Yenilikçilik istiyor muyuz?
Uluslararası insan kaynakları analiz şirketi Saville Consulting ile Türkiye’deki ortağı Assessment Systems, İngiltere ve Türkiye’deki yeni mezunların yetenek profilini ortaya çıkartmak amacıyla bir çalışma yaptılar. Bunun için Wave Profesyonel Stiller Envanteri’ni kullandılar. Bu, 36 kişilik boyutunu ve 108 özelliği ölçüyor.
Özetle, Türkiye’deki yeni mezunların güçlü yönleri şöyle: Sorunları değerlendirme. Ayrıntıları işleme. Sorunları inceleme. Görevleri yapılandırma.
Ama mezunlarımızın güçlü “olmadıkları” yönleri de şunlar: Dayanıklılık sergileme. İlişki kurma. Değişime uyum ve değişimi benimseme. Destek verme. Çatışmaları çözüme kavuşturma. Pozitif düşünme.
Buradaki kritik sözcük “değişime uyum”. Yani esneklik, yeniliğe, yenilikçiliğe açıklık. İngiliz işveren, yeni İngiliz mezunun “yenilik yaratma” yetkinliğini önemsiyor. Türkler ise “yenilik yaratmanın” aradıkları bir yetkinlik olmadığını söylüyor.
Yukardaki özetler, Assessment Systems’in, konuyu kamuoyuna duyurması için Hürriyet gazetesine verdiği bilgiden (18.09.16).
İkilem içindeyiz. Hem daha yenilikçi bir ekonomimiz olsun istiyoruz, hem de yenilikçi becerilerden çekiniyoruz. TOBB Başkanı haklı: “Onlar Steve Jobs, biz devlet memuru yetiştiriyoruz.” (12.08.15). Birazcık Jobs’umsu özellikleri olan gence “icat çıkartma, otur yerine” dememiz normal. Çünkü Türkiye’de işverenlerin ortalama eğitimi Lise 1’den terk. % 35’i en fazla ilkokul mezunu. Yüksek öğrenimli 277 bin, ilkokul mezunu 398 bin işverenimiz var. İlkokul mezunu olmayanlarla sayı 412 bin. (TÜİK Girişimcilik İstatistikleri,2013). Böyle bir işveren tablosuyla yenilikçiliğin bağdaşması zor.