Yeni normalin başrolünde ‘dijital’ var
Dijital dönüşüm, iş modellerini, pandemi ile gelişen tüketici talep ve beklentilerini de şekillendiriyor. Pandemi ile bu dönüşümün ‘yeni’ anlamlar ve kapsamlar kazandığı aşikar. Böylece dijital olmak, dijital dönüşüm konsepti ile anlamını geliştiriyor. Dijital dönüşüm belli standartlarda kurumsal bilişim altyapısı gerektirdiği gibi, ‘yeni normal’ konseptinde bireysel bazda da farklı yetkinlikleri öne çıkartıyor. Dijital dönüşüm hem bireysel hem kurumsal bazda net ölçülebilirliği de gereli kılıyor ve birçok analize göre, pandemi öncesi döneme kıyasla en önemli fark da bu. Pandemi ile en önemli değişim de bu, yani hem bireysel hem kurumsal bazda devamlılık için doğru araçların seçilmesi, doğru kurgunun yapılması ve bu kurgunun sonuçlarının da ölçülebilmesi.
Dijital refleksler ‘artık’ işbaşında
‘Kurumsal’ vurgusu yaparken, burada sektör bağımsız olarak her ölçekte şirketi kast ediyoruz. Yani finans sektörü veya büyük ölçekli şirketler değil, bir bakkaldan KOBİ’ye ekonomide payı olan tüm kesimler bu dönüşümde konumlanmak durumunda. Koronavirüsün dijital teknolojilere geçişi hızlandırdığı, bunu bir tercih olmaktan çıkartıp zorunluluk haline getirdiği herkesin kabul ettiği bir gerçek. Kurumsal ve bireysel devamlılık, kurumsal hedeflere erişim için bu konuda yapılan yatırımların arttığı da zaten son 1,5 yılda birçok ilgili araştırmada sonuçları ile kendini gösterdi ve göstermeye de devam ediyor. Uzmanlara göre dijital dönüşümün bir refleks halini almaya başladığını söylemek de mümkün. Sonuçta, sektör bağımsız olarak tüm şirketler dijital araçlar, artan verimlilik, etkinlik ve sürdürülebilirliğin buluştuğunun bilincinde. Üretim sektöründe dijital teknolojilere geçiş hızının artması pandeminin bir sonucu ve şirketler operasyonel etkinliklerini geliştirmek ve pekiştirmek gerektiğinin farkında.
Yeni kurumsal planlama, bireylere dokunmalı
Pandemi sayesinde operasyonel istikrarın hiç olmadığı kadar önemli hale geldiğinde hemfikir olan reel sektör, aslında böylece geleneksel bilişim ve dijitalleşme bakışını da güncelliyor. Siber güvenlik, veri analitiği, bulut bilişim başlıkları da bu süreçte ya önemini artırdı ya da bu konulara mesafeli duranlarda farkındalık ve yatırım ilgisi yarattı. Bu gelişimin fiili yatırımlara dönmesinin önündeki belki en önemli engel ise yine pandemi ile evden çalışan sayısının artması, bu çalışanlarla fikir birliğine varıp yeni yatırım adımları planlamalarını zaman zaman zor olması. Kurumsal kültür değişimi, bireysel önceliklerin yenilenmesi gibi gereklilikler yeni normali konumlandırmada en önemli gereklilikler olarak gösteriliyor. Çünkü sonuçta tüm kesimler bilişim ve dijitalleşme odaklı bir şeyler yapması gerektiğinin artık farkında. İş ki ekipler ve çalışanlar bir araya gelip, kısa zamanda konumlandırılabilecek etkili yatırım kararları alabilsin… Sektör uzmanlarına göre, öyle ya da böyle pandemi eşliğinde iş yapmaya hem bireyler hem kurumla bir şekilde alıştı, pandemi döneminde bazı yatırımlar da önceliklendirme stratejileri paralelinde yapıldı. Asıl önemli olan ise ‘yeni normalde’ sürekliliği sağlamayı gündeme alabilmek. Bu tarz bir ‘kurum kültürü’ değişiminde yönetimin farkındalığı ve benimseme ilgisi de bireysel ve kurumsal dönüşümün devamlılığını sağlayacak.
Güvenliği unutma şansımız yok!
Siber güvenlik ve veri analitiği kurumsal dijital dönüşümde iki temel başlık. Hem bireysel yetkinlik ve gelişim hem de çokça bahsettiğimiz ‘kurumsal süreklilik’ için… Birçok araştırmada öne çıkan bu iki başlığı süreç otomasyonu ve bunun doğal uzantısı kaynak planlama izliyor. Yeni normal ile paralel ilerlemesi gerekli olan dijitalleşmede istihdamın ve görevlerin yeniden tasarlanması da önemli. Örneğin; ofis dışından da iş süreçlerine dahil olmak donanımdan erişim izinlerine ve güvenliğe uzanan bir kapsama sahip. İşte bu gibi tüm gereklilikler kurumsal bütünlük ve bireylerin ihtiyaçları öğrenilip analiz edilerek hayata geçirilmek zorunda. Bu durumda da çalışanların yaptıkları işlere değer katması, kurumsa bilişimde de güvenliğin ve istihdamda yetkilendirmelerin takibi mümkün olabilir.
Kurum kültürü değişiyor
Pandemi ile yaşanan değişim süreci siber güvenlik farkındalığını hem bireysel hem de kurumsal bazda artırırken, bulut bilişimin gerekliliğini gözler önüne serdi, analitiğin de iş süreçlerinin devamı adına önemli olduğunu ortaya koydu. Bu konularda dijitalleşme adına atılan adımlar, çalışanların sağlığı ve psikolojilerine bakışta da her ölçekte şirkette farkındalığı pekiştirdi. Kurumsal etkinlik ve sürdürülebilirliğin her ölçekte her sektörden işletme için önemli olduğuna işret eden araştırmalara göre, bireysel ve kurumsal açıdan doğru kararları almak değişimi de doğru biçimde yakalayabilmek demek. Daha doğrusu, iç müşteri ve kurumsal devamlılık için adımlar atarken, dışarıdaki paydaşlara, müşteriden tedarikçiye uzanan tüm yapılara da dijitalleşme ile doğru adımları atarak ulaşabilmek şart. Son dönemdeki birçok araştırmanın da dikkat çektiği gibi, şu 1,5 yılda işletmeler kendi bilişim altyapılarının sürdürülebilirliğini sağlamaya odakladı. Ama pandemili yeni normal ile sürekliliğin yeniden inşası, aslında ekosistemin bütününü düşünerek adımlar atabilmeyi gerektiriyor. Hatta birçok uzmana göre pandemi tüm bu başlıklarda farkındalığın oluşmasını sağladı, var olan farkındalığın fiili yatırımlara dönüşmesini de beraberinde getirdi. Gerek pandemi dönemi gerek pandemi sonrası dönemde tüm bu adımların faydasının görüleceği de herkesin kabul ettiği bir gerçek. İş ki işletmelerin hepsi kendisi için doğru olanı seçip, bunları kurum kültüründe yenilemelerle buluşturup ilerlesin… Bu açıdan birçok uzman pandemi dönemini bir ‘uyarı’ olarak algılamak gerektiği kanısında. Birçok acıdan strateji yenilemesi, operasyonel günceliğin sağlanması, kurumsal bütçe planlamasında önceliklerin elden geçirilmesi ve tüm bu adımlarda teknolojik yetkinlik ve yenilikleri en doğru biçimde kullanmak… Şu bir gerçek ki tüm bu karmaşayı alnının akıyla yönetebilen yöneticiler ilerleyen süreçte de ‘tercih edilen’ olacak.
Dönüşümün gerekçeleri net olmalı
Birçok araştırma raporuna göre, her ölçekte şirket dijital yatırımlarını belli alanlara yoğunlaştırıyor: Veri ve BT altyapı sistemleri, ürün ve müşteri gelişimi, kurumsal etkinliğin artırılması ve işbirliği. Ama bu yolda bazı engeller olduğu da açık: Kurumsal kaynak sıkıntıları, zaman ve paydaşlarla bağlar. Konu paydaşlar olunca, yukarıda da bahsettiğimiz gibi kurumsal kültür değişimini de yok saymak imkansız hale geliyor. Kurumsal verimin bireysel fayda ile buluştuğu bu başlık bütçeden de hak ettiği payı almak zorunda. Üretim sektörü şirketleri bu dönemde pilot projeler yürütmekte hem maddi hem insan kaynağı bazında sıkıntılar yaşıyor. Oysa bahsettiğimiz kurum kültürü yenilemesi ile bu konuda daha güçlü adımlar atılabilir. Reel sektörün bu dönemde yaşadığı bir sorun da önünü net görememenin doğal bir sonucu olarak pilot projelerin ölçeklenmesinde yaşanan sıkıntılar ve hesap hataları. Yöneticiler, şirket bütününde dönüşüm için büyük bütçeleri almaya çalışırken, bu bütçelerin sahibi patronlarını da şirket bütününü kapsayacak dönüşümün neden gerektiği, bu dönüşümün neleri kapsamasının önemli olduğu gibi sorulara yanıt verebilmek zorunda. Bu da, konu kurumsal dijitalleşme olduğunda üç ana konuda desteği önemli kılıyor: Kurumsal ihtiyacı net belirlemek, faydaları net bir yol haritası tanımlamak ve istihdamın dijital yetkinliklerini artırmak.
Dijital dönüşümün ipuçları
Pandemi etkisiyle kurumsal ve bireysel dijital yapıların öneminin ve gerekliliğinin anlaşılması, kurumsal BT ekiplerinin üstündeki yükü de doğal olarak arttırıyor. Şirketler üstlerinde rekabet baskısı ve müşteriler için yeni deneyimler geliştirme baskısını yaşarken, dijitalin bu yolda önemi de tüm tarafların hemfikir olduğu bir gerçek. Bireysel ve kurumsal dijitalleşme önceliklerini şöyle sıralamak mümkün:
- Dijitale uygun bir kurumsal kültür: Tüm şirketler tüketicilerin artan taleplerini karşılayabilmek için hizmetlerini hızlı biçimde dijitalleştirme ve yeni gelir kanalları yaratabilme çabasında.
- Herkes için, herkesle yaratıcılık: İş dünyası, dijital müşteri deneyimlerini daha hızlı biçimde karşılama çabasında. Bu noktada kurumsal BT ekiplerinin üstünde artık önemli bir görev daha var: Self servis kurumsal mimariyi geliştirip, çözümleri daha hızlı biçimde hayata geçirmek.
- İnovatif kurumsal yapı: Her sektörde her şirket yenilikler sunabilmek, rekabette öne çıkmak için her konuda bilgi edinme çabasında. Bu da her türlü değişime aynı hızda ayak uydurabilen, çevik şirketleri beraberinde getiriyor. Kurumsal dijital yetkinlikler her şirkette birbirinden farklı olsa bile temelinde API kullanarak var olan uygulamaları geliştirmenin yattığını da belirtmek gerek. Yani her seferinde sıfırdan yeniden kod yazmak değil, var olan koda geliştirmeler yapabilecek esnekliğe sahip olmak gerekiyor.
- Otomasyon: Operasyonel etkinlik ve iş süreçlerini geliştirmek söz konusu olduğunda, kurumsal tercih son yıllarda otomasyon kullanımı halini aldı. Otomasyonun itici gücü ise API’ler.
- API güvenliği: Ortalama bir şirketin yüzlerce uygulaması olabiliyor. Yeni uç noktaların kurumsal ve bireysel hayatta yerini güçlendirmesi ve kötü niyetli kişiler için kurumsal yapıya izinsiz giriş fırsatı doğurması da API güvenliğinin öneminin artmasını sağlıyor.
- Mikro servisler: Şirketler hızla yeni müşteri deneyimleri elde edebilmek için mikro servislere yönelik ilgilerini de artırıyorlar. Mikro hizmetleri sunan şirketler, ölçeklendirmek için bir tür hizmet ağı yetkinliklerine de ihtiyaç duyuyor.
- Veri bölünmesi: Sürekli gelişen müşteri beklentilerini karşılayabilmek için şirketler de verinin kilidini açıp, müşteriye dair bilgilere ulaşabilmek istiyorlar. Birçok uzmana göre gerek sektörel rekabette gerek müşteri tercihlerinde bahsettiğimiz veri bölünmesi de önemini artıracak. Çünkü bu devirde büyümenin itici gücü, rekabette iyi ve kötüyü ayırmanın yolu verinin kilidini açmak, onu analiz etmek ve her hamlede bu verileri baz almak.
- Veri analitiği: müşteri deneyimini dönüştürmek isteyen şirketler veri analitiğine önemli yatırımlar yapıyor. Ama bu yatırımların temelinin, hatta veri analitiğinin esas değerinin güncel veriler olduğunu akıldan çıkartmamak da şart.