Yeni dönemin ana başlığı ‘Hizmet’ olacak
BT pazarının gelişiminde hizmetin önemi ve payı her geçen gün artıyor. Dell Technologies de bu konuda yeni stratejilerini dünyada ve Türkiye’de hayata geçiriyor.
BThaber olarak gerçekleştirdiğimiz 3G1K dijital röportajımızın bu haftaki konuğu Dell Technologies Türkiye Ülke Müdürü Işıl Hasdemir oldu. Hasdemir, BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Editörü Handan Aybars ve BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan’ın sorularını yanıtladı.
- Bugünkü haliyle baktığımızda; dijital dönüşümü nasıl tanımlıyorsunuz?
Dijital dönüşüm konusu yaklaşık 10-15 yıldır şirketlerin gündeminde. Ancak pandemi ile birlikte bu durumla yüz yüze gelmek durumunda kaldık. Bazı kurumlar buna çok hazır olmakla birlikte bazılarının da henüz yolun başında olduğu, çok fazla ilerleyemediği, hatta belki hiç başlamadığı da ortaya çıktı. Dijital dönüşüm sadece uzaktan çalışma anlamına gelmiyor. Bunun altında düşünülmesi, planlanması gereken katmanlar var. Bunu üç ana başlıkta incelemek mümkün. Bunlardan bir tanesi; BT dönüşümü. BT dönüşümü içerisinde de altyapı ve aplikasyon olarak bir ayrımda bulunmak mümkün. Diğeri iş gücü dönüşümü. Onlara sadece bir dizüstü bilgisayar verip onları evlerine göndermek değil, kültürel değişimden de bahsediyoruz. Üçüncüsü güvenlik dönüşümü. Dijital dönüşüme sadece donanım ve BT altyapısı olarak bakmamak, bu üç ana başlıkta toplayıp planı yapmak gerekiyor.
- Bu üç katmanı biraz daha açabilir misiniz?
Çalışanların farklı lokasyonlardan da ofisteymiş gibi bağlanabilmeleri gerek. Verdiğiniz cihazlarla güvenli erişimi sağlamak da önemli. Bunların güvenli olması, aynı performansı göstermesi, tüm altyapının hazır, uygun olması, bağlanan cihazların çalışanların uzaktan erişimine izin vermesi gerek. Uzaktan çalışmaya başladığınızda uygulamadaki ihtiyaçlar ortaya çıkmaya başlıyor. Uzaktan çalışma ile bulut ve bir bulut stratejisi gündeme geliyor. Her şirketin bir bulut stratejisinin olması gerekiyor. İşgücü, biraz daha hafife alınıyor. Sadece çalışanlara laptop vermek yetmez. Uzaktan, evden çalışma bir kültürel değişim gerektiriyor. İnsanların farklı lokasyonlardan çalışsa da ofiste çalışıyormuş gibi bir farkındalığa sahip olmaları, işgücünün dönüşümüne sadece BT’nin değil, birçok ekibin eşlik etmesi gerekiyor. Eskiden BT bize destek veren bir yapı iken, şimdi yaptığımız işin merkezinde. Dolayısıyla işgücü dönüşümü tamamen bir kültürel dönüşüm. Güvenlik; teknolojinin en önemli parçası. Türkiye’de bu yıl siber saldırılarda yüzde 75 artış var. Uzaktan çalışma ile birlikte uçlara açıldıkça risk de doğal olarak artıyor.
- Dell’in bulut yaklaşımı ve KOBİ’ler düzeyindeki işletmelerin dijital dönüşüm stratejilerinde bulutun yeri nedir?
Artık her yerde veri var. Üretilen verilerin işlenmesi, saklanması gerekiyor. Şirketler, verileri kendi veri merkezlerinde tutmanın verimlilik ve maliyet açısından ne kadar avantajlı olduğuna ilişkin planlamaya ve tartışmaya girdiler. Hibrit ya da normal çözümlerin ihtiyaçlarına ne kadar karşılık verip vermediğinin farkına vardılar. Dell olarak, yükün tipine, kullanım süresine, erişim sıklığına bağlı olarak hibrit uygulamalar her zaman için çok daha verimli olabiliyor. Hem şirket içerisindeki kendi veri merkezleri, özel veya genel bulut yapılarıyla yönetebilmek en verimli olanı. Son dönemde finansal olarak biraz daha esnek modellerin ve çözümlerin sunulması gündemde. “Kullandığın kadar öde” ya da “Günlük ihtiyacına göre arttır ya da azalt” gibi modeller söz konusu. Bu nedenle hibrit yapıdaki çözümler, kurumların ihtiyaçlarını karşılayacakları çözümler durumunda. Pandemi dönemi ile birlikte Türkiye’de de bulut kullanımında artış var. Regülasyonların da biraz daha buna izin verecek şekilde gelişmesi ile Türkiye’de bulut yatırımları arttı. Türkiye’de de artık BT yatırımları bulut yatırımlarına ayrılıyor. Bu da insanların biraz daha esnek kullanımının avantajlarını görmeye başladıklarını gösteriyor.
- Dijital dönüşümün önünde regülatif engeller var mı? Varsa bunlar nelerdir? Dell olarak bu konuda önerileriniz nelerdir?
Finans kuruluşlarının verilerini bulutta tutmaları çok mümkün olmuyor. Verilerin burada mı, yurtdışında mı bir veri merkezinde tutulup tutulmaması ya da nasıl tutulacağı bir tartışma konusu. Özellikle müşterilere ait verilerin yurtdışına çıkarılması tartışılıyor. Ama kişisel veri taşımayacaksanız bazı uygulamaları kullanmanız mümkün. BT konuları ile ilgili ciddi bir regülatif engel yok. Ama halihazırda bu verilerin korunması ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Dell olarak bu konuları yakından takip ediyoruz. Son dönemde kurumların da yatırımlarının artışını gördüğümüzde büyüme potansiyeline girmiş bir alan olduğunu söyleyebiliriz.
- Yeni normale ne şekilde hazırlanıyorsunuz?
Dell olarak 10 senedir dijital dönüşüme hazırız. Bunun adı “Dell Digital Way”. Mart ayında iki hafta içerisinde evden çalışabilecek tüm çalışanlarımızı, ki tüm dünyaya baktığımızda yaklaşık 160 bin kişiyi evlerine taşıdık. Pandemiye dek işgücümüzün yüzde 30’u herhangi bir zamanda mobil olarak istediği yerden çalışabiliyordu. Pandemi ile birlikte sahadaki kişiler dışında herkesi iki hafta içerisinde uzaktan çalışır hale getirdik. Günde toplam 16 bin video konferans görüşmesi yapıyoruz. Bu, 20 milyon dakikaya erişiyor. Aynı anda 90 bin VPN bağlantısı kuruluyor. Dijital dönüşüm 10 sene önce başladığı için kültürel dönüşüme de herkes çok hazırdı. Bunun uzun süre geçerli olacağı, hatta kalıcı bir şekilde daha hibrit bir modele geçeceği düşünülüyor. Pandemi bitse de hibrit bir yapı ile devam edeceğiz. Çalışanları buna hazırlamak adına farklı uygulamalar da yapıldı. Çalışanlarımıza iş ve özel hayat dengesine dikkat etmelerini altını çizerek söylüyoruz. Çünkü çalışma saatleri uzadı, arka arkaya toplantı yapma sıklığı arttı. Bu yoğunluk içerisinde de iş ile özel hayat dengesine dikkat etmeye çalışıyoruz.
- Dell teknolojinin her alanında var. Ancak ürünler ve çözümlerin yanında, artık hizmet de bir iş alanı haline geliyor. Bu konudaki gelişmeleri biraz açabilir misiniz?
Müşterilerimizin, kurumlarımızın artan esnek ihtiyaçları buna neden oldu. İş ortaklarımızla da birlikte halihazırda pazarda birtakım esnek çözümlerimiz var. Global olarak da farklı ürün, çözüm portföyü ile birlikte geliyoruz. Bu globalde “Everything as a Service” olarak geçiyor, biz de “teknolojiyi servis olarak vermek, hizmet olarak sunmak” diyebiliriz. Servis ve hizmetlerin artan ihtiyaçlar doğrultusunda fiyatlandırılabilmesi, bunun yönetilebilmesi, tüm bulut çözümlerinin tek bir platformda yönetilip müşteriye bir performans, yönetim raporunun sunulabilmesi gibi tüm ihtiyacı uçtan uca servis olarak sunmaktan bahsediyoruz. Henüz çok yeni olması sebebiyle bu Amerika ve Avrupa’dan birkaç ülke ile başlayıp tüm dünyaya yavaş yavaş yayılacak. Belirli bir çözüm ile başlayıp tüm servisleri içerecek hale gelecek. Türkiye’de de belirli iş ortaklarımızda esnek modelleri uygulamaya koymuştuk. Yeni yıl ile birlikte hizmet portföyümüzü genişleteceğiz.
- Bu noktada kanalın dönüşümünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok yetkin bir iş ortaklığı ağımız var. Müşterilerimizin değişen ihtiyaçları ile birlikte iş ortaklarımız da bizimle beraber bir dönüşüm sürecine girme durumunda. Hizmet tarafında daha önde olan iş ortaklarımız var. Daha önce bunu öngörerek planlamasını yapan, müşterilere bu şekilde gittiğimiz çok yetkin iş ortaklarımız var. Esnek iş modelleri sunduğumuz iş ortaklarımız var. Müşterilere kendi ihtiyaçlarına göre proje odaklı hizmet verme şeklinde bir strateji kurmuş iş ortaklarımız var. Yeni talepleri görüp buna uygun olarak strateji geliştirmek isteyen iş ortakları da var. Kanal portföyümüzde hem hizmete hem de projeye odaklanmış iş ortaklarımız mevcut. Stratejilerinin yapılanmalarını buna uygun olarak sürdürüyorlar.
- Dell’in önümüzdeki süreçteki kamu yaklaşımından da bahsedebilirseniz seviniriz.
Kamu bizim için öncelikli alanlardan ve ciddi yatırım planlarımız var. İşgücü kaynağı anlamında Dell’in ülkeye yatırımı devam ediyor. Kuvvetli kamu, hepimiz için çok önemli, gerekli. Bu nedenle tüm üreticilerin de kamuya farklı gözle bakması ve farklı yatırımlar yapması şart. Zira kamu da diğer sektörleri doğrudan etkileyen bir alan. Kamuya yatırım, planlarımızdaki öncelikli maddelerden biri. Ankara’da sağlam bir ekibimiz var ve bunu daha da büyütme niyetindeyiz. Önemli projelere imza atıyoruz. Ankara, rekabetçi bir yer ve biz de bu rekabetin içerisinde yer almak istiyoruz. Eski bir sporcu olarak rekabetin insanları sağlıklı ve iyi tuttuğuna inanırım. Rekabetçi olmak adına antrenmanlarınızı aksatmazsınız. Dolayısıyla Ankara’da sağlam bir ekiple yatırımlarımız da devam edecek.