artması (Fazla çalışan, az hasta, stok maliyet, sterilizasyon yöntemleri)
- Tedarik zinciri ve kaynaklarına ulaşmada değişimler (yerelleşme)
- Ülkeler, şirketler, hizmet sunucular arasında işbirliğinin artması
- Çalışanlar, eğitimleri ve çalışma alanlarındaki değişimler
- Devletin daha çok işin içine girmesi ve koordinasyon yapması
- Hastane tasarımlarının değişmesi (Esnek, değişebilen tek oda, bağımsız havalandırma sistemi, YB yatağına dönüşen normal yatak, ekipman değişimi%
- Ödeme sistemlerindeki değişim
- Sektörde Konsolidasyon
- Verimlilik
- Hastaların yeni değişimlere adaptasyonu
- Dijital sağlık
Pandemi döneminde dijital dönüşüme CEO ya da CTO’nun değil de COVID-19’un liderlik ettiğini ve hızlandırdığını dile getiren Genç, global telesağlık pazarına ile ilgili şöyle konuştu: “Global Market Insights araştırma firmasına göre global olarak teletıp pazarı 2019 yılında 45.5 milyar Dolarlık bir Pazar olarak görmüş. Yüzde 20 büyüme ile birlikte 2026’da 175 milyar Dolara ulaşacağını öngörüyor. Amerika Teletıp Birliği’ne göre de 2030 yılı itibariyle ABD’deki sağlık hizmetlerinin yüzde 50’sinin sanal olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyor. 2019 yılında pazardaki telemonitoring ve cardiology segmentlerine 2020-26 yılları arasında telehospital ve telehome segmentleri ekleniyor” diye konuştu.
Pandemi döneminde mobil uygulamaların tüketici tarafından adaptasyonunun hızlandığını belirten ve Dijital Diyabet Takip Programı hakkında bilgi veren Genç, görüntülü sağlık danışmanlığı hizmetleri e-Doktor hakkında bilgi verdi. Nisan ayından beri bu hizmeti 45 farklı branşta, 600 uzman doktorla verdiklerini ifade eden genç dünyanın 16 farklı ülkesinden hastaları olduğunu ve pandeminin en yoğun dönemlerinde günde 150’den fazla hastaya bu hizmetin verildiğini dile getirdi. e-Doktor’un gerekli durumlarda fiziksel muayene ve ileri tetkikler için hastane ya da evde hemşirelik ve doktor hizmetleri ile değerinin artırılabildiğine dikkat çeken Genç, bu ürün ile ilgili sonraki adımları şöyle sıraladı:
- Giyilebilir teknolojiler ve mobil cihazlar ile sürekli ve anlık hasta takibi
- Yapay zeka destekli uygulamalar ile semptom kontrolü ve hasta yönlendirme
- Mobil uygulamamalar ve evde bakım hizmetleri ile “her yerde” sağlık hizmet sunumu
- Telesağlık uygulamaları ile sağlık hizmetlerinin uluslararası pazarlarda büyümesi
- Diğer: Büyük veri, artırılmış/sanal gerçeklik (AR/VR), Genom projesi, 3D printing, Telefon bazlı teşhis, hukuksal altyapı ihtiyacı
Google Cloud Ürün Yönetim Direktörü Evren Eryürek: “Sağlık hizmet sunumunda Google işin teknoloji kısmında olacak”
Google’ın G Suit uygulamasından bahseden ve hastanelerin kullanımını gerektiren konsültasyonlar, konuşmalar ve paylaşımların doğal olarak kullanılmaya başladığını belirten Google Cloud Ürün Yönetim Direktörü Evren Eryürek, COVID üzerine araştırma yapan herkese tüm platformların big data desteği ile açıldığını söyledi. Sağlık alanında, aşı ve ilaç gibi araştırmalarda çeşitli platformların da Google ile data paylaşımları olduğundan bahseden Eryürek, big data analytics sonuçlarının hepsinin araştırma yapanlara sunulduğunu dile getirdi.
Google’da radyoloji, dermotoloji gibi alanlarda ciddi yapay zeka uygulamaları olduğunu söyleyen Eryürek, tanısal görüntülemede Google ile çalıştığına dikkat çeken Eryürek, bu alanda sağlık kurumları ile işbirliği yaptıklarını ifade etti. Deep learningin sağlık endüstrisi için uygun olduğuna dikkat çeken Eryürek, kendi araştırmaları olan bir göz uygulamasından bahsederek şunları söyledi: “Göz doktorlarının kullandığı araçların içine gömülen bir teknoloji şeker hastalarının körleşmesi ile ilgili önceden tespit yapabiliyor. Bu insanlığa çok faydalı bir teknoloji ancak önemli olan bu teknolojiyi bu noktaya getirip işini bilen, bu işin nasıl çalıştığını bilen bir kişinin de bunu entegre edip insanların eline vermesiydi.”
Google’ın ileride bir sağlık hizmet sunucusu olup olmayacağına yönelik soruya cevap veren Eryürek, tıp uzmanlarının ve endüstrisinin yapabileceklerini daha iyi, daha hızlı ve daha sağlıklı hale getirebilecek platformlarda olduklarını Google’ın daha çok işin teknoloji kısmında olacağını ve Google’ın daha çok işin teknoloji kısmında olacağını söyledi.
Borda Technology CEO’su Akın Altunbaş: “IoT ile olası ikinci dalgalara ve gelecekteki krizlere hazır hale gelinir”
COVID sonrasında IoT ile yüksek verimlilik ve güvenli hasta süreçlerine değinen Borda Technology CEO’su Akın Altunbaş, “Nesnelerin interneti pandemi sürecine nasıl bir hazırlık dönemi geçirtir? Sağlık sisteminde klinik süreçler ve operasyonel süreçler yaşandı. Demirbaş, personel, teknik gibi hastanenin kaynaklarının yönetimini barındıran süreçlere IoT operasyonel farkındalık sağlayarak katkı verdi” dedi.
COVID-19 sürecinde IoT ile güvenli hasta yolculuğu konusunda sınırlı kaynaklar nedeni ile ciddi bir verimli kaynak kullanımı doğduğunu söyleyen Altunbaş, klinik demirbaş yönetimi, enfeksiyon kontrolü, iş talep yönetimi, demirbaş sterilizasyon takibi ve izolasyon takibi gibi operasyon süreçleri hakkında bilgi verdi. Tüm hastanelerdeki cihazlar ve ekipmanların durumunu öğrenmenin pandemi sürecinde önem arz ettiğini ve IoT’un bu cevapları anlık olarak sensörler aracılığı ile verebildiğini ifade eden Altunbaş, enfeksiyonu azaltma, hastane içi ayak izini azaltma, demirbaş sterilizasyonu, giyilebilir bilekliklerin devreye girdiği mobil çözümler gibi süreçlerde IoT uygulamalarından bahsetti.
Altunbaş, hastanelerde maksimum verimlilik ve yüksek hizmet sağlamak ve olası ikinci dalga ya da gelecek krizlere kısıtlı kapasitede yüksek verimlilikle hazır halde girebilmek için IoT çözümlerinin hastanelerde başta doğru verilerle karar süreçlerini desteklemek olmak üzere hasta deneyimini iyileştirmek, hasta ve çalışan güvenliği artırmak, tedarik zincirini geliştirmek, doğru verilerle karar süreçlerini desteklemek, geliri artırmak, demirbaş ve test yönetimini iyileştirmek gibi katkıları olduğunu söyledi.
IoT ile izleme, raporlama, kural motoru ve açıklayıcı analitik alanlarında farkındalık elde edileceğini sözlerine ekleyen Altunbaş, “Bu farkındalığı sağladıktan sonra konuyu burada bırakmayacağız. Bu bir ultrason cihazını fişe takıp sonuçlarını elde etmek kadar kolay değil. Bu iş akışlarını bu sisteme geçirmenin sonucunda elde edilebilecek bir sonuç. Bu farkındalığı elde ettikten sonra yapay zeka sistemleri ile tahmin edici ve reçete verici/tavsiye edici analitikler ile akıllandırma yapacağız. Veri geldi ve doğruluğuna güveniyor isek bu veriyi yapay zeka sistemlerine yatırdığımızda bize gelecekte tüm sağlık sistemlerinde nelerle karşılaşılabileceğini tahmin etsin. Bu tahminler doğrultusunda ne yaparsak hizmet kalitemiz ve verimliliğimiz artar. Bunları tespit edebileceğiz” diye konuştu.
EY Yönetici Ortağı ve İnovasyon Lideri Mehmet Gülez: “Telesağlıkla birlikte tedavi ziyaretlerinde azalma devam edecek”
COVID gibi durumların inovasyon konusunda nelere işaret ettiğine değinen EY Yönetici Ortağı ve İnovasyon Lideri Mehmet Gülez, “Öncelikle kökte yatan bir ihtiyaç olması, ardından ihtiyaca salip öncü bir müşteri ya da ihtiyaç sahibi olması ve birilerinin de bunları çözme arzusu olması lazım. İkinci olarak sağlık gibi bir endüstride regülasyon çok kritik ve önünün açılması lazım. Bunun önünde bazı açılımlar var. Dünyada buna Sandbox (Kum havuzu) deniyor. Bunun olduğu ortamlarda devletin bazı denemelere güvenli ortamlar yaratıp orada debelenmenize imkan veriyor ve sonunda oradan faydalı hizmetler çıkabiliyor. Bunun öncülerinden biri de Şuayip Bey’dir. Teknoloji ve yeniliğe çok açık ve bunu denemeye de cesareti var. Üçüncü olarak bazen teknoloji hazır olduğu halde zamanlama doğru olmayabiliyor ve ekosistem hazır olmuyor. Herkesin aynı farkındalık düzeyine gelmiş olması gerekiyor. Son olarak bunları yaptığınızda yaşayacak bir iş modeline sahip olmanız gerekiyor. Bu inovasyonu, teknolojiyi yaptınız ancak kitle bulamadığınızda o uygulama ölçek kazanamayıp erken seviyelerde raflara kalkabiliyorlar” şeklinde konuştu.
COVID’in sağlık sistemi üzerinde baskıyı azaltma ve kaynakları optimum kullanma ile toplumu iletişimi basitleştirerek bilgilendirme gereksinimi getirdiğini söyleyen Gülez, “İletişimi hasta ile doktor arasında ya da ortam arasında basitleştirmenin sonucu telesağlığa büyük bir baskı yaptı. Ancak bundan 1-2 yıl öncesine bakarsanız dünyanın büyük risk sermaye şirketleri hızla telesağlığa yatırım yapmaya başlamıştı. Çünkü kökünde böyle bir virüsün gelebileceği öngörüsü risk sermayedarlarının ajandasına girmişti ve buna çok hızlı yatırım yapmaya başladılar. Sadece Mart ayında Amerika’da COVID vesilesi ile telesağlık ziyaretleri yüzde 50 artış gösterdi. Tüm dünyada sanal sağlık hizmetine temasın 1 yılda 1 milyar işlemi bulması bekleniyor. Bu inanılmaz bir rakam ve altyapının bunu desteklemesi gerekiyor. Sanal ziyaret sayılarının tüm dünyada yine 1 yıl içinde 900 milyona ulaşması bekleniyor. Bununla birlikte genel sağlık ziyaretlerinin normal şartlarda 36 milyon olması beklenirken COVID vesilesi ile kaygılardan ya da panikten 200 milyonu bulması bekleniyor” dedi.
Şimdi, yakın geleceğe ve ötesine ilişkin rakamlar paylaşan Gülez, “Bir aylık periyotta bir vakada COVID öncesi 400 telesağlık uygulaması varken, COVID sonrası bu 5 binlere çıkıyor. Bir anda bir akım oluşuyor ve bu yüzde 84’lük bir artış yapıyor. Bunun hemen akabinde 2 bin hekimin 2 haftada eğitilmesi gerekiyor. Yüzde 74 oranında da ayakta tedavilerde ziyaret azalması gerçekleşiyor. Tedavi ziyaretlerinde azalmanın telesağlıkla birlikte devam edeceği öngörülüyor. Hastaneye gereksiz ziyaret ve yatışlar engelleneceğinden yatak kapasitelerinde artışlar da mümkün” dedi.
Telesağlık uygulamalarının wellness, sanal triaj, sanal ziyaret, sanal acil bakım, uzaktan takip, evde sağlık, akut telesağlık ve sanal yoğun bakım gibi bir sürece doğru gittiğini kaydeden Gülez, bu sürecin bir ekosistem içinde yürümesi gerektiğini belirtti. COVID Son 3 yıldır Türkiye’nin farklı alanlarında 50’ye aşkın Start-Up tarama ile geçen ve 1 yıldır da devrede olan EYnovation Start-Up Programından bahseden Gülez, “Sigorta endüstrisinde hasar alanında ciddi gelişim göstermiş ve yabancı oyuncuları Pazar dışına itmiş AssistBox’ın sağlık ile ilgili çözümleri de söz konusuydu. Pazara giriş noktasında bir birliktelik gerçekleştirdik. EY AssistBox aslında sağlık için özelleştirilmiş AssistBox ürününü geliştirdik” dedi.
Assisstbox CEO’su Bora Gül: “Telesağlık sağlık hizmetlerinde erişimi ve kaliteyi artırır, maliyeti ise düşürür”
Hastaların sağlık hizmetlerinde yaşadığı sorunlara ve telesağlık hizmetlerinin bu ihtiyaçlara temas noktalarına değinen Assisstbox CEO’su Bora Gül, “Yaşanan problemlerde hasta tarafında her ihtiyaç için hastaneye gitme gereği ve öncelik protokollerinin yeterli olmaması ile hastane tarafından topluma kolayca ulaşamama ve ortak çalışma yapma imkanı olmaması durumları öne çıktı. Tüm bunlarla birlikte insanlar artık bulundukları yerden hizmet alabilmek istiyor. Bu hizmetin maksimum düzeyde sağlanması hastaları için tercih sebebi olacaktır. Bu bilgiler ışığında yerli bir girişim olan AssistBox Telesağlık Çözümünü sağlık sektörünün hizmetine sunduk. AssistBox temel olarak bünyesinde güçlü görüntüleme, yüz tanıma, uzaktan mobil cihazları kontrol etme ve chat özelliklerini barındırmakta. Odağı ise hastaya ulaşılamayan tıbbi cihaz yada temas ihtiyacı olmayan süreçlerde sağlık çalışanlarına diledikleri yerden hizmet verdirebilmesi ve hastalara ise zaman ve konum bağımsız hizmet alabilme durumunu sağlamasıdır” diye konuştu.
Kendilerini global bir oyunu olarak konumlandırdıklarını ifade eden Gül, yabancı uygulamalar ile AssistBox’ı karşılaştırarak öne çıkan avantajları şöyle sıraladı: “Türkiye’de yer aldığımız için 7/24 yerinde destek, kurumlara ait serverlara kurulum yapabilme, kalite ve kullanım kolaylığı konusunda alınan geribildirimler, çalışma kültürü ve iletişim kolaylığı avantajı ve uygun maliyet imkanları sağlıyoruz. Telesağlık çözümlerinin hastalara ve sağlık kurumlarına bir yandan sağlık hizmetine erişim, kalitede artış ve diğer yandan maliyetleri düşürerek de tasarruf sağlamaktadır” dedi.
COVID sürecinde aktif olana telesağlık çözümlerinin kullanımının artık standart hale geleceğini söyleyen ve telesağlığın sağlık hizmetlerinde kullanım alanlarına da değinen Gül, bu alanları şöyle sıraladı: “Zihinsel ve ruhsal sağlık, doğum öncesi bakım, ilaç takibi ve yönetimi, diyabet, uyku tıbbı, aile sağlığı, kanser tedavisi, dermatoloji, onkoloji.”
DİJİTAL DÖNÜŞÜM SAĞLIK HİZMET SUNUMUNUN BİR PARÇASI OLACAK VE YATIRIM MALİYETLERİ ARTACAK
Özel hastanelerin COVID-19 sonrası dijital dönüşüm ve entegrasyon sürecini nasıl değerlendirileceği sorulan katılımcıların yüzde 48’i dijital teknolojilerin çok hızlı bir şekilde sağlık hizmet sunumunun bir parçası haline gelerek buradaki rol ve pazar paylarını artıracağı yönünde görüş belirtti. Yüzde 38’lik kesim ise bu dönüşümün arzu edilen hızda olmayıp yatırım maliyetlerinin artacağı yönünde seçeneği işaretledi.
Özel hastaneler COVID 19 sonrası dijital dönüşüm ve entegrasyon sürecini sizce nasıl yönetecek?
- Dijital teknolojiler sağlık hizmet sunumunu, bizim hayallerimizin ötesinde yıkıcı bir şekilde dönüştürecek. Teknoloji şirketleri yeni sağlık hizmet sunucuları olarak pastadan önemli pay alacaklar.
- Dijital teknolojiler, çok hızlı bir şekilde sağlık hizmet sunumunun bir parçası haline gelecek, Dijital dönüşümü sağlayan hastane ve benzeri sağlık hizmet kuruluşlarının rolü ve pazar payı artacak.
- Dijital dönüşüm olacak, ama arzu edilen kadar süreç hızlı ilerlemeyecek, geleneksel alışkanlıklar bir yandan devam edecek. Sağlık hizmet kuruluşları da aynen devam edecek, dijital dönüşüm yatırım maliyetleri artacak.
- Dijital teknolojiler; sağlık hizmet sunumunda anlamlı bir rol almayacak, hala fiziksel temas süreci devam edecek. Sağlık Hizmet kuruluşları da aynen devam edecek.
TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ SAĞLIK HİZMET SUNUMUNUN ÖNEMLİ BİR PARÇASI OLACAK
Teknoloji şirketlerinin sağlıkta geleceği şekillendirmede nasıl rol alacağı sorulan katılımcıların yüzde 53’ü bu şirketlerin sağlık hizmet sunumunun önemli bir parçası olacağı yönünde görüş belirtti. Yüzde 22 oranında katılımcı teknoloji şirketleri ile sağlık hizmet sunucuları arasında ciddi rekabet olacağını düşünürken yüzde 18 oranında katılımcı ise sosyal devlet ilkesi ile devletin sağlık hizmeti veren en büyük teknoloji oyuncusu olacağı seçeneğini işaretledi.
Teknoloji şirketleri sağlıkta geleceği şekillendirmede nasıl rol oynayacak?
- Yeni sağlık hizmet sunucuları artık teknoloji şirketleri olacak. Dünya, global teknoloji devlerinin dönemine şahit olacak.
- Teknoloji şirketleri sağlık hizmet sunumunun önemli bir parçası olacak.
- Tıp know-how’ı teknoloji şirketlerinin bir girdisi haline gelecek ve bilgi form değiştirecek. Teknoloji şirketleri, Sağlık hizmet sunucuları ile ciddi rekabete girecek.
- Devlet, sosyal devlet ilkesi çerçevesinde gördüğü sağlık hizmetlerinin teknolojik adaptasyonunu kendi asli konusu görecek ve sağlık hizmetini veren en büyük teknoloji oyuncusu olacak.
TÜRKİYE’NİN SAĞLIK HİZMET KALİTESİ VE DİJİTAL TEKNOLOJİLERİNİN ENTEGRASYONU İLE DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDE
Türkiye’nin dijital teknoloji adaptasyonunu ve pandemi sürecinde dijital sağlık ve sağlık teknolojileri performansını dünya ile kıyaslaması istenen katılımcıların yüzde 74’ü Türkiye’nin sağlık hizmet kalitesi ve dijital teknolojilerinin entegrasyonu ile dünya ortalamasının üzerinde olduğu düşündü.
Türkiye’nin dijital teknoloji adaptasyonunu ve pandemi sürecinde dijital sağlık ve sağlık teknolojileri performansını dünya ile kıyasladığınızda nasıl buluyorsunuz?
- Türkiye, dünyada hastanelerini dijitalleştirme konusunda HIMSS 6 ve 7 hastaneleri ile öncü ülke durumundadır. Sağlık hizmet kalitesi ve dijital teknolojilerin entegrasyonu sayesinde pandemi performansı oldukça iyidir.
- Türkiye, dünyada hastanelerini dijitalleştirme sürecinde iyi bir durumdadır. Sağlık hizmet kalitesi ve dijital teknolojilerin entegrasyonu sayesinde pandemi performansı ortalamanın üstündedir.
- Türkiye, dünyada hastanelerini dijitalleştirme sürecinde bölgesinde iyidir ama Avrupa ve ABD gibi gelişmiş ülkelere nazaran geridedir. Sağlık hizmet kalitesi ve dijital teknolojilerin entegrasyonu sayesinde bu yüzden bu ülkelere göre geridedir.
- Türkiye’nin sağlık hizmet kuruluşlarında dijital dönüşümü yetersizdir. Bu konuda kendisini geliştirmeli ve kat etmesi gereken çok yol olduğu aşikardır. Türkiye’nin Sağlık bilişimi ve teknolojilerinde doğru düzgün bir yol haritası yoktur.
Katılımcı yorumları…
- Telesağlığın en hızlı kullanıldığı ülkenin Hindistan olduğu ve bunun da hastanın doktora erişiminin kolay olmamasından kaynaklandığı belirtildi.
- Sağlık hizmetlerinde doktor, hemşire gibi insan faktörünün her zaman olması gerekeceğinden ve geleneksel bir yapı ile hareket eden hastaların basit uygulamaları kullanmak isteyeceğinden dolayı dijital teknolojinin arzu edilen hızda ilerlemeyeceği söylendi.
- Pandeminin Türk sağlık sisteminin hizmet bazlı olarak ne denli yeterli olduğunu gösterdiği belirtilerek sağlık insan kaynağının da birlik ve bütünlük içinde çaba sarf ettiği kaydedildi. Pandemi sürecinde Türkiye’nin sağlıkta dijital dönüşümün ve veri yönetiminin tüm avantajlarının kullanıldığı diğer yandan tıp teknolojisi anlamında çok iyi olan ülkelerin yaygın sağlık hizmetleri sunumundaki zafiyetleri ve üniter yapılarının olmaması nedeni ile salgında yeterli entegrasyon sağlayamadıkları ifade edildi.
- Sağlığın 7/24 kişinin ayağına getirilecek şekilde sistemlerin kurulmasından bahsedildi.Tanı yöntemleri de geliştirilerek uzaktan hizmet almanın sağlanması gerektiği, tomografi, kolonoskopi, steteskop ya da dahili branşlar için eko kardiyografi hastanın evine gidilebildiği taktirde hekimin tanısını koyabilecek hale gelebileceği söylendi. Halen tomografinin en iyi görüntüleme tekniği olduğu ve artık yeni bir şeyin bulunması gerektiği kaydedildi. Hastalara uzaktan tanı konularak tedaviye başlanacaksa tanı yöntemlerinin yanı sıra laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerinin de geliştirilmesi gerektiği belirtildi. Hekim tarafından bu açıdan bakıldığında dijitalleşme sürecinin uzun bir zaman alacağına, muayenede bir hikaye kısmı bir de fiziki muayene olduğu bunun inspeksiyonunun şu anki görüntüsel sistemlerle yapılabileceği halde palpasyon yönteminin şu an için yapılamayacağı söylendi.
- Türkiye’de bilgi/bilişim üretilebildiği halde fikrin bir marka haline gelmediği ve bu fikri markalaştırabilen ülkelerin Türkiye’ye satarak pazara sokabildiğinden bahsedildi.
- Önümüzdeki süreçlerde uzaktan bölgesel MR çeken mobil sistemlerin hayata geçeceğine yönelik öngörü paylaşılarak herkesin hasta olduğunda hastaneye gittiği ve Aile Hekimliği kavramının pek fazla kalmadığı dile getirildi. Aslında telesağlık ile başlanıp gerektiği safhada hastaneye gidilmesi gerektiği söylendi.
- Şehir hastanelerinin dijital dönüşümünde bilişim sistemlerinin vizyoner bir şekilde oluşturulduğu ve Türkiye’ye sağlık hizmet sunumunun hızlı dijitalleşmesinde güven duyulduğu belirtildi.
- Şuayip Bey’in 1. basamak vurgusu üzerine yorum yapılarak dijitalizasyon konuşulurken tıp eğitiminin 1. basamak hizmetine yönelik düzenlenmesinin eksiksiz yapılması gerektiği belirtildi. Tıp fakültesi öğrencilerinin ‘ateşli hastaya yaklaşım’ gibi hayati bir 1. basamak problemi yerine TUS dershanesi dersini tercih edebildiği kaydedildi.
- Patolojide dijitalizasyondaki en önemli engelin doktorların ‘bizim yerimizi alacak’ korkusu olduğu ve bu nedenle uzun bir süre doktorlara yardımcı sistem olarak kalacağı belirtildi.
- 2018’de yapılan 780M muayeneden yarısına reçete bile yazılmadığı ve sadece 1. basamak sağlık hizmetinin yüzde 30’unun bile telemedicine sistemlerine taşınmasının bile büyük avantaj olacağı söylendi.
- Yeni dünyada kişinin evde alışveriş, evde eğlence, evde bakım ve evde sağlık gibi tüm hizmetlerin nerede olursa olsunkendisine gelmesini istediği ifade edildi.
- Start-up’ların dünya çapında önemli bir ekosistem olduğu onların başarısının inovasyonun ilerlemesi açısından önemli olduğu vurgulanarak şu sıralar çoğu Start-up’ın yaşam mücadelesi verdiği ve bu süreçten çıkanların daha güçlü olacağı belirtildi.
- Türkiye de 32 bin adet muayene yapan özel klinik olduğu ve Bulutklinik ile hizmet sunduğumuz binlerce klinik ve doktor olduğu söylendi. Pandemi sürecinde tüm bu hekimlerin hastaları ile online görüşmesinin sağlandığı belirtilerek yurtdışında yaşayan vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği ve beklenenden çok daha fazla danışan talebi olduğu kaydedildi. 1. basamak sağlık hizmetleri için de MIoT çözümlerinin gelişmesinin sabırsızlıkla beklendiği ifade edildi.
- Sigortalar ödeme yapmadığı için sigortalılara telesağlık ürününü tanıtmak için özel sağlık sigortalarına yüzde 20 indirim verildiği belirtildi.