Yeteneği yakalamak da tutmak da bir dert


Küresel yönetim danışmanlık şirketi Towers Watson, iki araştırması ile istihdam piyasasındaki değişime ışık tutuyor. Towers Watson’ın “Küresel İşgücü Araştırması” ile “Yetenek ve Ödül Yönetimi Araştırması”nın en önemli bulgusu yetenek savaşının her zamankinden daha yoğun olduğu. Çalışanlar sürekli iş değişikliğine gidiyor ve araştırmaya katılan şirketlerin yaklaşık yarısı geçtiğimiz yıldan bu yana işe alım faaliyetlerinde, üçte biri ise çalışan devir oranında artış olduğunu belirtiyor. Gelişen ekonomilerde şirketlerin yüzde 74’ü kritik becerilere sahip çalışanları elde tutmak konusunda zorluk yaşıyor. Dolayısıyla bu yetenekleri bulmak ve elde tutmak her zamankinden zor. Towers Watson Bilgi Hizmetleri ve Teknoloji Dünya Başkanı Max Caldwell’e göre, bulgular, küresel işgücünün yüzde 18’inin şirketinden ayrılma eğiliminde olduğunu, yüzde 36’sının da, örneğin gelecek iki yıl içinde uygun fırsatı bulduğu takdirde ayrılma riski taşıdığını gösteriyor. Yani Caldwell’in de dikkat çektiği gibi, şirketlerin kritik önemdeki yetenekleri bulmak ve elde tutmak için sadece rekabetçi ödül sistemlerine değil, kariyer ilerlemesine, iş güvencesine, iyi yönetime ve düzgün bir iş-yaşam dengesine odaklanan değer önermesini sunmaları şart. Caldwell ile araştırma detaylarını ve küresel istihdam piyasasındaki değişimleri konuştuk:
Son iki Küresel İşgücü Çalışması’nı dikkate aldığınızda, küresel ekonominin istihdama etkisi hakkında ne söylemek istersiniz? Daha fazla iş olanağı oluşturmak kolaylaşıyor mu, yoksa zorlaşıyor mu?
Şirketler, ekonomilerin iniş ve çıkış dönemlerinde kritik becerilere sahip ve yüksek performans gösteren yeteneklere ihtiyaç duyar. Bu yetenekleri bulmak her iki dönemde de zordur. Kritik becerilere sahip çalışanlar, kısa vadeli ekonomik gelişmelerden bağımsız olarak çok daha fazla istihdam seçeneklerine sahip. Genellikle şirket büyümelerinin önündeki en büyük engel ise küresel tecrübeye sahip yöneticiler ya da teknolojinin belirli alanlarında uzmanlaşmış profesyoneller gibi yetenekli işgücünün azlığı. Konu her zaman daha fazla iş olanağı oluşturmanın zor ya da daha kolay olması değil. Asıl sorun, şirketin doğru çalışma ortamını oluşturamadığı sürece bu pozisyonları doğru kişilerle doldurmasının kesinlikle daha zor olduğu. Bu çalışma ortamı da rekabetçi ödüller, zengin gelişim olanakları ve ilham verici liderleri barındırmalı. Söz konusu güçlüklerin yakın gelecekte daha kolay bir hal almasını beklemiyoruz. Kaldı ki demografik trendler, küreselleşme ile teknoloji gibi sektörlerdeki genişlemelerin bir araya gelmesi, kritik becerilere sahip yeteneklere daha büyük önem kazandıracak. Bu noktada iyi haber ise Towers Watson araştırmalarının, gelişmekte olan ülkelerde yer alan şirketlerin çalışanlarına rekabetçi ve kapsamlı bir değer önermesi sundukları takdirde kritik yetenekleri ellerinde tutma konusunda ortalama olarak yüzde 22 daha az zorluk yaşadıklarını ortaya çıkarması. Bu konuda iletişim de kilit rol oynuyor.
BT sektöründe sektöre yön verenler ve trendler size göre neler?
Teknoloji sektörüne yön veren birçok unsur var. Örneğin, bir yanda yazılım ve oyun şirketlerinde bulut tabanlı platformlar ve üyelik hizmetlerinin yaygınlaşması temel iş modellerini yeniden biçimlendiriyor. Diğer yanda internet, sosyal medya ve online perakende şirketleri içerik geliştirmeye ve müşteri ilişkilerini güçlendirmeye odaklanırken, bilgisayar donanım şirketleri de operasyonel başarıya ve maliyet yönetimine yoğunlaşıyor. Ama teknoloji sektörünün tüm paydaşları aslında hızlı değişen piyasa koşulları, yoğun rekabet ve inovasyon baskısıyla karşı karşıya. En iyi yetenekleri çekebilmek de kritik konuların başında.
İK ve istihdam açısından Türkiye’nin BT sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de ve diğer büyüyen ekonomilerde teknoloji firmalarının başarısı pazarlama, yazılım geliştirme, satış ve veri analizi gibi alanlarda kritik, ama hassas bir yetenek havuzuna bağlı. Bu gibi çalışanlar genellikle büyük talep görüyor. Ayrıca araştırmalarımız, teknoloji sektöründeki çalışanların; onları çeken ve elde tutmayı sağlayan belirli unsurlara, genel endüstriden daha fazla önem verdiklerini ortaya koyuyor. Bunlar arasında kuruluşun ürün ve hizmetlerinin kalitesi, inovasyon alanındaki itibarı, uzun vadeli teşviklerin mevcut olup olmaması, çalışanı geliştiren ve entelektüel açıdan tatmin edici çalışmalarda bulunma olanağının olup olmaması yer alıyor. Kuşkusuz ki, sektör şirketlerinin de yetenek avantajı elde edebilmeleri için liderlerinin yetenekli çalışanlara özgün ihtiyaç ve tercihleri karşılayan kişiselleştirilmiş bir değer önermesi sunmaları gerek.
BT çözümleri, İK departmanlarının işgücünü ve iş yükünü nasıl dönüştürebilir?
Tower Watson’ın araştırması, güçlü bir İK teknolojisine sahip olmanın, işgücü bağlığı sağlamakta olmazsa olmaz olduğunu gösteriyor. Örneğin etkin bir değer önermesi sunan şirketler, İK programlarının iletişimini sağlama, iş değerleme, piyasa ücret verilerini takip etme ve çalışanları becerilerine uygun işlerle eşleştirme konusunda teknolojiyi kullanmaya ortalama iki kat daha eğilimli oluyor.
Neden?
Çünkü tüm tüketiciler gibi çalışanlar ve yöneticiler de, teknolojiye özel ve iş yaşamını kolaylaştırmanın ve kişiselleştirmenin bir yolu olarak bakıyor. Özellikle İK yazılım çözümleri daha mobil ve sosyal özelliklere sahip olduğu için bu durum daha da doğruluk kazanıyor. Yöneticiler yalnızca iş başvurularını takip etme şansı elde etmekle kalmıyor, aynı zamanda videolu iş görüşmeleri yapabiliyor ve bir işe hangi özellikte adayların alınma olasılığının daha yüksek olduğunu analiz edebiliyor. Çalışanlar hem bir eğitim kursuna kaydolabiliyor, hem de öğrendiklerini şirket içi iletişim aracılığıyla meslektaşlarıyla paylaşarak kendileri de birer eğitmen olabiliyor. Liderler, çalışan ile müşteri memnuniyeti ve bağlılığı arasındaki ilişkileri daha iyi anlayabiliyor. Dahası, doğru teknolojilerin kullanımı, İK’nın verimli çalışmasına olanak sağlıyor, yöneticilerin ve profesyonellerin bireylerle ilgili konuları kendi başlarına daha kolay yürütebilmelerine olanak sunuyor. Bu şekilde, teknoloji İK’yı yalnızca idari bir fonksiyon olmaktan çıkarıp, iş dünyasının stratejik bir ortağı haline getiriyor.
CIO’ların ekiplerini motive etmek için kullandıkları en yenilikçi yöntemler neler?
Liderler, işine bağlı çalışanlar oluşturmak konusunda büyük bir fark yaratıyor. Towers Watson araştırması çeşitli kilit unsurlara işaret ediyor: Çalışanlara ellerinden gelenin en iyisini yapmaları konusunda ilham vermek, veriye dayanan kararlar almak, açık ve ikna edici bir vizyon sunmak, yeni durumlarla başa çıkarken hızlı ve esnek olmak. İlk seviye ve orta düzey yöneticiler de kilit role sahip. Çünkü çalışanlar; doğru hareket edenlere, yani yapacaklarını söyledikleri şeyi yapanlara, işleri tamamlamak için engelleri ortadan kaldıranlara, insanlara saygıyla yaklaşanlara, yüksek ve düşük performans gösterenler arasındaki ayrımı gözetenlere değer veriyor. Liderlerin ve yöneticilerin doğal olmak, samimi şekilde bireylerle ilgilenmek, onlara yol göstermek ve iyi iletişim kurmak gibi temel noktalara odaklanması gerek. Bu da sürdürülebilir ve yüksek performans sunan motive ekipler oluşturulmasını sağlar.