Yeni normal, yeni becerileri de gerektiriyor
McKinsey’nin işletme ve ekonomi araştırma kolu olan McKinsey Global Enstitüsü’nün (MGI) hazırladığı ‘COVID-19 Sonrası İşimizin Geleceği’ raporu pandeminin, işgücü talebi, mesleklerin yapısı, ihtiyaç duyulan beceri ve yetenekler üzerindeki kalıcı etkilerini ortaya koyuyor. McKinsey’nin bu çalışmayı gerçekleştirdiği sekiz ülke; Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Japonya, İspanya, İngiltere ve ABD, küresel işgücünün neredeyse yarısına ev sahipliği yapıyor ve küresel GSYİH’nın yüzde 60’ından fazlasını oluşturuyor. Raporda; pandeminin, tüketici davranışında ve iş süreçlerinde üç önemli değişim trendini hızlandırdığına dair kanıtlar sunuluyor. Bu trendler; ‘uzaktan çalışmanın yükselişi’, ‘e-ticaret-sanal etkileşimlerin daha fazla benimsenmesi’ ve ‘daha hızlı otomasyon-yapay zekâ teknolojileri’. Bu trendlerin, gelecek 10 yıl içinde, ekonomideki işlerin dağılımını değiştireceği belirtiliyor. Bu sürecin sonucu olarak, çalışmanın gerçekleştirildiği sekiz ülkede, 100 milyondan fazla çalışanın 2030 yılına kadar yeni mesleklerde iş bulması gerekebileceği açıklanıyor. Bu sayı her 16 çalışandan biri demek. MGI, şirketlerin hâlihazırda hibrit uzaktan çalışma modelleri tasarladığı gelişmiş ekonomilerdeki işçilerin, yaklaşık olarak yüzde 20 ila 25’inin işlerini çoğu zaman evden yapabileceğini tahmin ediyor. Ofisleri kullanan çalışan sayısındaki düşüş; toplu taşıma araçlarının, ofis bölgelerindeki restoranların mağazaların kullanım oranlarının da azalmasına neden olabilir. Uzaktan çalışmanın kalıcı hale gelmesinin, şirket bünyesine girmeden dışarıdan bağımsız çalışanların sayısını da artırması bekleniyor. Uzaktan çalışma uygulaması, ofisleri etkilediği gibi, çalışanların konut tercihinde de değişime neden oluyor. Büyük şehirlerinin gücü azalırken, dijital araçlarla kolaylaşan uzaktan çalışma, çalışanların herhangi bir yerde yaşamalarına ve şirketlerin daha geniş çapta alanlardan işe alım yapmalarına imkân tanıyor. Çevrimiçi toplantıların yaygınlaşmasıyla iş seyahatleri de azalıyor. Raporda; sanal toplantıların, iş seyahatlerinin yüzde 20’sinin yerini alabileceği öngörüsü paylaşılıyor. E-ticaret 2020’de, pandemi öncesindeki yaklaşık beş yılın toplamı oranında büyüdü. Çevrimiçi market alışverişi, yemek dağıtımı, bankacılık, tele tıp ve dijital platformlardan eğlence yayıncılığı arttı. McKinsey anketlerine katılan tüketicilerin yüzde 50 ila 80’i, bu kanalları kullanmaya devam edeceklerini söylüyor.
Bu arada şirketler, işyeri yoğunluğunu azaltmak ve talep artışlarıyla başa çıkmak için otomasyonu ve yapay zekâyı benimsemeye başladı. Bu alanda yatırımlar, ekonomi düzeldikçe hızlanabilir. Şirketler, üretim süreçlerinde işçiler arasındaki fiziksel mesafeyi artırmaya ve bununla birlikte talep artışlarına da ayak uydurmaya çalıştıkları için otomasyondaki en fazla büyümenin, iç mekânda üretim yapan şirketlerde ve depolarda olması bekleniyor. Raporu değerlendiren McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi, “Pandemi, gelecekteki meslek geçişlerini sayısal olarak artırırken, çalışanlara da mevcut işlerini sürdürebilmeleri için yeniden beceri kazandırma zorluğunu kaçınılmaz hale getiriyor. Şirketler, birlikler, kamu kurumları, eğitim kurumları ve bireyler başta olmak üzere tüm paydaşların işgücünün gelecekte en çok ihtiyaç duyacağı becerileri kazanmasına yardımcı olmak için harekete geçmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.