Yine ‘Olay eğitimde bitiyor’ deyip işin için içinden sıyrılmayalım!
Kerem Gün
Nanoteknoloji; moleküler, hücresel ve genetik özelliklerin manipüle edilmesiyle tıptan tarıma birçok alan için yeni ürün ve hizmetler geliştiren biyoteknoloji bilim dallarının birleşmesi sonucu oluşan, biyolojik sistemleri taklit etmek veya bu sistemlerin elektronik sistemlerle uyumlu çalışmasını sağlamak amacıyla kullanılan bir bilim dalı olduğu biliniyor. Hücrelerden oluşan vücudumuzda, tüm hastalıklar ve fiziksel bozukluklar moleküler düzeyde gerçekleşir. Sağlık alanındaki problemlerin kökten çözümü için nanotıp parlak bir alternatif olarak gözükürken mikro elektronik teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde, katı malzemelerin ve yüzeylerin biyolojik moleküllerle uyumlu bir şekilde etkileşim içinde bulunması sağlanıyor. Ayrıca mikro ve nano boyutta kimyasal ve fiziksel özelliklerinin kontrolünü sağlayabilen malzeme üretiminin oluşması için gerekli Ar-Ge ortamı da çok önemli.
Son dönemde heyecan verici gelişmelere sahne olan biyoçip teknolojisi görme ve işitme duyusunu yitirmiş insanlara bu kayıp yetilerini tekrar kazanmaları için ciddi bir umut vadediyor. Bu teknolojinin ürünü olarak geliştirilecek nanorobotların bakteri ve virüs enfeksiyonlarını tedavi etmesi, kanser hücrelerini saptayıp yok etmesi, dolaşım sistemindeki zararlı maddeleri temizlemesi, hasarlı dokulara oksijen sağlaması ve çeşitli hastalıkların izlenmesi ve teşhisinde kullanımı hedefleniyor. Peki ya ülkemizde tıp alanında uygulamada başarılı cerrahlar,ana bilim dallarında akademisyenler varken bunun uygulamada lider olmamızın bir engeli var mı?
Daha fazla ürünün sentezlenmesi için süreçleri sağlayacak biyokimyasal süreçlerin kurulması ve Ar-Ge ortamında bilişim ve kimya uzmanlarının birleşimi ile oluşturulacak ortamların istihdam sağlanması, standartlara ve kurallara uygun hareket edilerek gerekli ürünlerin çıkarılması ve denenmesi için geç değil. İşte burada da modern bilimi oluşturacak bilim dallarının birleşimi yani takım oyununda sorun çözülüyor. Fizik, kimya, biyokimya, bilişim teknolojileri, elektronik gibi teknolojiyi oluşturan bilim dallarının güç birleşimi ülkemizi kalkındıracaktır. Yine ‘Olay eğitimde bitiyor’ deyip işin için içinden sıyrılmamalı hayat boyu her yerin eğitim alanı olarak karşımıza çıktığını göz önünde bulundurarak, yapıcı adımlar atmaya gayretli olmalıyız. Ayrıca gerekli kimyasal maddelerin üretimi için kimya endüstrimizin de güçlü olması gerekiyor, yeraltı kaynakları bakımından zengin olan ülkemizde (uzayda yeni maddelerin keşfi dahi gündemde) daha çeşitli biyokimyasal madde üretimini sağlamamız, daha fazla araştırma ve deneme yapabilmemizi sağlayacaktır. Diğer ülkelerdeki verilere bakıldığında, yayın ve patent sayılarının diğer ülkelere göre çok düşük olması Türkiye’nin gerek patent gerekse yayın sayısında istenen seviyelerde olmadığını ifade etmektedir. Bu durum, Vizyon 2023 Strateji Belgesi’nde yer alan, nanofabrikasyon, nanofotonik, nanoelektronik, nanomanyetizma, nanokarakterizasyon, nanomalzeme, nanobiyoteknoloji gibi öncelikli nanoteknoloji alt konularına bakıldığında ciddi bir geride kalma durumunun söz konusu olduğu göstermektedir. Ancak, yıllara göre yayın sayılarındaki artış, umut vaat edici niteliktedir.
Nano içerikli yayınlarda tanınmış üniversitelerimiz çok sayıda makale çıktısı ve çalışmalar elde etmişlerdir, hatta birkaç üniversitede çok ciddi yatırımlarla oluşturulmuş nanoteknoloji laboratuvarları da mevcut, rakamları arttırarak sonuç elde etmek için uzak değiliz. Evet bunu yapacak kaynağımız var, bilgimiz de. Çok yönlü dallarda öğrenme hevesi insanlarla dolu dinamik bir ülkede yaşıyoruz, bunu her zaman hatırlamak gerek. Ülkemizde 8-9 yaşındaki çocukların Pyton ile kod yazmaları, Ardunio devrelerinden otomasyona girişleri ve robot yaptıklarına dahil haberler bile izler olduk. Üretilen ürünü tüketerek hazır teknolojiden faydalanmak yerine, biraz da üretilen teknolojiyi geliştirerek veya yenilerini üretme çabalarına girerek insan hayatına yaşam kaynağı sağlama yolunda milli değerler katmak için kullanmamızın vakti geldi.
Belki de organik dokularla elektronik devrelerin birleşimi çok yakında gerçekleşecek kim bilir…