Yerli tasarım ve üretim ile gelen başarı
Yurtdışı pazarlara açılma hedefine odaklandıklarının altını çizen STG Genel Müdürü Özgür Güleryüz, “Kalite odaklı, maliyet etkin ve yenilikçi yaklaşımı ile sıra dışı bir gelişim eğrisi gösteren STG, bu yönüyle ulusal ve küresel iş ortaklarının gözünde haklı bir güven oluşturmuştur” dedi.
Dünyanın çok büyük bir hızla değiştiği bu dönemi ancak geçmiş üç sanayi devrimi dönemiyle kıyaslarsak doğru sonuçlara ulaşabiliriz. Tüm ilişki biçimlerinin az ya da çok değiştiği böylesine değişim dönemlerinin temel özelliği kırılmalar yaratmasıdır. Örneğin 1700’lü yılları içine alan 1. Sanayi Devrimi, kalabalık şehirlerin ortaya çıkmasına sebep olurken, ‘Pazar için üretim’ yapma gerekliliği binlerce geleneksel işin yok olmasına ama aynı anda yepyeni işlerin de ortaya çıkmasına sebep oldu. Benzer durumlar 1900’lerin başında elektrik enerjisinin üretime koşulmasında ve 1970’lerde bilgisayarın, otomasyonun yayınlaşmasında da yaşandı. Yani bir yandan izleri çok derine inen altüst oluşlar yaşanırken diğer yandan yepyeni dünyalar inşa edildi. Ne yazık ki her bir sanayi devrimi uluslar arasındaki gelişmişlik farklarını da arttıran sonuçlar üretti. Sanayi devrimlerini kaçıran milletler için zamanın akış hızı aynı kalırken, değişimi yakalayan ve öncü olan milletler hızla geliştiler ve milletler ailesinin tepesine çıktılar. Bu bilgileri veren STG Genel Müdürü Özgür Güleryüz’e göre, içinde bulunduğumuz 4. Sanayi Devrimi de kendinden önceki üç sanayi devrimi gibi bazı milletler için mahvoluş, başka bazıları içinse ilerleme ve yeniden doğuş anlamlarına gelecek. Zamanın ruhunu anlayan ve tüm milli güç unsurlarını yeni dönemin gerçeklerine uygun olarak kullananlar ilerleyecek, zamanın gerisinde kalanlarsa “geri kalmış” ülkelerin liginde yaşam mücadelesi verecekler.
“İşte böylesine kritik bir dönemde Türk savunma sanayi başta olmak üzere, Türk teknoloji şirketleri arka arkaya önemli adımlar atarak, bugünü değil geleceği inşa etmenin sorumluluğuna soyunuyorlar” diyen Özgür Güleryüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne mutlu ki hem Cumhurbaşkanımız hem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı hem de Savunma Sanayi Başkanlığı Türkiye’nin değişen dünyaya ayak uydurmasının anlamını çok iyi biliyorlar. Onların öncülüğünde en küçüğünden en büyüğüne kadar tüm teknoloji şirketleri kendilerini çok daha güvende hissederek hayallerinin peşinde yol alabiliyorlar.
Bizim hikayemiz de aslında bu değişim iklimiyle çok örtüşen bir hikâye. STG Mühendislik Stratejik Teknolojiler Geliştirme ve Üretim A.Ş., 2019 yılının son çeyreğinde kurulmuş bir teknoloji şirketidir. Tedariki yurt dışından yapılmakta olan, endüstriyel alanda deniz, hava ve kara ortamlarında ve farklı platformlarda ihtiyaç duyulan stratejik ürünlerin tasarlanması, üretilmesi ve zorlu çevre koşullarına uyumluluklarının doğrulanarak ve test edilerek müşteriye arz edilmesini hedeflemektedir.
STG’nin temel misyonu; yerli ve milli tasarım ve üretim yapmak, alandaki en yeni teknolojileri ürün geliştirme ve Ar-Ge çalışmalarında kullanmak ve bu yolla müşterilerine katma değeri yüksek, maliyet etkin, ihtiyacı karşılayabilecek yenilikçi ve güvenilir ürünler ve çözümler sunmaktır. Özgün tasarımları ve üretimi ile öne çıkan firmamız, aynı zamanda, sektörün lider küresel şirketleriyle de karşılıklı iş birliği içindedir. STG, bir yandan parçası olduğu ulusal ekosistemi destekleyecek ürünleri ve tasarımları uluslararası pazardan Türkiye’ye taşırken, kendi özgün ürünlerini de yurtdışı pazarlara açma hedefine odaklanmıştır. Kalite odaklı, maliyet etkin ve yenilikçi yaklaşımı ile sıra dışı bir gelişim eğrisi gösteren STG, bu yönüyle ulusal ve küresel iş ortaklarının gözünde haklı bir güven oluşturmuştur. Teknolojiyi sadece takip eden değil aynı zamanda teknolojiye değer katan öncü bir firma olarak STG, misyonunun gereği olan hedeflere hızla yol almaktadır.”
STG, Ar-Ge ve Ür-Ge merkezi haline geldi
Farklı sektörlerde kazanılmış bilgi birikimi sayesinde gelişerek devam eden elektronik donanım, yazılım ve mekanik tasarım faaliyetleri ile Ar-Ge ve Ür-Ge merkezi haline gelen STG, bir teknopark şirketi olmanın yanı sıra KOSGEB destekli projelere de sahip öncü bir mühendislik ve teknoloji firması olarak çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle “Rugged” ürünlerin tasarımı, üretimi ve testleri konusunda sahip olunan imkân ve kabiliyetlerle sektöre geniş çaplı çözümler sunduklarının altını çizen Özgür Güleryüz, “Tüm dünyada talebi hızla artan rugged ürünler, kullanıldıkları zorlu çevre koşullarına ve gerekli güvenlik seviyelerine göre farklı ömür döngüleri olan, ihtiyaca özel tasarım gerektiren ürünlerdir” dedi. Özgür Güleryüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son yıllarda görülen teknolojik gelişmeler neticesinde, sistemlerde kullanılan akıllı cihaz ve sensör birimlerinin sayısındaki ciddi artış, doğal olarak sistemlerin ağ bağlantı ihtiyaçlarında da önemli bir artışa sebep olmuştur. Eski sistemlerde özellikle akıllı birimler, korunaklı ve çevre şartlarından büyük oranda izole ortamlarda çalışırken, yeni sistemlerde bu birimler sahada çok daha sert çevre şartlarına maruz kalmaktadır.
Bu nedenle zorlu koşulların gerektirdiği dayanım ve güvenilirlik seviyesi yüksek, tasarım alt bileşenleri ve mimarileri uygulanmaktadır. Rugged ürünler, saha testlerinden önce belirli kalifikasyon testlerine tabi tutulduğu gibi güvenilirlik analizleri de yapılmaktadır.”
Cisco’nun gömülü sistem çözümleri ile entegrasyon
STG, askeri ve endüstriyel alanlardaki tasarım, üretim ve test tecrübesini kullanarak, ülkemizde artan rugged ağ bağlantısı ihtiyacına yerli çözümler üretebilmek amacıyla çalışma yoğunluğunu arttırmıştır. Buradaki temel çıkış noktasını, kullanıcı ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen, esnek, dayanıklı ve güvenilir ürünler ortaya çıkarma olarak niteleyen Özgür Güleryüz, şunları kaydetti:
“Bu doğrultuda, sunduğu farklı ağ çözümleri ile global piyasada lider konumunda bulunan Cisco ile iş birliği yaparak daha etkin çözümler üretmeyi hedeflemekteyiz. Cisco’nun gömülü sistem çözümlerinden faydalanarak, ağ güvenliği, konfigürasyon ve yazılım desteği mevcut Cisco çözümlerinin üstün özelliklerine sahip ve aynı zamanda zorlu çevre şartlarında çalışabilen, kullanıcı isterlerine hızlı bir şekilde uyarlanabilen ürünler geliştirebileceğimize inanıyoruz.
Bu kapsamda ilk prototip ürünümüz, Cisco Embedded Services ESS-3300 tabanlı 24 port Ethernet Anahtarı’dır. Cihazımız; 24x Gigabit Ethernet portu, Cisco IOS® yazılımı, Layer 2 anahtarlama veya Layer 3 dinamik router desteği, IPv4/IPv6 anahtarlama, MIL-STD-1275E uyumlu 28VDC güç girişi, MIL-STD-461F EMI/EMC standartlarına uygun tasarım, genişletilmiş çalışma sıcaklık aralığı: -40°C / +55°C, IP-67, MIL-STD-810G sıcaklık, titreşim, şok, yükseklik, nem, korozyon, basınç kalifikasyon testleri, MIL-DTL-38999 tip askeri konnektörler gibi temel özelliklere sahip bulunuyor.”