Yeşil veri merkezi kavramı öne çıkıyor
Veri merkezi dendiğinde sadece BT ekipmanlarının barındırıldığı alanlar değil, BT ekipmanları ile çevresel ekipmanların bütünleştiği alanların algılanması gereğine dikkat çeken KoçSistem Veri Merkezi Çözüm ve Hizmetleri Direktörü Gökalp Bahçeli de, sunucusundan, kabinine ve klimasına kadar her bileşenin planlamasının ortak yapıldığı alanların akla gelmesi gerektiğini belirtti. Bu bağlamda yeni veri merkezlerinin en önemli bileşenlerinin eskiden olduğu gibi, BT ekipmanları değil bu ekipmanlara hizmet eden çevresel donanımlar ve fiziksel ortam olduğunu ifade eden Bahçeli şöyle konuştu: “Fiziksel ortamdan kastımız ise; enerjiyi ve soğutmayı verimli sağlayabilmek için veri merkezini gerçekleştireceğiniz nokta. Bu bağlamda, yeni nesil veri merkezi demek aslında ‘Yeşil veri merkezi’ anlamına geliyor. Günümüzde her alanda olduğu gibi, oluşturduğunuz veri merkezinin de hem esnek, hem de çevik olması gerekiyor. Bunu sağlamak için yeni nesil veri merkezleri daha modüler yapıda oluşturuluyor. Bunu destekleyen en yeni teknoloji ise bulut bilişim. Yazılım üreticileri de artık yeni ürünlerini sanal ortam üzerinde çalışacak şekilde geliştiriyorlar. Bulut bilişim ile son kullanıcı, dünyanın herhangi bir yerindeki bir veri merkezi üzerinde, kendi sanal veri merkezini yaratıyor, yönetiyor. Altyapı olarak baktığınızda ise daha çok verimlilik sağlayacak donanımlar tercih ediliyor. Soğutmadan kesintisiz güç kaynaklarına, jeneratörlerden kabin teknolojilerine kadar, tüm çalışmalar enerjinin en verimli, kayıpların en az olduğu sistemleri oluşturmak için gerçekleştiriliyor” diye konuştu.
Sanallaştırma teknolojileri en önemli bileşen
Microsoft Türkiye Sunucu ve Bulut Platformu Ürün Pazarlama Yöneticisi Kadir Şener’e göre de veri merkezleri artık internet ve mobil teknolojilerin sağladığı esneklik nedeniyle işletmenin fiziki alanının dışında çok daha geniş bir faaliyet alanına hizmet vermek zorunda. Çeşitlenen uygulamalar, kurumların demirbaş maliyetlerini artırdığı gibi enerji faturalarını da kabartıyor. Aynı zamanda yönetimi çok zor hale gelen büyük sunucu ambarlarının ortaya çıkmasına neden olduğunu belirten Şener, “Microsoft bu alanda sürdürülebilirliği güvence altına alan ve veri merkezlerinin daha dinamik, modüler ve ihtiyaca göre ölçeklenebilen bir yapıya geçişini destekleyen çeşitli teknolojiler ve yazılımlar sunuyor. Bulut bilişime giden rotada veri merkezlerinin daha etkin yönetimini sağlayan bu teknolojilerle işletmelerin daha verimli ve maliyet avantajlı çalışmasının önünü açıyor. Hyper-V sanallaştırma sadece donanım sayısını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğin bulut bilişim platformları için de en temel teknolojiler arasında yer alıyor. Kuruluşların sadece kendilerinin erişebileceği özel bulutları kurabilirken ve bulut bilişimin getirdiği yeniliklerden de faydalanılabiliyor. Öte yandan tek bir konsol üzerinden yönetilebilen sanal sunucular, yönetim ve bakım avantajlarıyla da tercih nedeni oluyorlar. Sanallaştırma teknolojileri aynı zamanda bulut platformlarının en temel bileşenleri arasında yer alıyor” dedi.
Bütünleşik çözümler ana bileşen
EMC Kıdemli Teknoloji Danışmanı Feyza Başaran’a göre de veri merkezlerinin temel bileşenlerinden bir tanesi de yaratılan sanal sunucuların performans ihtiyaçlarını karşılayacak güçlü çok çekirdekli (multi-core) işlemciler. Blok tabanlı (SAN), dosya tabanlı, obje tabanlı farklı ihtiyaçları tek bir veri depolama ünitesi ile adresleyebilen “bütünleşik” çözümlerin de veri merkezlerinin temel bileşeni olduğuna dikkat çeken Başaran, şöyle konuştu:
“Böylece farklı ihtiyaçlar, tek bir ürün ile cevaplanabilir ve artan veri miktarını yönetim kolaylığı elde edilir. Thin provisioning, sıkıştırma (compression), tekilleştirme (deduplication), otomatik katmanlandırma gibi özellikler, yeni veri merkezlerinde kullanılan diğer teknolojiler.”
Oytek Bilişim Hizmetleri/Sistem Yönetim Müdürü Kudret Gülcan’a göre veri merkezlerinin en büyük giderleri donanımların ve altyapısal ürünlerin kullandıkları enerji oluşturuyor. Enerji tüketimini azaltmak ve kontrol altında tutmak için altyapısal bileşenlerinin izlenmesini sağlayacak uygulamalar ve donanımlar, sıcak-soğuk koridorlar, veri merkezindeki talepleri hem yönetecek hem de kullanım oranlarına göre ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak uygulamaların yeni nesil veri merkezlerinin bileşenleri olacak. Gülcan, şöyle devam etti: “Bunların yanında regülasyonların uygulanmasını hızlandıran, esneklik sağlayan bileşenler kullanılacaktır. Bu bileşenlerin çevreye duyarlılığı ön planda olacaktır. Veri merkezleri artık iklimleme ihtiyaçlarını minimum düzeyde tutacak, enerji giderlerini azaltacak şekilde tasarlanıyor. Sunucu, disk ve ağ ekipmanlarının sağlıklı ortamda çalışmaları için kablolamalar hava sirkülasyonunu engellemeyecek şekilde, kabinet konumlandırmaları soğuk ve sıcak havanın karışmamasını sağlayacak şekilde planlanıyor. İklimleme için dış ortam ısısından yararlanan çevreci çözümlerde gündemde. Kabinet bazında izleme sıklıkla kullanılan yöntemler arasında. Konsolidasyon sonrasında daha verimli kullanılan sunucu kabinetleri için doğrudan soğutma yöntemi de kullanılıyor.”
Veri merkezleri için özellikle “İş sürekliliği” ve “enerji verimliliği” konularının çok kritik önem taşıdığını belirten Bimsa Sistem Mühendisi Cem Güneyli, şirketlerin her yerden verilerine ve uygulamalarına güvenli bir şekilde erişebilmesinin önemi çok büyük olduğunu belirtti. Veri merkezlerinin de bu noktada ön plana çıktığını ifade eden Güneyli, şunları kaydetti: “Bu verilerin, uygulamaların nerede barındırılacağı, nasıl korunacağı, nasıl yönetileceği ve nasıl bütünlüğü bozulmadan erişilebilir halde tutulacağı konularını veri merkezleri başlığı altında cevaplıyoruz. Bütün bu iş ve işlemlerin mümkün olan en az enerji ile yapılması da bir diğer önemli husus. Veri merkezi altyapılarında; konsolidasyon, operasyonel kolaylık ve standardizasyon, esneklik, kaynak kullanımının artırılması, az enerji tüketimi, sahip olma maliyetleri ve harcamaların düşürülmesi konuları belirleyici unsurlar olarak karşımıza çıkmakta. Teknolojik olarak; veri merkezi anahtarlama, depolama ağları, uygulama ağı, veri merkezi güvenliği, sunucu ve masaüstü sanallaştırma, uygulama sanallaştırma, erişilebilirlik, felaketten kurtarma konuları en son yaşanan gelişmeler. Veri merkezlerinin bu konularda belirlenmiş olan bilişim standartlarını sağlaması, ayrıca bu konularda hizmetler vermesi gerekiyor. Sistem, servis ya da uygulama bazında erişim anlaşmaları (OLA- Operational Level Agreement, SLA- Service Level Agreement) ile şirketlerin kendi sistemlerini, verilerini, uygulamalarını barındıracak, kiralayabilecek. İşletmeler bu işleri hizmet olarak alacak, kendi bünyelerinde çözüm geliştirmek zorunda kalmayacaklar.”