Yeni Teknolojiler ile Ezberler Uçtan Uca Bozuluyor
Modern Finans Alanında “Kendi Kendini Yöneten” çözümler ve “İş Birliği” Dönemi Başlıyor!
Oracle Finansal Hizmetler Teknoloji Satış Direktörü Işıl Kılınç Gürtuna
Finans sektörünün çok ciddi dönüşüm geçirdiği ve sürekli değişim içinde olduğu bir dönemdeyiz. İçinde bulunduğumuz zaman dilimini düşündüğümüzde, değişen kültürün ve neslin sonucu olarak, bu tüm sektörlerde çok doğal olarak ortaya çıkan bir sonuç . 10-15 sene önce insanlar değişim planlarlar, bu değişimi 5 yıllık plan olarak öngörür, altyapılarını buna göre tasarlarlardı. Şimdi ise değişimin sürekli olduğu ve öngörülebilirliğin çok azaldığı bir durum söz konusu. Bu değişimin temel dinamiklerinin başında kültür değişimi gelmekte. Nesil değişiyor, tamamen dijital dünyaya doğmus Alfa-Gen kuşağı farklı iletişim yöntemleri ile büyüyor, etkilendikleri, değer verdikleri şeyler çok farklı. “ tüm bu değişimin sonucu olarak sektör ve kurum kültürleri, lider kültürü ve başarı kriterleri değişiyor” yorumunu yapan Oracle Finansal Hizmetler Teknoloji Satış Direktörü Işıl Kılınç Gürtuna’ya göre, bu yönüyle bankacılık sektörünün de temellerinin değiştiği bir dönemdeyiz.
Bu değişimin önemli oyuncularından biri de startup’lar; dışardan baktıklarında neyin eksik, neyin farklı veya neyin darboğaz yarattığını o kadar net görüyorlar ki o konuya özel tek bir odaklı çözüm üretiyorlar ve bunu çok hızlı şekilde hayata geçiriyorlar. Bankacılar sistem içinde operasyonun yürümesi, karlılık, risk gibi bir çok kriteri bir arada düşünüp dengelemeye çalışırken, Fintech’ler bu sistem içinde daha iyi yapılabilecek alanları görüyor, deniyor, sonra o alana yönelik bir çözüm üretiyorlar. “Türk Bankacılık sistemi gelişmiş bir sistem fakat bankacılıkta yıllardır konuştuğumuz konuların bir çoğu tüm sektörün yapması gereken ama fark yaratmayan konular diyen Işıl Kılınç Gürtuna’nın belirttiği gibi, müşteriyi anlamak ve müşteriye özel çözümler sunmak artık bir gereklilik. Ancak farklı şeyler deneyerek, değişime açık olarak rekabet avantajı yaratabilir, değişime liderlik edecek bir iş modeli oluşturabiliriz. Bu noktada bankacılığın temelinin güven üzerine kurulu olduğunu kesinlikle unutmamalıyız. Regülasyonlara uyumlu olmak gerekirken, bir tarafta da iş yapış biçimini değiştirmek için ‘yapılmayan şeyi yapmak’ gerekiyor. “Bankacılık operasyonlarında kurallar hep vardır. Mesela bankada görev yapan bir operasyon yöneticisi 10 operasyon yapıyorsa, hepsini doğru yapmak zorundadır. Bunlar olması gereken kriterlerdir ama bankacılıkta fark yaratmak için farklı hedeflerle çalışan inovasyon merkezlerinin git gide arttığını görüyoruz Ana amaçları inovasyon, fikir geliştirmek olan, yani operasyonları yöneten kişiler gibi değil, 10 tane fikir deneyip bir tanesi ile fark yaratacak, fikir üretmekten ve denemekten korkmayacak ekipler oluşturuluyor” sözleri ile sektörün yaratıcılık yetkinliğinin gelişimini tanımlayan Işıl Kılınç Gürtuna, sorularımızı yanıtladı:
Türkiye özelinde böyle bir değişimden ve dışardan destek alma ilgisinde gelişimden bahsedebiliriz, değil mi?
Evet. Bugün kendi içerisinde birçok banka inovasyon merkezleri a kuruyor. Çünkü Günlük operasyonun hedefleri ve kuralları tabii ki vazgeçilemez ama bu ortamda yaratıcılık, fark yaratacak bir iş modeli bulmak çok zor. Bu da ciddi bir kültür değişimini gerektiriyor. Kültür değişimi için de önce liderlerin değişmesi gerekiyor. Çünkü bunca yıldır bankacılık sektörü başarılı olmak için hata yapmamak, gelir-gider dengesini korumak odaklıydı. Bu öncelikler bugün de çok önemli. Ama değişen dünya, rekabet, banka dışı oyuncuların sektöre girişi nedeni ile Bankalar için teknoloji yeni dönemin en önemli rekabet araçlarından biri. Ekonomik konjonktürden bağımsız olarak bankaların teknoloji yatırım yapmaları artık işlerinin bir parçası.
Oracle olarak siz bu değişimde nasıl konumlanıyorsunuz?
Oracle çok büyük bir şirket ve birçok bankada da güveni temsil ediyor. Birçok önemli bankamızın operasyonları Oracle üzerinde çalışıyor. Bunlar ile gurur duyuyoruz çünkü bizim için sektörel yetkinlik, güven ve duruşu temsil ediyor. Sonuçta bankaların çok ciddi sorumlulukları var ve bunlar hem paranın hem de verinin güvenliğini içermekte.
Bankacılık sektörü için önerdiğimiz çözümlerle bir taraftan ekosistemin yetkin bir oyuncusu olurken, bir tarafta da onların inovasyon amaçlı uygulamalarını, çalışmalarını destekleyecek, sürekli geliştirip güncellediğimiz teknolojileri sağlıyoruz. Bu noktada şunu vurgulamak isterim; Oracle hem bir ekosistem oyuncusu hem de yaratıcı fikirlerin ortaya çıkması ve hayata geçmesi için gerekli teknolojileri sağlayan şirket konumunda. Bu yeni dünya, her şeyi tek başına ‘yapamayacağınız’ bir dünya. Bu nedenle bir ekosisteminiz olması şart. Bu anlamda yenilikçi teknolojiler, bulut bilişim ile birlikte Oracle’ın öncülüğünü yaptığı, kendi kendini yöneten teknolojiler, öğrenen sistemler, yapay zeka, makine öğrenmesi, verinin iş yapış biçimine daha fazla katma değer katarak hayatımıza girmesi gibi alanlar odağımızda. Çünkü geldiğimiz noktada artık herkes müşterisini tanıyor. Sizin banka olarak kendinizi farklı kılabilmek için elinizde duran, daha önce kullanmadığınız verileri ve dış kaynaklı verileri kullanarak bir fark yaratmanız lazım. Böylece banka-müşteri ilişkisinin müşteriden bankaya değil, bankadan müşteriye doğru bir yapıya evrilmesi gerekiyor. Amacımız; bu yolda bankalara bu esnekliği ve yenilikçi teknolojileri sağlamak.
Sektörel öncelikler finansta nasıl şekilleniyor?
Türkiye’de performans ve hız, BT yatırım kararlarının temel kriterleri arasında yer alıyor. Yaratıcılık anlamında Türkiye, Avrupa’daki bir banka kadar yetkin ama biz hız ve performans konusunda çok fazla çeviğiz. Avrupa’da bir çok ülkede bir haftada mektupla hesap açarken, Türkiye’de insanlar bir dakikada bankaya gidip hesap açabiliyor.Bu bile ihtiyaçları farklılaştırıyor. Bizim hayatımız çok hızlı aktığı için teknoloji mimarilerimiz de buna göre belirleniyor. Yurtdışındaki bankalar daha uzun vadeli plan yaparken, biz daha çabuk planlayıp atak ve çevik olmaya çalışıyoruz. Örneğin Açık Bankacılık konusu şu an Avrupda çok gündemde , Avrupa’daki bankaların PSD2 regulasyonu ile API’larını farklı çözüm geliştiricilere açmaları zorunlu hale getiriliyor. Bu yeni oyuncuların sisteme girmesi, çözümlerin farklılaşması ve ekosistemin toplam değerinin artması anlamına geliyor. Değişen iletişim kaynakları, bankacılık dışı oyuncuların Bankacılık sistemine girişi, Bankacıları temeli güven olan ilişkisini zedelemeden daha yaratıcı, daha çevik mimarilerde çalışmaya zorluyor.
Oracle, finansta bu değişim sürecinde nasıl konumlanıyor?
Oracle, Ar-Ge’ye kurulduğu ilk günden itibaren çok ciddi yatırımlar yapan çok büyük bir şirket, bunun sonucu olarak; Turkiye’de ve dünyada Bankaların önemli bir çoğunluğunun verisi Oracle’da duruyor, operasyonları Oracle çözümleri ile yürüyor. Bu bizim gücümüz ama bir taraftan da değişime önderlik eden bir şirket olarak ciddi adımlar atıyor; sektörel ihtiyaçları ve teknolojik gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve nerede fark yaratabileceğinin yanında, yarattığı farkın katma değerlerini de düşünerek adımlar atıyor. Bu anlamda son yıllarda teknoloji dünyasının en yartıcı çözümü olan otonom teknolojiler, yaratıcılığa güç katacak çok önemli bir inovasyon örneği.
Nasıl?
Her teknoloji için o teknolojinin yaşatılması ve teknolojinin yaratıcılık için kullanılması iki ayrı bakışı temsil eder, ikisinin de olması gereklidir. Oracle burada tekrarlanan, katma değeri düşük ama yapılması gereken işleri Yapay Zeka ve makine öğrenmesi ile geliştirilmiş Otonom Teknolojiler ile destekleyip , yaratıcılık için teknoliji kullanımına imkan tanıyor. Yapılan işin tekrarlayan operasyonel kısımlarını Oracle Otonom Teknolojilerine devrederek, zamanınızı daha fark yaratıcı, ve katma değeri yüksek işlere ayırabilir, fark yaratan iş yapış biçimlerine sahip olabilirsiniz. Örneğin veri artık herkeste var ve herkes bunları analiz etmeye çalışıyor. Ama ben bu verilerin yanında, daha önce hiç kullanmadığım verileri kullanarak neler yapabilirim? O bilgilerden anlamlı ve fark yaratacak işlemler çıkarmaya daha fazla zaman ayırmalıyız. Bu yönüyle “Oracle Autonomous Database” (Oracle Kendi Kendini Yöneten Veritabanı) artık Oracle’ın vizyonunu temsil eden çok önemli bir inovasyon.
“Oracle Autonomous Database”i (Oracle Kendi Kendini Yöneten Veritabanı) farklı kılan özellikleri neler?
Makine öğrenmesi ve yapay zeka ile olabilecek birçok şey söz konusu, ama asıl önemlisi her şeyin otonom hale gelmesi temel amaç değil. Bunun yerine, makinenin daha iyi yapabileceği, yapay zekanın algılayabileceği bir unsur varsa, bırak o yapsın, sen de zamanını daha faydalı şeyler için harca, veri bilimi gibi yeni yetenekler ile kendini geliştir, farklı iş yapış modelleri için zaman bul. Otonom teknolojiler kısıtlı zamanımızı teknolojiyi yaşatmak için değil teknolojiyi kullanmak için kullanmamızı hedefliyor.
Oracle, fintech ve insuretech’lere nasıl bakıyor? Bu konuda gerek küreselde gerek Türkiye’de nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Oracle’ın, bir ekosistem oyuncusu olarak fintech ekosistemini geliştirmek için ayrı bir bölümü var. Gerekli değerlendirmeler sonrasında, uygun olanları destekliyor, onlara Oracle Bulut üzerinde çözüm geliştirme anlamında bir takım imkanlar sağlıyor. Oracle kendi stratejileri ile uyumlu biçimde bu yaklaşımı hayata geçiriyor. İşbirliği sonrası çözümlerini pazara sunmaları için satış ekipleri ve Marketplace ortamı ile destek sunuyor.
Daha hızlı çözümler sağlamaları ışığında fintech’ler ekosistemimizin en önemli parçası. Oracle, inovasyon kaynağı olarak gördüğü startup’lar ile ekosistemini zenginleştirmek istiyor; bu işbirliğindeki temel amacı da Oracle’ın hizmet vermekte olduğu kurumsal müşteriler için Oracle teknolojilerini kullanarak inovatif çözümler geliştirebilecek startup’ları desteklemek.