Yerli, milli ve diğerleri
Son yıllarda yaşananlar yerli ve milli yazılımların önemini bir kez daha ortaya koydu. Biz de elbette her ülke vatandaşı gibi bunu destekliyoruz. Geçenlerde Ankara’da bir etkinlikte BTK Kurum Başkan Yardımcısı Gazali Çiçek Bey’in de Twitter mesajında belirttiği üzere basın olarak da bu haberlerin duyurulmasında en önemli kaynak durumundayız.
Geçtiğimiz aylarda Adobe, Venezuela’daki kullanıcılarının hesapları bir gecede sildi. Kullanıcılar sabah bilgisayarlarını açtıklarında hesaplarına ulaşamadılar. Bu bir lisanslama konusu değildi, tamamen siyasi çatışmaların sonucunda bilişim firmalarının bağlı oldukları ülke siyaseti doğrultusunda eylemde bulunmasıydı.
Yandex’in 4 yıl önce Rekabet Kurulu’na yaptığı itiraz önce reddedildi, bu yıl tekrar itiraz gelince Google’a ciddi miktarda ceza kesildi. Neydi bu itirazın gerekçesi; mobil cihazlarda Google ürünleri kadar aynı haklara sahip olmak istiyordu Yandex. Bunun üzerine cezayı yiyen Google ülkemizde satılacak Android mobil cihazlar üzerinde çalışacak lisanslarını iptal edeceğini açıkladı. Kimin haklı olduğuyla ilgilenmiyorum, beni ilgilendiren ülkemize etkisi.
Bu örnekler dünya çapında henüz çok yaşanmıyor ama her geçen gün daha fazla yaşanacağı kesin. Bulunduğumuz çağın en etkin silahı bilişim ve geniş ifadesiyle teknoloji tabii ki siyasi olarak da kullanılacak. Aynı konu bizim ürettiğimiz bir teknolojinin ülkemiz siyasetine uygun olmayan bir durum ortaya çıktığında diğer tarafa yasaklanmasının normal olacağı gibi. Evet cümle mantık olarak doğru ama pratikte geçerli mi? Hayır, çünkü bizim teknolojilerimize bağlı kimse yok. Daha da kötüsü bizim dış teknolojiler yerine koyabileceğimiz kendi teknolojilerimiz de az, özellikle bilişim konularında.
Örnek verelim, hepimizin kullandığı Google ve Microsoft eposta sistemlerini düşünelim. Bir siyasi sıkıntı çıksa ve markalar bağlı olduğu ülkelerin siyasetine uygun veya emirleri doğrultusunda hizmeti durdursa, yarın ekonominin de durma ihtimali var. Düşünsenize epostalar çalışmıyor. Yazışmalar yok, siparişler yok. Ben bu yazıyı yayın kuruluna iletemiyorum. Kim bilir, ofis programları da çalışmaz hale geliyor, yazamıyorum bile. E-fatura bile çalışmıyor. Hastanelerden randevu almak zorlaşıyor. Ulaşım, enerji gibi her konu kabus. Bakanlar üye oldukları Whatsapp grupları üzerinden haberleşemiyor. CİMER de çalışmıyor, zaten çalışsa da kimi şikayet edeceğiz? Durum çok riskli.
Peki madem öyle biz de o zaman yerli ve milli ürünleri kullanalım. Dur bir dakika, bizde aynı kalitede bir eposta sistemi var mı? Birkaç çalışma var duyduğum ama seviyesi nedir bilmiyorum. Açık kaynak kodlu uygulamaları biliyoruz, işletim sistemi dahil birçok konuya yardımcı olabilir. Yeteri kadar biliniyor mu? Devlet bunu politika edinmiş mi? Bu görevi alanlar ne kadar başarılı çalışıyor? Bu tür yazılımlara geçsem bana kim yardımcı olacak? Bu yazılımları ne kadar yerli ve milli, kim bana bilgi verir? Yıllardır yatırım yaptığım sistemler bir anda çöp olacak, kim yardımcı olabilir?
İşte bu sorulara tam cevap alabildiğimiz gün yabancı markalara karşı duralım. Ne zaman ki yerine millisini koyabileceğiz, o zaman yabancısını tercih etmeyelim. Yoksa durup dururken ben illa yerli ve milli alırım, bunu desteklerim diyerek teknoloji trenini kaçırmanın anlamı yok.
Rusya meclisi karar verdi, yabancı yazılımın yanında aynı özellikte Rus yazılımı olmazsa o cihaz satılmayacak. Çin durmadı, kamu kurumlarındaki tüm cihazların yerli olmasına karar verdi. E içinde disk Kore, işlemci ABD. Nasıl yapacaklar? Burasını bilmiyorum ama işleri zor. Önemli olan buradan alınabilecek gazla bu tür yollara girmemek. Ya da en azından şimdi değil. Bu dönemde yabancı markaların yurdumuzda yarattığı istihdamı, teknoloji öncülüğünü ve yatırımlarını görmemezlikten gelemeyiz.
Yukarıda yazdıklarımın tek bir istisnası var, savunma teknolojileri. Burada bekleyecek zaman yok, burada da son zamanlarda yaşanan ve ders çıkarmamız gereken o kadar olay var ki. Çok şükür ki burada başarıyla ilerliyoruz, fakat daha da artmasını yani yerlilik oranının yüzde 90-100’e çıkacağı günleri heyecanla bekliyoruz.
Son olarak bir de verinin ülkede kalma konusu var. Çok mantıklı bir istek. Kendimizin güvenliği için şart. Peki BlokZincir teknolojilerine geçince ne olacak? Ya kendi BlokZincir teknolojinizi üreteceksiniz ya da bir zincirin parçası olacaksınız. O zincire girdiğinizde ise artık verinin burada kalması diye bir konu kalmıyor. Veri her yere yayılıyor. Bu konuda da şunu söylemek mümkün, biran evvel kendi BlokZincir yapımızı oluşturalım. Onun öncesinde BlokZincir uygulamaları yayıldıkça veri bizde kalsın demek de pek gerçekçi olamayacak.
İşte bütün bu nedenlerle Milli Teknoloji Hamlesi Projesi’ni gönülden destekliyorum. Ama mantıklı, sabırlı ve tutarlı olup, emin adımlarla, kamu, akademi, STK, özel sektör ve basın işbirliği ile hareket etmeliyiz
Bu yazı vesilesi ile çok değerli yazarlarımız Edip Emil Öymen’e ve Osman Coşkunoğlu’na bugüne kadar bize verdiği destekleri, muhteşem yazıları ve dostlukları için çok teşekkür ederim. Artık BThaber’de yazmayacaklar ama isimleri her zaman bizimle kalacak. Yolunuz açık olsun sevgili dostlarım.