YETENEK REKABETÇİLİĞİ: 125 ÜLKE İÇERİSİNDE TÜRKİYE 74. SIRADA, 114 KENT İÇİNDE İSTANBUL 67. SIRADA
INSEAD Dünya İşletme Okulu (The Business School for the World), The Adecco Group ve Tata Communications, 2013 yılından bu yana her yıl yayımladıkları raporda, ülkelerin ve kentlerin beşeri yetenek karnelerini açıklar. Geliştirdikleri ‘Küresel Yetenek Rekabetçiliği Endeksi’ (GTCI) notuna göre ülkeleri ve kentleri sıralar. Rapor sadece bir karne olma ötesinde hem hükümetlere hem de iş dünyasına ve STK’lara yol gösterme amacı taşıyor.
Ülke Olarak Durumumuz
Küresel Yetenek Rekabetçiliği Endeksi 2019 raporunda (http://bit.ly/2JsRjgO) Türkiye’nin 125 ülke içinde, çok gerilerde, 74. sırada olduğu yandaki tabloda görülüyor. Daha kötüsü 2018’e göre 6 basamak düştüğümüzü ekleyeyim. Daha da kötüsü, Afrika ülkeleri Rwanda (73.), Güney Afrika (71.), Botswana (62.) ve Mauritius’un (47.) gerisindeyiz. Arap yarımadasındaki ülkelerin birçoğundan da daha gerideyiz. Bölgesel sıralamada 13. sıradayız.
Bu çok olumsuz durumumuzun nedenlerini anlamak için GTCI’nın yani, yani genel not niteliğindeki endeksin nasıl hesaplandığını bilmek gerekir. Bu endeks altı alt endeksin (ana kriterin) bir ortalamasıdır. Altı alt endeks (ve her birinin İngilizcesi ile ülkemizin sıralaması) şöyle: Yeteneklere olanak sağlama (enable; 66.), yetenek cezbetme (attract; 113.), yetenek sayı ve kalitesini büyütme (grow; 66.), yetenekleri elde tutabilme (retain; 60.), mesleki ve teknik beceri (Vocational and Technical skills; 90.), küresel bilgi ve beceri (Global Knowledge skills; 57.). Bu altı ana kriterin ilk dördü girdi, son ikisi ise çıktı niteliğinde.
Ana kriterlerdeki sıralamalar da her birinin altındaki alt endekslerin puanlanması sonucu elde ediliyor. En kötü olduğumuz, 125 ülke içerisinde 113. olduğumuz ana kriter, cezbetme. Cezbetmek için ülke içindeki toplumsal koşullar (cinsiyet eşitliği gibi) ve dış dünyaya açıklık (yatırım, teknoloji, insangücü çekebilme gibi) alt endekslerine puan veriliyor. Bu iki alt endeksin ikisinde de kötü durumdayız ama ülke içindeki toplumsal koşullarda 125 ülke içerisinde 121. sırada olmamız çok vahim. Bu alt endeksin belirleyicilerinden birisi olan kadınların liderlik fırsatı kriterine göre 119. sıradayız.
Cezbetme konusunda yukarıdaki durumu özellikle belirtmemin bir nedeni, rekabetçi yetenek konusunda sadece hükümetin yanlış politikalarının değil, iş dünyasıyla, STK’larıyla ve siyasi ortamıyla tüm toplumun da ciddi eksikleri olduğunu göstermek içindir.
Sadece genel endeks notuna değil, hatta altı ana kritere de değil, tüm bunların belirleyicisi olan alt kriterlere bakarsak, sorunlar daha iyi anlaşılır. En kötü durumda olduğumuz alt kriterler (ve sıralamamız) şöyle: Siyasi istikrar (121.), azınlıklara hoşgörü (120.), kadınların liderliği için fırsat eşitliği (119.), işçi-işveren işbirliği, (109.), yaşam boyu öğrenme (105.), kişisel haklar (104.), işletme yüksek eğitimin kalitesi (102.), çalışanları geliştirme (hizmet içi eğitim gibi) (96.), yüksek katma değerli ithalat (97.), beyin ithali (94.), mesleki ve teknik eğitim (90.), dış dünya firmalarına çekiciliği (90.).
Teknoloji ile ilgili kriterler en kötü olduklarımız arasında olmasa da çok kötü durumda olduklarımız arasında: bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) altyapısı (64.), doğrudan yabancı yatırım ve teknoloji transferi (57.), teknoloji kullanımı (44.).
En kötü durumda olduğumuz kriterlerin başında siyasi istikrar gelmesinin üstünde durmak gerekir. Genellikle koalisyonların istikrarsızlık getirdiği kabul edilirdi. Ülkemizde 17 yıldır tek ve ayni parti iktidarda. Bununla da yetinilmedi ve parlamenter sistemden daha istikrarlı olacağı iddiasıyla cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi. Tüm bunlar ülkemizin sıralamasını olumlu değil olumsuz etkiledi ve bugün 125 ülke içerisinde 121. sıradayız. Demek ki, siyasi istikrar konusunu daha farklı boyutlarda değerlendirmek gerekiyor.
En kötü olduğumuz kriterlerde bir dikkat çekici durum daha var. Bunların birçoğu hükümet politikaları ile ilgili olmakla beraber, bu politikalardan kısmen veya tamamen bağımsız olarak iş dünyasını ve STK’ları ilgilendiren sorunlar da var. Kadınların durumu, işçi-işveren ilişkileri, kişisel haklar, hizmet içi eğitim gibi. Hatta, iş dünyamızın sorumluluğunda olan ve dikkat çekici diğer bir kriter de şu: üretkenlik ile maaş arasındaki ilişki sıralamasında dünyada 86. sıradayız.
Sonuç olarak, yıllardır hükümetin, devletin, iş dünyasının, STK’ların dilinden düşmeyen “nitelikli eleman ihtiyacı, insan odaklı olmak, eğitim şart” gibi sloganlara rağmen somut politika ve girişimlere gelince ne hükümet ne iş dünyası ne de STK’lar üstüne düşeni gereğince yapamamış. Diğer ülkelerin giderek daha da gerisinde kaldığımız gerçeği ile yüzleşip, genel konuşmaları ve sloganları artık bir kenara bırakmalıyız. Bırakmayanlara ısrarla bunu hatırlatmalıyız. Bu rapordaki alt kriterleri dikkatle inceleyip, somut politika ve girişimleri sorumlular geliştirip etkinliklerde tartışmalıdır.
Dünyadaki Kentler ve İstanbul
114 kent içerisinde 67. sırada olan İstanbul’dan daha iyi durumdaki bazı ülkeler (ve sıralamaları) şöyle: Atina (48.), Doha (Katar; 51.), Abu Dabi (BAE; 55.), Varşova (56.), Budapeşte (57.), Dubai (59.), Bükreş (60.), Bangkok (Tayland; 65.).
İstanbul’un sıralamasını belirleyen alt endekslere ve kriterlere bakarsak, Türkiye’nin genel durumundan çok da farklı olmaması dikkat çekici.
Gerek Türkiye’nin gerekse İstanbul’un Küresel Yetenek Rekabetçiliği durumunu ileride daha ince ayrıntılarla değerlendirmeye devam edeceğim.