Yerli / milli
Başbakanın bir isteği var “yerli otomobil yapın”. Günümüzde, istediğiniz kadar uğraşın, bir ürünü yüzde 100 yerli yapamıyorsunuz. Adına küreselleşme diyorlar, her ülkenin yaptığı ürünlerde, mutlaka ve mutlaka bir yabancı malzeme, parça, sistem oluyor. Düşünün, otomobil yapacaksınız, şasesi, kaportasının saçı yerli olabilir ama vites kutusunun özel bir çelikten yapılan bir parçası Hint malı çelikten yapılacak. Gitti yerli rüyası!
İş otonun motorunu çalıştıran bilgisayara geldiğinde bunun tümdevresi, ülkemizde ticari olarak üretim yapan tümdevre fabrikası olmadığına göre yerli olamayacak. O zaman, ya eski usul tümü mekanik (karbüratörlü, distribütörlü) motor yapacağız, ya da günümüz teknik özelliklerine uygun bir ürün yapacaksak, yerli oranında geri düşeceğiz.
Günümüzde, dış ticaret açığını kapatmak için girişilen pek çok yerlileştirme çalışmasında bir ürünü yerli yaptığınızda onu pahalılaştırdığınızı görmektesiniz. Çünkü, o ürünleri bizden daha az işçilik bedeli ile ve daha ucuz enerji kullanarak yapmaya aday birçok ülke var. Yaşam düzeyiniz yükseldikçe, bu daha fazla üründe böyle olacak. Eğer yaşam düzeyimizin artmasını hedefliyorsak, bu tür niteliksiz işleri istekli ülkelere bırakıp bizim daha nitelikli uğraşlara yönelmemiz gerek. Uğraşımızı “yerli” yerine “milli” üzerine odaklarsak, ya da genişletip “tasarımı, fikri mülkiyeti tümüyle bu ülkeye ait” olarak tanımlarsak, pek çok taş yerine oturuyor.
Uzun yıllar, teknoloji transferinin teknoloji geliştirmeyi bastırması sonucu, elimizdeki birikim, lisans altında üretim açısından zenginleşti, kendi geliştirdiğimiz, fikri mülkiyetine sahip olduğumuz ürün sayısı giderek azaldı ve neredeyse sıfıra düştü. Kullandığınız cep telefonunuzun, bilgisayarınızın ve yazılımlarınızın durumuna bakmanız yeterli. Bunların milli olan kısmı, kozmetik düzeyde kalıyor. Çekirdek, kilit kısım yabancı.
Peki, ne yapacağız? Ar-Ge yapacağız. Dünyada ilk ve tek ürünler tasarlayacağız. Olur mu? Tutarlı davranırsanız oluyor. Çıplak el ile uzaktan kumanda1 bir örnek.
1 BThaber köşe yazım, sayı 816, 11 Nisan 2011