Zihin zamanı
“Kalp bir pompadır;” “ciğerler birer körüktür;” dediğimiz gibi “beyin bir hamurdur!” diyebiliriz. Bu hamurun yoğurulup işlev kazanmasının yaşı yok ama süresi var. Bireysel beceriler çocuklukta, çevre ve toplum ile etkileşim buluğ çağında iskelet kazanıyor ama sonrasında da yeteri uzunlukta “zihin zamanı” ayırarak hemen her beceriyi edinmek mümkün. Bu etüd süresi tipik olarak 10 bin saat, yani tam zamanlı 4 yıl çalışmak kadar.
Joshua Foer’in bu yıl yayınlanan “Moonwalking with Einstein” kitabında satranç büyük ustaları hakkında yazdıklarını özetlerken bunları aklımızda tutalım:
Satranç oyununda başarı beyin gücünün bir göstergesi haline gelmiştir, ama bu varsayımı test edince ortaya çıkan, büyük ustaların normal insanlardan daha üstün bir zekaya sahip olmadığı! Peki nasıl beceriyorlar? Satrancı bu kadar çekici kılan bir özelliği, averaj oyuncunun bir usta karşısında düştüğü neredeyse çaresiz durumdur. Hollandalı psikiyatrist Adriaan de Groot, en iyi hamlenin bariz olmadığı bazı pozisyonlar seçip, ustalara sunmuş. Sonuç çok şaşırtıcı: ustalar birkaç hamle ötesini hesaplamadan, doğru hareketi “görebiliyor.” Hem de hemen, refleksif, ve sözel ifadelerinde farklı bir dil kullanıyorlar: piyon yapıları, açıktaki atlar, vezirin sıcaklığı gibi. Tahtada 32 taş yerine öbekler ve gerilim sistemleri algılayıp, tüm tahtayı bir bütün halinde geçmiş oyunlarla ilişkilendiriyorlar. Öyle ki, bir oyun neticesi olmayan rastgele kombinasyonlar sunulduğunda hamle tercihleri sıradan oyunculardan farklı olmuyor. Bir an önce 10 kişi ile oynayan usta bu konfigürasyonu aklında dahi tutamıyor! Satranç ustalarının zihninde daha zengin bir pozisyon haznesi var. Bu da ancak yıllarca çalışarak kazanılıyor. Bobby Fischer dahi 15 yaşında büyük usta olmadan önce 9 yıl yoğun biçimde oynamış.
Sanılanın aksine ustaların satranç oyunu analiz temelli bir zihin cambazlığı değil. Manyeto-ensefalograpfi ile yapılan son çalışmalar, hamle tercihlerinden önce sıradan oyuncuların kısa-dönem hafızasını, ustaların ise uzun-dönem hafızasını işe koştuğunu gösteriyor. Yani uzman zihni geçmişin engin birikimini kullanırken, çaylaklar için her durum yeni bir tahta. İşte, yoğrulmuş zihin ile ham olanın farkı.